Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/259 E. 2023/271 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/259 Esas
KARAR NO : 2023/271

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı —-şirketine ‘—– riziko adresli ‘bina, yol ve inşaat yapımı’ rizikolu, —– numaralı İşveren Sorumluluk Sigortası—– yaptırdığını —– alt işveren olarak faaliyet gösterdiği—— adresinde devam eden inşaatta 27.06.2018 tarihinde iş kazası gerçekleştiğini ve çalışanlardan —– bu elim kaza sonrasında vefat ettiğini, sigorta kapsamında meydana gelen iş kazası sonrası vefat eden işçinin yakınlarının talepte bulunarak müteveffanın desteğinden yoksun kalmaları sebebi ile maddi tazminat talebinde bulunduklarını müvekkilinin bu kapsamda 09.08.2018 tarihinde 200.000,00 TL ödeme yaptığını sigorta şirketine yapılan başvuruda sigorta şirketinin sadece 10.000,00 TL ödeme yaptığını bu miktarın sigorta limitinin çok altında olduğunu beyan ederek müteveffanın yakınlarına ödemiş olduğu 200.000TL maddi tazminatın şimdilik 20.000 TL belirsiz alacak olarak sigorta poliçesi kapsamında rücuen davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuki olarak tarafların kusuru belirlendikten sonra ise , meydana gelen zararın miktarının aktüerya bilirkişi marifeti ile ortaya konulması zorunlu olduğunu kanunen destek şahsın desteğinden yararlanan kişilerin kimler olduğu belirlenmeli ve desteğin miktarı ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğini, murisin kardeşlerinin destekten yoksun kişiler olmadığını davacının sulh kapsamında ödeme yaptığını davacı yanın sigortaya haberdar etmeksizin sulh yolu ile ödeme yapmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Tanık —–14/07/2020 tarihli duruşmada; —— tanırım, beraber çalışmıştık, kendisinin evli olduğunu bilirim, hatta kazanın olduğu gün hastaneye eşi de geldi, ancak eşini ismen tanımıyorum, kendisine sorduğumuzda bize evli olduğu beyan etmişti, bildiğim gördüğüm bu kadardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—-14/07/2020 tarihli duruşmada—— tanırım, beraber çalışmıştık, kendisinin evli olduğunu bilirim, hatta kazanın olduğu gün hastaneye eşi de geldi, ancak eşini ismen tanımıyorum, kendisine sorduğumuzda bize evli olduğu beyan etmişti, bildiğim gördüğüm bu kadardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—– 19/01/2021 tarihli duruşmada; “—–benim kardeşimdir, kardeşim kaza tarihinden önce davacı şirkette çalışmaya başlamıştır, kaza nedeniyle kardeşim vefat edince davacı şirket kardeşimin ailesine 200.000,00 TL kadar bir ödeme yapmıştır, kardeşim kazanın meydana geldiği tarihten 6 sene önce dava dışı —— ile evlendi ancak resmi nikah yapılmadı, imam nikahı yapılarak aynı evde karı-koca gibi yaşamaya başladılar, —– Hanım halen kardeşim ile beraber yaşadığı evde ikamet etmektedir, bildiğim gördüğüm bu kadardır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —– 22/02/2022 tarihli duruşmada; “— babasıyım, —–vefat etmeden önce evliydi,——isimli bir kadın ile imam nikahlı olarak beraber yaşamaktaydı, davacı kazanın ardından —– geride kalan yakınlarına 200.000,00 TL kadar bir ödeme yapmıştır—–önceki soy ismi olan —–olarak biliyorum, 7-8 sene kadar beraber kirada yaşamışlardır, vefat eden oğlumun arabası da dahil mal varlığı imam nikahlı eşine verilmiştir, —– bildiğim kadarıyla halen bekar yaşamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.——Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.Dava rapor tanzim etmek üzere hesap bilirkişisi —— tevdi edilmiş olup bilirkişi hazırlamış olduğu raporda özetle; davacının tüm maddi manevi ve sair haklar için müteveffanın yakınlarına 200.000,00 TL ödeme yapıldığını bu ödemenin 120.000,00 TL’sinin imam nikahlı eşe, 75.000,00 TL’sinin babaya, 5.000,00 TL bedelin ise defin masrafları için ödendiğini—-. Hukuk Dairesinin —–Karar sayılı ilamı gereğince yapılan ödemelerin yarısının manevi tazminat ödemesi olarak kabul edildiğini, ceza dosyasındaki kusur oranları dikkate alınarak yapılan hesaplamalar neticesinde eğer —–nişanlı olarak kabul edilirse——ödenmesi gereken tazminat miktarının 36.935,89 TL babaya ödenmesi gereken tazminat miktarının 18.467,84 TL olduğunu eğer —–imam nikahlı eş olarak kabul edilirse —– ödenmesi gereken tazminat miktarının 172.822,34 TL olduğunu beyan etmiştir.—–müzekkere yazılarak kaza nedeniyle mirasçılara bağlanan gelir olup olmadığı sorulmuş olup gelen yazı cevabında; bağlanan gelir olmadığını beyan ederek müteveffanın belgelerini dosyaya göndermişlerdir.
