Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/213 E. 2023/60 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/213 Esas
KARAR NO: 2023/60
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12.10.2015
KARAR TARİHİ: 19.01.2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2007 yılında dava dışı——sağlayan bir şirket kurduğunu, müvekkilinin tanıdığı —- eşi —– şirkete ortak olmak istemesi üzerine diğer hissedarın hisselerinin devri ile davalı—–şirkete %50 hisse ile ortak olduğunu, —- eşi diğer davalı—- hakkında bir çok suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma dosyası olduğunu, —- dolandırıcılık ve tefeciliği meslek edinen bir kişi olduğunu, müvekkilinin müdürü ve ortağı olduğu şirketi kullanmak suretiyle piyasadan tedarik ettiği suça konu çek ve senetleri şirket üstünden temize çıkartmak amacıyla ticari hiçbir ilişkisi bulunmayan kişilerden alınan çekleri şirket adına ciro etmeye, ticari şirkete ait çek defterlerini ele geçirerek başkaca şahıs ve şirketlere çek tanzim etmeye çalışması üzerine müvekkilinin bunlara izin vermemesi üzerine davalı —- sahte imza ve hukuka aykırı olarak şirketteki mevcut hisselerini 29.06.2009 tarihinde dava dışı—– devrettiğini, davalıların şirket karar defterini şirket merkezinden müvekkilinin bilgisi dışında çıkarttığını, müvekkilinin bilgisi dışında ortaklar kurulu kararı alarak pay devri işleminin yapıldığını, bu işlemin yok hükmünde sayılması için —- sayılı dosyası ile dava açtıklarını, 21.09.2010 tarihli celsede karşılıklı olarak davayı kabul etmeleri üzerine mahkemenin davanın kabulü ile ortaklar kurulu kararının iptaline, şirketin fesine ve tasfiyesine karar verildiğini,—- karar defterine sahte imza atıldığını açıkça ikrar ettiklerini, davalı — şirkete ait birçok çeki usulsüz ele geçirmeye çalıştığı, kasaya konulan çeklerin davalı —– tarafından çalındığı, davalıların kasıtlı hareket ve eylemleri neticesinde, müvekkilinin hissedar olduğu şirkette hiçbir karar alınamadığını, ihaleye katılamadığını, kredi kurumları ile işlem yapamadığını, ticari faaliyetinin kilitlendiğini,şirkete ait çeklerin kasadan çalınarak ciro edilmesi ve bankalara ibrazı nedeniyle şirketin ticari itibarını kurtarabilmek ve işlerin sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla piyasadaki çek ödemelerini tamamlamak zorunda kaldığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile davalıların haksız fiilleri ve suça konu fiilleri neticesinde müvekkilinin uğradığı maddi zararın tespitine, şimdilik 10.000 TL.lik zararın faiz ve ferileriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının 2009 yılındaki fiillerden dolayı zarar gördüğünü iddia ettiğini; bu sebeple (1) yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini; davacının, şirketi birlikte yönettiği eşi —–, davalı —- adına eşi —- 400.000,00 TL civarında elden nakit aldığını; bu paraların bir kısmı ile—- alındığını; bir kısmı ile de şirketin işçilere ve piyasaya olan borçlarının ödendiğini; bunun karşılığında da davalılara müşteri çeki ve senetleri verildiğini; ilgili müşteri çek ve senetlerinin davalı tarafından takibe konulduğunu; bu borçların dosya dışında haricen ödendiğini; kısa süren ortaklık sürecinde şirketin kötü yönetilip gelişigüzel borçlarınıldığını; defter ve kayıtların usulsüz tutulduğunu; şirket yöneticilerinin şahsi menfaatlerini, şirket menfaatlerinden önde tuttuğunu; şirketin vergi ve —– borçlarının ödenmediğini ve borçların faizleri ile birlikte katlanarak geldiğini; davalı —- banka hesaplarına vergi idaresince konulan haciz neticesinde durumun anlaşıldığını; şirketin tek yetkili ortağı ve müdürünün davacı, muhasebecisi ve fiili yöneticisinin ise davacının eşi —- olduğunu; şirket yönetiminde karar defterlerinde ve hesaplardaki tüm usulsüzlüklerin yasaya aykırı işlemlerin, varsa zararın ve şirketin mahkemece feshinin sebebinin davacı olduğunu; davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamaları kapsamında, haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Yargılama önce —– esas sayılı dosyasında görülmüş, görevsizlik kararı verilmesi üzerine yarılamaya Mahkememizin —- sayılı dosyası üzerinden devam olunmuş ve —-sayılı karar ile;
“Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı, dava dilekçesinde, davalılarından kaynaklı sebepler/eylem ve işlemler nedeniyle şirketin çok büyük zararlara uğradığını; davacının, şirketin bu borçlarını kendisinin karşılamaya çalıştığını; bu sebeple bir çok menkul ve gayrimenkulünü çok düşük fiyatlarla sattığını; böylece zarara uğradığını iddia ettiğini; ancak, davalılar tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı devir sebebiyle şirketin zarara uğradığı kabul edilse dahi, bu zararı talep edebilecek kişinin şirketin kendisi olduğu; şirket ortaklarının, şirketin zarara uğraması sebebiyle, uğradıkları dolayısıyla zararın yansıma zarar niteliğinde bulunduğu; dolayısıyla şirket ortaklarının söz konusu yansıma zararlarının tazminini talep edebilmelerinin mümkün olmadığı; nitekim 6762 sayılı TTK.m.309 ile 6102 sayılı TTK.nun. 555. maddesi uyarınca şirket yöneticilerinin kusurları ile şirkete vermiş oldukları zararlar sebebiyle, şirket ortaklarının açmış oldukları davada; zararı kendilerine ödenmesini talep edemeyeceklerinin düzenlendiği; bu nedenledir ki somut olayda, davacının, şirketin ortağı olarak, şirketin zarara uğraması sebebiyle kendisinin de zarara uğradığı iddiasının kabul edilebilir nitelikte bulunmadığı; bu çerçevede davacı tarafından, iddia edildiği gibi şirket borçlarının kapatılması için davacı tarafından ödemeler yapılmış olması da davacıya bu sebeple uğramış olduğu zararların tazminini, davalılardan talep etme imkanı sağlamadığı; ortakların sorumluluğunun sadece şirkete karşı, sermaye borcu ile sınırlı olduğu; limited şirketlerde ortakların, şirketin borçlarını ödemesi yükümlülüğünün bulunmadığı; bu kapsamda, davacı tarafından iddia edildiği gibi şirket lehine ödemeler yapılmış olsa dahi bu ödemeler, davacının şirketten alacağı niteliğinde olacağını ve bu alacakların ödenmesi için sadece şirket malvarlığına gidilebileceği; dolayısıyla davacının şirket lehine yapmış olduğu ödemeler sebebiyle zarara uğradığı iddiası ile şirketin ortaklarından tazminat talep etmesinin mümkün olmadığı; karar defterinin, davalıların elinde bulunduğu ve davalı—– payların devrine yönelik devir sözleşmesi yaptığı dikkate alındığında; davalıların hukuka aykırı olarak —–paylarının dava dışı 3.kişiye devrinin gerçekleştirildiğinin söylenebileceği; TMK.m. 6 uyarınca, davalı —– tarafından şirkete ait çek ve senetlerin hukuka aykırı olarak elde edildiğinin ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacı tarafından bu iddiasını kanıtlamaya yetecek düzeyde delil sunulmadığı; davacının, şirketin tek müdürü olarak ortaklar kurulu kararına veya diğer bir ortağın onayına ihtiyacı olmaksızın şirket işlerini yürütmesinin ve şirketin uğradığı iddia edilen zararları önlemesinin mümkün olduğu; kaldı ki dosyada davacı tarafından ortaklar kurulunun toplantıya davet edilmesine rağmen, nisap sağlanamadığı için ortaklar kurulunun toplanamadığı veya karar alınamadığına ilişkin bir kanıtta bulunmadığı; bu kapsamda, davacının ortaklar kurulunun toplanamaması sebebiyle, şirketin zarara uğradığı iddiasının hukuksal bir temelinin bulunmadığını; bu açıdan şirketin uğramış olduğu zararlar ile —— paylarını hukuka aykırı olarak devretmiş olması arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığı; bu nedenlerle, davacı tarafından davalılar aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine; karar vermek gerekmiş olmakla;” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararının davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine;——- karar sayılı ilamı ile;
“(..)Davacı taraf dava dilekçesinde açıkça, davalı şirketin —— gibi kamu borçlarını ödeyerek zarara uğradığını iddia etmese ve inceleme tutanağında uyuşmazlık tespitine bir itirazda bulunmasa da, delilleri arasında ödediğini iddia ettiği —— ilişkin çizelge ve dekontları sunmuş olmakla, davalıların eylemleri sonucu şirketin kamu borçlarını ödediği ve kamu borçlarından doğan zararı da talep ettiği,dava dilekçesi eklerinde ödediği borçları detaylandırıp, dilekçede bunlara atıf yaparak bu borç kalemlerinden doğan zararları da talep ettiği anlaşılmaktadır.
