Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/269 E. 2020/7 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2019/269 Esas
KARAR NO : 2020/7

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2014
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından——- nolu Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçesi ile davacı şirketin yaptığı ihracatlara ilişkin bedeller sigorta teminatı altına alındığını; davalı sigortalı; prim bedelini belirlendiği şekilde tam ve eksiksiz olarak zamanında ödemiş, davalı sigortacı tarafından onay verilen ülke ve alıcılara sigorta poliçesi devrede iken sevkiyatını yaptığını;: ne var ki;——–
– ————– no, — gb tarih, 21.430,00 USD,
– ————- no, ——gb tarih, 12.988,00 EURO,
————– no, — gb tarih, 8.054,00 USD bedelli sevkiyat tutarlarını ödemediğini; bunun üzerine davacı şirket, 26/12/2013 tarihli “Vadesi Gelmiş Alacaklar Bildirim Formu” ile davalı sigortacıya muhtelif kereler bildirimde bulunarak, sigorta örtüsü altında bulunan sevkiyat bedellerinin ödenmesini talep ettiğini;davalı giriştiği tazminat talebi araştırması neticesinde; ——- firmasının davacı şirket ile aralarında son kez alım-satım yapıldığı; kendisinin ileriye dönük olarak bu alım-satımların devam edeceği yönündeki beklentisi nedeniyle bir takım yatırımlar yaptığı ve bu nedenle, zarara uğradığı iddiasıyla nedeniyle ticari ihtilaf doğduğu afaki iddiasından mütevellit ödeme yapmadığını tespit ettiklerini ve bu ticari ihtilafın giderilmesi ile tazminat talebini kabul edebileceklerini bildirdiğini; davalının, hukukun tüm temel ilkelerini çiğneyerek davacıya davacıya iş bu davayı açmak zorunda bıraktığını; dava dilekçesinde ayrıntılı açıklamalar kapsamında fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarımız saklı kaydı ile sigorta poliçesi teminatı kapsamındak—– tarihinden itibaren ve —— —- tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dışı firmanın, davalıya, davacının neden olduğu zararlardan kaynaklı tazminat taleplerinin ödenmemiş olduğunu ve bu tazminatın, borçlarına yakın hatta bunda fazla olabileceğini belirterek; bu hususlar çözüme bağlanmadan ödeme yapılmasının mümkün olmadığını ve ihtilaflı konusunda ancak, davacı firma ile konuşulabileceğinin beyan edildiğini; bu kapsamda, davalı bankanın, alıcı firma ile davacı arasında ihtilaf bulunduğunu; tespit ettiğini ve poliçenin 2/m maddesi çerçevesi uyarınca tazminat talebinin ancak alıcının ülkesindeki yetkili bir mahkemeden alıcı aleyhine kesinleşmiş bir mahkeme kararını davalı bankaya ibraz edilmesi halinde bu kararda belirtilen zararın poliçe kapsamında kabul edilebileceğinin alıcı firmaya bildirildiğini; davacının, bu süreç tamamlanmadan tazmin başvurusunda bulunmasının poliçeye açıkça aykırılık teşkil ettiğini; davaya cevap dilekçesinde ayrıntılı esasa ilişkin cevapları kapsamında, haksız ve yersiz davanın esastan reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki kısa vadeli ihracaat kredi sözleşmesi kapsamında; gerçekleştiği iddia olunan hasarın, davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Başlangıçta; İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– karar sayılı 12/04/2016 tarihli kararı ile ” … dava dışı alıcının, davacıya sevkiyat bedellerini ödemediği; ödenmediği belirtilen fatura bedellerinin ——– olduğunu; dava dışı alıcı şirketin, davacı ile aralarındaki ilişkiyi sonlandırmasının ileriye yönelik olarak iş yapılmayacağının anlaşılması nedeni ile ödemelerini durduğunu; bu noktada, davacının ayıplı ifa, gecikmiş ifa veya eksik ifa gibi borca aykırılık durumunun bulunmadığı; bedelin ödenmemesinin davacı/satıcıya bağlı bir kusur iddiasına dayanmadığı; bu durumda, davalının söz konusu tazminatı ödememe gerekçesi olarak taraflar arasındaki “Kısa Vadeli İhracaat Kredisi Sigortası Genel Poliçesi”nin 2/m. Maddesi kapsamındaki uyuşmazlık noktasının sigortalının sigorta teminatından yararlanabilmesi için her zaman için mutlaka alıcı aleyhine bir mahkeme kararını elde etmesinin gerekmediği; mahkeme kararı şartının, sözleşmenin bu hükmüne göre ancak, davacı/satıcıya ait bir kusur, ihmal, ayıplı, kötü ifa, satılan malların kalitesi ve miktarı ile ilgili şikayetlerin olması halinde gerçekleşeceği; davalının bu noktada, davacının mahkeme kararı şartının yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin savunmasının yerinde bulunmadığı; yani ayrı bir mahkeme kararına, herhangi bir