Ayrıca —— müfettiş raporu da dosyamız arasına alınmıştır.
Dosya kusurun tespiti için A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı —— tevdi edilmiş olup bilirkişi raporunda özetle; asıl iş veren olan davacının iş yerinde riskli durumların izlenmesi, risklerin ortadan kaldırılması konusunda yeterli çalışma yapmadığı teknik ve fenne tedbirleri almadığı için %40 oranında kusurlu olduğunu, alt işveren—– yüksekte iskele çalışmaları sırasında yeterli gözetim ve denetim yapmaması ve gerekli önlemleri almaması nedeniyle %50 oranında kusurlu olduğunu ve kemer takmayan müteveffanın %10 oranında kusurlu olduğunu beyan etmiştir.Kusur oranlarına bağlı kalınmaksızın hesap yapılması için dosya bilirkişi —– yeniden tevdi edilerek rapor aldırılmıştır.
—–İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı—– sosyal durumuna ilişkin araştırma yapılması istenilmiş olup gelen yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
THR 2010 yaşam tablosu kullanılarak prorasif rant yöntemine göre hesap yapılması için dosya bilirkişi —– tevdi edilerek rapor alınmış olup bilirkişi raporunda özetle;200.000,00 TL ödemenin 195.000,00 TL’lik kısmının destekten yoksun kalma tazminatı olduğunu %90 kusura ilişkin sigortanın eş sorumlu olduğu tutarın 233.439,66 TL baba için 22.095,82 TL olduğunu toplam rücu edilebilecek tutarın ise 255.535,48 TL olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili 22/04/2022 katip havale tarihli talep artırım dilekçesi sundu.
Taraf vekilleri yapmış oldukları ödemeye ilişkin dekontları dosyaya sunmuşlardır.
Dosya aktüer ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek rapor tanzim etmeleri istenilmiş olup heyet hazırlamış olduğu raporda özetle; olayın iş kazası olduğunu taksirli eylem ile meydana gelen olayın öngürülebilir/önlenebilir bir olay olduğunu, olayın meydana gelmesinde kaçınılmaz unsur olduğunu bu nedenle müteveffanın kusursuz olduğunu, taşeron şirketin çalışanı olan müteveffanın ölümünden doğan zarardan sigortanın poliçe kapsamında sorumlu olduğunu keza yine müteveffanın kemer takmamasının teminat dışı hal olduğuna dair bir hükmün poliçede bulunmadığını beyan etmiştir.