(..)Bu durumda, ispat yükü üzerinde olan davacı yan, öncelikle, şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla VUK’nun 10. ve 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi dairesinde davadışı şirkete ait vergi ve —–borcunun şirketten tahsili imkanı bulunmaması nedeniyle şirketin yasal temsilcisi sıfatıyla kendisinden, bir diğer söyleyişle, kendi mamelekinden tahsili cihetine gidildiğini ve ödeme yapmak suretiyle şirket ortaklarına karşı rücu hakkının doğduğunu yasal olarak kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacı yanca bu yolda ibraz olunan kanıtlar ve mahkemece yapılan araştırma çerçevesinde, davadışı limited şirkete ait sicil kayıtlarından, davacının şirketin %50 ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu,davalı— %50 payla şirketin diğer ortağı olduğu diğer davalının ise şirket ortağı davalının eşi 3. kişi sıfatına sahip olduğu ait olduğu anlaşılmaktadır.Sicil kayıtları uyarınca, davadışı limited şirketin tasfiye halinde olduğu olduğu görülmektedir.Dosyada mevcut kamu borç ödemelerine ilişkin belge ve dekontlarda, davacı —ve davacının eşi —–isimlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kamu alacağı niteliğindeki—– borcunun limited şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halleriyle sınırlı olarak, bu borç bakımından, yukarıda açıklanan 6183 sayılı Kanun’un 35. ve Mükerrer 35. maddeleri çerçevesinde, şirket kanuni temsilcisi ile şirket ortakları, ortağın kamu alacaklısına sorumlu olduğu miktar (sermaye payına isabet eden tutar) üzerinden, TBK 162(818 sayılı Kanun’un 141/2. maddesi) ve TTK’nin 7. maddesi uyarınca kanundan kaynaklanan nedenlerle ilgili kamu idaresine karşı müteselsil borçlu durumundadırlar. Bu durumda, anılan yasal koşulların varlığının kanıtlanması halinde, müteselsil borçlulardan biri tarafından (kendi malvarlığından) yapılan ödeme nedeniyle bu borçlu tarafından TBK 167 ve 168 (818 sayılı Kanun’un 146 ve 147. maddeleri) gereğince, diğer borçlulara rücu imkanı ortaya çıkabilecektir. Ödemenin kanuni temsilci tarafından yapılması halinde ise, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi ile TBK 168(818 sayılı BK’nin 147/2. ) maddesi uyarınca, kanuni temsilcinin öncelikle şirkete rücuda bulunması gerektiği, ancak sonuç alamaması durumunda şirket ortaklarına rücu hakkını kullanabileceği, aksi takdirde ise fiilinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olacağı açıktır——
Somut olayda, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiğine göre, şirketin ödeme gücünün olmadığının ve dolayısıyla şirkete başvurudan sonuç alınamayacağının, bu nedenle davacı şirket temsilcisi tarafından, şirket adına kendi şahsi mal varlığından yapıldığı ispat edilebilen kamu borcu ödemelerinin, ortak olan davalıdan sermayesi ile sınırlı olarak istenebileceği açıktır. Davalı —— şirket hisselerini devrine ilişkin ortaklar kurulu kararı mahkemece iptal edilmiş olup ortaklığı halen devam etmektedir. Bu durumda dosyadaki bilirkişi raporunun aksine, sorumluluğunun ortaklık tarihinden itibaren dava tarihine kadar değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafından sunulan kamu borcu ödemelerine ilişkin tüm deliller, şirketin tasfiyesinin tamamlanıp tamamlanmadığı da araştırılarak,gerektiğinde tasfiye