idari işleme ihtiyaç göstermeden davacı/lehtara sigorta poliçesi kapsamında bu risk için tazminat ödenmesi gerektiği; ancak, bu esastan, lehtarın veya sigorta ettirenin ağır kusuru, ihmali gibi hallerde ayrılmanın mümkün bulunduğu; davacı ile dava dışı yurt dışındaki dava dışı alıcı arasındaki ticari ilişkinin bildirimsiz olarak sonlandırıldığı; dava dışı firmanın zarara uğradığını; karşı tazmin taleplerinin olacağı ve bu tazmin talepleri konusunda anlaşılması halinde bakiye tutarın ödeneceğinin belirtildiği; daha sonra alıcı firma tarafından yazılan bir yazıda; karşı tazmin tutarının henüz belirlenmediği; ancak, yaklaşık olarak sevkiyat toplamları tutarı kadar olduğu ve bu kapsamda zararlarının karşılanması için teklif beklendiğinin belirtildiği; bu beyanlardan açıkça anlaşıldığı üzere; dava dışı yurt dışındaki alıcının ayıplı ifa, eksik ifa, gecikme gibi veya malların teslim edilmediği gibi bir iddiasının bulunmadığından; bu kapsamda, sigortalı davacının sigorta konusu alacağı meydana getiren satış bakımından herhangi bir borca aykırılığının söz konusu olmadığı, dava dışı alıcı ile aralarındaki genel ilişkinin dava konusu teminat altına alınmış alacakları etkilemeyeceği; bu alacaklar bakımından kusur ve temerrütün bulunmadığı; buna göre, davacının mevcut alacakları bakımından talep hakkının doğduğu; herhangi bir başka bir mahkeme kararına ihtiyaç olmadan münferit satış işlemlerinden doğan alacaklarını davalıdan sigorta poliçesi kapsamında isteyebileceği; davacı ile davalı arasındaki sigorta poliçesinde tazmin edilecek zarar oranının ticari riskler bakımından %90 olarak belirlendiği; bu itibarla, davacının —- fatura bedeli alacağın %90’ı olan — fatura bedeli alacağın —- fatura bedeli alacağın — talep edebileceği; bu nedenlerle, davacının işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla; davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile —- [davacı tarafından davalıya Beyoğlu —-. Noterliği’nden keşide edilen — tarih ve — yevmiye nolu ihtarnemesi ile belirlenen —günlük atıfet mehli içinde ödeme yapılması talebinin, davalının Üsküdar—-. Noterliği’nden keşide ettiği 08/10/2014 tarih ve ——–yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesinde talebin açıkça reddediği dikkate alınarak bu tarih itibariyle TBK.m.117-(1) uyarınca temerrüdün oluştuğu kabul edilerek] 08/10/2014 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının amerikan doları ve euro cinsinden 1 yıl vadeli döviz hesabına uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki —- üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” şeklinde karar verildiği; kararın, davalı vekilince temyiz edilmesine üzerine Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin — tarihli ilamı ile ” … Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekilinin davadan feragate ilişkin beyanının usulen tevsik olunduğu ve HMK’nın 74. ve 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış, Yargıtay —- gün ve 70 sayılı ve HGK’nın —- sayılı kararları uyarınca, öncelikle davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına yönelik Dairemiz ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının davadan feragat nedeni ile bozulmasına, bozma sebep-biçimine göre davacı vekilinin karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir./ Yukarıda açıklanan nedenlerle, Dairemizin —-sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının davadan feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere BOZULMASINA, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verildiği görüldü.
Bozmadan sonra; mahkememizin—-esasına kaydedilen davada; mahkemece usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili 14/01/2020 tarihli oturumdaki beyanında; davadan feragat edildiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davadan feragat HMK mad. 307. Uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda davacı vekilinin mahkememizde açılan davadan feragat ettiği anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşagıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.567,90 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.543,50 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —– göre hesaplanan 12.671,88 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 67,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’a Temyiz yasa yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.