Dava, işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki “işveren sorumluluk sigorta sözleşmesi” kapsamında davalının dava dışı —– vefatı olayı nedeniyle desteğin yakınlarına davacının yaptığı ödemden sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise hangi miktarda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.Taraflar arasında —– numaralı İşveren Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile 05.04.2018-31.12.2018 dönemine ilişkin olarak sigorta ilişkisi kurulduğu ve 27.06.2018 tarihinde meydana gelen iş kazası neticesinde çalışanlardan —– vefat etmiş olduğu sabit olup kazanın meydana gelmesinde alt işveren esas işverenin asli kusurlu olduğu anlaşılmıştır.—— numaralı İşveren Sorumluluk Sigorta Poliçesinin incelemesinden işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene terettüp edecek hukuki sorumluluk nedeniyle işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kanununa tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve—-sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile yine aynı Kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda ödenecek tazminat miktarlarını, poliçede yazılı meblağlara kadar temin eder. Sigortacı ayrıca bu sigorta ile ilgili olarak bir dava açılması halinde hükmolunan mahkeme masrafları ile avukatlık ücretlerini ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse sigortacı, avukatlık ücreti dahil dava masraflarına, ancak sigorta bedeli nispetinde iştirak eder şeklinde düzenlendiği yine aynı poliçede “işbu poliçede yazılı riziko adresinde ve faaliyet konusunda yer alan toplam 20 kişi ile sınırlı olarak sigortalının müteahhitleri ve/veya tali müteahhitleri ve/veya taşeronlarının ve tedarikçilerinin (çalışan, yönetici ve temsilcilerinin), —– bağlı stajyerlerinin sigortalı namına yürüttü faaliyetleri sırasında oluşabilecek iş kazaları sonucunda sigortalıya atfedilecek hukuki sorumluluklar poliçe limitleri ile teminata dahildir.” şeklinde düzenleme yapıldığı bu kapsamda taşeron şirketin işçisi olan müteveffanın ölümü nedeniyle meydana gelen zararın poliçe kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf müteveffanın kemer takmadığını bu nedenle zararın teminat kapsamında olmadığını beyan etmiş ise de poliçenin incelemesinde;
“- Kasden ika olunan veya bilerek sebebiyet verilen olaylar sonucu doğacak zarar ve ziyan talepleri,
– Bir mukavelenin ifasına veyahut hususi bir anlaşmaya dayanıp, sigortalının kanuni sorumluluk ölçüsünü aşan talepler,
– Harp, her türlü harp olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma (harp ilan edilmiş
olsun, olmasın) iç harp, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati ve askeri
hareketler sebebiyle meydana gelen bütün ziya ve hasarlar,
– İşverenin iştigal konusu dışında kalmak şartı ile, herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer
yakıtın yanması sonucu nükleer artıklardan veya bunlara atfedilen sebeplerden husule gelen
iyonlayıcı radyasyonların veya radyoaktivite bulaşmalarının ve işverenin iştigal konusu içinde
olsun veya olmasın bunların getirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin sebep olduğu bütün ziya ve
hasarlar bu bentte geçen yanma deyimi kendi kendini idame ettiren herhangi bir nükleer ayrışım—-olayını kapsayacaktır.
– 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan
sabotaj ile bunları önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan
müdahaleler sonucunda meydan gelen zararlar.” teminat dışı haller olarak sayılmış olup kemer takılmamasının teminat kapsamı dışında olduğunu gösterir bir hüküm olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve yasal deliler birlikte değerlendirildiğinde; THR 2010 yaşam tablosu kullanılarak prorasif rant yöntemine göre hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda müteveffa mirasçılarının alabileceği tazminat miktarının 255.535,48 TL olduğu sigortanın poliçe limiti olan 200.000,00 TL tutar ile bu zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla birlikte davanın rücu davası olduğu dikkate alındığında davacı taraf ödemiş olduğu miktarı ancak rücu edebileceği sabit olup davacı tarafın 195.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödediği 5.000,00 TL defin giderleri için ödeme yaptığı işbu defin masraflarının sigorta kapsamında olmadığı anlaşılmakla davacının 195.000,00 TL bedel için rücu edebileceği anlaşılmış olup yapılan incelemede davalı tarafın davacının başvurusu neticesinde davacı yana 10.170,70 TL ödeme yaptığı anlaşılmakla yapılan ödemenin mahsubu ile 184.829,30 TL yönünden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile; 184.829,30 TL alacağın 24/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 12.625,69 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harç ve 3.074,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 9.210,14 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 28.724,40 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 341,55 TL peşin harç ve 3.074,00 TL ıslah harcı toplamı: 3.459,95 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %7,59 ve kabul %92,41 oranına göre hesaplanan 2.841,56 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %7,59 ve kabul%92,41 oranına göre hesaplanan 140,41 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.