Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/278 E. 2021/830 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/278 Esas
KARAR NO: 2021/830
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2013
KARAR TARİHİ: 07/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücünün park ettiği aracın kendi kendine geri geri gelerek davacının yaralanmasına neden olduğunu, davalının olayda asli kusurlu olduğunu, davacının kalıcı sakatlığı nedeniyle günlük yaşamında zorlandığını, davalıların tedavi ve iyileşme giderlerinden sorumlu olduğunu, kazayı yapan — plakalı— kaza tarihi itibariyle geçerli — —- davalı sigorta şirketine sigortalı bulunduğunu belirtmiş, maddi ve manevi tazminat davasının kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- ile davalıya sigortalı olduğunu, sigortalı aracın kaza anında işletilme halinde olmadığını, işletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararların teminat dışında olduğunu, tedavi giderleri yönünden davalının sorumluluğunun bulunmadığını, davacının maluliyet ve kusur oranının belirlenmesi gerektiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; —— tarafından —– park edildiğini, davalıya kusur atfedilemeyeceğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, davacının sakatlığının kalıcı hale gelip gelmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerinden davalıların sorumlu olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; — tarihinde davalıların sürücü ve işleten olduğu — plakalı aracın davacıya çarpması şeklinde meydana gelen kaza nedeniyle davalıların kusuru bulunup bulunmadığı, kazanın oluşumunda varsa kusur oranlarının ne olduğu davacının bedensel zarara uğrayıp uğramadığı uğradıysa hangi miktarda maddi zararının oluştuğu ile manevi tazminatın şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Başlangıçta —-dosyasında görülmekte olan davada verilen görevsizlik kararı üzerine, yargılamaya mahkememiz—- numarası ile devam edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Sigorta poliçesinin incelenmesinde; — başlangıç ve bitiş tarihleri arasında davalı — nezdinde —-sigortalı olduğu görülmüştür.
—-tarihli yazı cevabı ile davacının— kayıtlarının gönderildiği görüldü.
—-tarihli yazı cevabına göre; davalıların sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapıldığı, buna ilişkin tutanağın dosya arasına alındığı görülmüştür.
— tarihli yazı cevabına göre; dava konusu — plakalı aracın kaza tarihinde davalı — adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen— tarihli bilirkişi raporunda;—– plakalı araç sürücüsü davalı— %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya —- kusuru bulunmadığı mütalaa edilmiş, denetime elverişli rapor hükme esas alınmıştır.
— tarafından düzenlenen —– tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle—— hükümleri çerçevesinde vücut fonksiyon kaybı oranının—- olduğu, iş göremezlik süresinin—-aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Bilirkişi— tarafından düzenlenen —- tarihli rapora göre; davacının— geçici iş göremezlik ile — sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam — maddi zararının olduğu tespit edilmiş, denetime elverişli rapor hükme esas alınmıştır.
Davacı vekilince verilen — tarihli ıslah dilekçesinde, — maddi tazminat ile —- manevi tazminatın talep edildiği görüldü.
Uyuşmazlığın çözümünde, davalıya ait aracın —– davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, sigortalı aracın işletilme halinde olup olmadığı hususu önem arz etmektedir.
—— maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” denilmiş, aynı kanunun — “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
—–maddesinde ise “İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddeye göre, işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın neden olduğu zarardan dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığı kanıtlanması gerekir. Başka bir deyişle işletilme halinde olmayan motorlu taşıtların verebileceği zararlardan dolayı işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğudur. —maddesine göre işletenlerin bu tür sorumlulukları —–kapsamına alınmamıştır. Kusur sorumluluğundan kaynaklanan zararlar ancak ihtiyari sorumluluk sigortası ile güvence altına alınabilir—-maddesinde düzenlenen sorumluluk bir tehlike sorumluluğu, —- düzenlenen sorumluluk ise kusur sorumluluğu olduğundan, işletenin ve dolayısıyla sigorta şirketinin sorumlu tutulabilmesi için aracın işletilme halinde olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
—– maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, —ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir. —- düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğu doktrinde ve uygulamada duraksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmektedir. —– maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu olduğu ihtilafsızdır. Şu halde somut olayda ilk halli gereken husus dava dışı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğu mu olduğu hususudur. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta bir kısım yazarlar aracın işletilme halinde olmasından anlaşılması gerekenin ——– tehlikenin motorlu aracın mekanik aksamının çalışması, özellikle motor ve ışık düzeninin çalışması veya bunlar çalışmasa dahi aracın kendiliğinden de olsa ——hareket halinde olmasını ararken, karşı görüşte olanlar ise aracın trafiğe çıkarılmasının ve karayolunda bulunmasının işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli bulunduğunu ve dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde park halinde bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğunu kabul etmektedirler————- maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. —–beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır.” şeklinde, işletilme halinin her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; davalı sürücünün sabah saatlerinde inşaat sahasına çalışmak için geldiği, dava konusu aracı ters yöne doğru ve gerekli güvenlik önlemlerini almaksızın park ettiği,—– sıralarında —— kendiliğinden geri geri hareket ederek davacının bedensel zarara uğramasına yol açtığı, park halinde bulunan aracın kısa bir süre sonra freninin boşalması nedeniyle kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Aracın mekanik aksamından kaynaklı bir nedenle hareket haline geçmesi ile kazanın park halinden kısa bir süre sonra meydana gelmesi karşısında aracın işletilme halinde olduğunun kabulü gerekir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde, tazminat miktarının belirlenmesinde gözetilen hususların açıklanması gerekir: ——gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ——olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen —–duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ———- takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel —-göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K’nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir—–
Somut olayda; kazanın meydana gelmesindeki kusur oranı ile davacının maluliyet oranı manevi tazminatın belirlenmesinde esas alınmıştır. Öte yandan, davalıların ekonomik durumu ile yargılama sürecindeki samimi beyanları nazara alındığında manevi tazminatın ceza fonksiyonu taşımaması da gerekmektedir. Davacı tarafından duyulan acı ve elemin ispatı için tanık dinlenmesi talep edilmemiş, tanık listesi verilmemiştir. Tüm dosya kapsamındaki delil durumu ve ceza dosyasındaki ifadeler gereği tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulüne;
Davacı —uğramış olduğu bedensel zararlar için hesaplanan— geçici iş göremezlik,—sürekli iş göremezlik olmak üzere —- toplam maddi tazminatın davalılar — kaza tarihinden itibaren, davalı—– dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacı —- tarafından, davalılar —- aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne;
— manevi tazminatın — kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, manevi tazminat davası yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.369,86 TL harçtan peşin alınan —- tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca
a)davanın kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan —- maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
b)davanın kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan — maktu vekâlet ücretinin davalılar —– tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan —–davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/09/2021