Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/260 E. 2021/691 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/260 Esas
KARAR NO : 2021/691

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 25/10/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirketin —- tarihli — ilişkin çerçeve sözleşmesi — —- hizmeti almaya başladığını, müvekkilinin hizmeti tam ve——- erişebildiği, müvekkilinin —sistemini —-davalıya iletildiğini —— geçmediğini, müvekkilinin bu hizmet için aylık 1440 TL civarında ödeme yaptığını, 3 ayda 5.022,50 TL ödeme yaptığını, sözleşmeyi iptal etmek istediğinde davalı tarafından cezai şart ödemesi gerektiğini bahsedildiğini, Bakırköy —Noterliğinin — yevmiye ile sözleşme fesih için ihtar çekilmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir işlemin yapılmadığını bahisle imzalanan sözleşmenin feshine, 3 adet fatura bedeli olan 5.022,50 TL nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini dava gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili tarafından ——- verilen cevap dilekçesinde özetle;Davacının müvekkilinin —— olmadığını,———— tarafından tahsis edilmiş —— davacının iddia ettiği gibi —- verilmesinin imkanın bulunmadığını, müvekkil şirketinin—– tarafından düzenli olarak denetlendiğini, davacının kullandığı —- olmasının sebebi karşı sunucudan gelen trafiğe bağlı olduğunu, savunma ve itirazlarımızın kabulü ile davanın görevsizlik nedeniyle reddini, yetki yönünden reddini, davanın esastan reddini, yargı gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklı ayıplı ifa nedeni ile sözleşmenin feshi ile davacının ödemiş olduğu bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan incelemede davanın öncelikle — yargı çevresinde —mahkemesinde açıldığı sonrasında görevsizlik kararı ile — Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği akabinde de yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın iddialarının incelenmesi neticesinde taraflar— sözleşme kapsamında davalının —– vermeyi taahhüt ettiği ancak bu hıza ulaşılamadığı, akabinde—– yükseltildiği fakat bu durumda dahi taahhüt edilen hızın sağlanamadığı bu nedenle de 10/10/2017 tarihli ihtarname ile durumun davalıya bildirildiği sorunun çözülmemesi halinde dava açılarak sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiği ancak buna rağmen sorunun giderilmediğinin iddia olunduğu anlaşılmıştır. Dava nitelik itibariyle bir ticari dava olup bu davada — hükümlerinin uygulama alanı bulunmamakla birlikte TTK ve genel hükümler kapsamında inceleme yapılması gerekecektir. Bu hususun önem arz ettiği nokta ayıp ihbar yükümlülükleri, tacir olmanın getirdiği yükümlülükler vb. konulardır. Her ne kadar dosyadaki bilirkişi raporunda davacı vekilince — testlerinin incelenmesi neticesinde taahhüt edilen hızın altında bir hız sağlandığı tespiti yapılmışsa da ——— taahhüt edilen hızın davalıdan mı yoksa davacıdan mı kaynaklı olarak sağlanamadığı hususu irdelenmemiştir. Ancak bu husus irdelenmemiş olsa da sözleşmenin akdedilmesi ile davacının davalıya ayıp ihbarı olarak keşide ettiği ihtarname arasındaki tarih farklarına bakıldığında yaklaşık– görünmektedir. Davacı tarafın iddia ettiği üzere iştigal sahasının önemli bir kısmı internet üzerinden yapılan işlemler olduğu durumda sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren — yaşanırken yaklaşık 7 ay sonra ihbarda bulunulması davacının bu hizmeti bu şekilde kabul ettiği anlamına gelecektir. Zira sunulan hizmetin gizli ayıplı olduğu ve kullanıma başlanmadan evvel anlaşılamayacağı aşikardır. Ancak gizli ayıplı durumlarda dahi TTK 23 göndermesi ile TBK 223 maddesinde açıkça izah olunduğu üzere “Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”. Öyle ki sözleşme tarihinden bu kadar süre sonra ihtarname keşide edilmiş olması hakkaniyete ve hayatın olağan akışına da aykırı olacaktır.
İzah olunan gerekçeler ile davacının davasının ispatlanamaması nedeni ile reddine dair karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Dava açılırken yatırılmayan 59,30 TL peşin harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki—- göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.