memurundan da bilgi istenip,şirket kayıtları ile ve tüm dosya kapsamındaki deliller karşılaştırılıp ,davacı tarafından yapıldığı iddia edilen kamu borcu ödemelerinin şirket kaynaklarından yapılıp yapılmadığı,ortak olan davacıdan borç alınarak mı yapıldığı,şirketin ödeme gücünün bulunup bulunmadığı hususlarının belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, taraflarca davanın esasıyla ilgili deliller tamamen toplanıp herbiri değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne——-Sayılı, 15/11/2017 tarihli kararının, HMK.’nın 353(1)a-6 maddesi gereği kaldırılmasına,” dair karar verilmiş, sonrasında yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
Dava; davalıların haksız fiilleri ve suça konu eylemleri neticesinde davacının maddi zarara uğradığından bahisle, bu zararının, davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı —-, davalı şirkette %50’şer hisse ile ortak olup, davalılardan —, davalı—- eşi, dolayısıyla şirket ve ortakların ilişkisi yönünden 3. kişi konumundadır.
Davalı —– şirket çekleri çaldığı, usulsüz ciro ettiği vs. suçlar yönünden davacıya zarar verdiği iddia edilmiş ise de, Mahkememizin — sayılı dosyasında davalılara atfedilen iddiaların sübut bulmadığından reddine dair karar verildiği, bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine —– yukarıda anılan kararı ile, davacının, şirket adına kendi şahsi mal varlığından yapıldığı ispat edilebilen kamu borcu ödemelerinin, ortak olan davalıdan sermayesi ile sınırlı olarak istenebileceğine işaret edilerek bu yönden inceleme yapılarak karar verilmesi yönünden, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair karar verildiği belirlenmiş, davalı —- yönünden daha önceden verilen ret kararın ise kaldırılmamış olduğu Mahkememizce değerlendirilmiş, vefatı nedeniyl davaya dahil edilen davalılar —–yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı —- yöneltilen istem yönünden ise, bu davalının davalı şirkete ortak olduğu tarihten dava tarihi olan 12/10/2015 tarihine kadar, kamu alacağı niteliğindeki vergi ve —- borcundan hissesi oranında sorumlu olduğu gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Bu kapsamda öncelikle, tasfiye halinde olan davalı şirkete Mahkemece atanan tasfiye memurundan, şirketin mali durumuna ilişkin bilgi alınmış, davacı tarafça, şirket borçlarının tarafınca ödendiğinin delili olarak sunulan ödeme kayıtlarının şirket tarafından yapılmamış olduğu, şirketin söz konusu ödemelere ilişkin gücünün olmadığı, şirket adına kayıtlı ——-plaka sayılı araç olduğu ancak üzerinde onlarca haciz bulunduğu, diğer araçların ise şirket borçlarından dolayı çekilmiş olduğu, bu durum karşısında şirketin herhangi bir ödeme gücü olmadığı belirlenmiştir.
Mahkememizce davalı şirket kayıtlarının bilirkişi vasıtasıyla incelenmesine dair karar verilmiş, daha önceki raporlarda istinaf kararı içeriği dikkate alınmadan, anılan tarihler gözetilemeden tespit yapıldığı belirlenmekle hükme esas alınmamış, 12/04/2022 tarihli raporda ise istinaf kararında işaret edildiği suretle inceleme yapıldığı, davacı tarafça sunulan ödeme kayıtlarının şirket kaytlarında yer almadığı, davalı şirketin — yılını zarar ile kapatıp 2014 ylında satışının olmadığı, davalı şirketin son sicil tescilinin 29/05/2012 tarihli fesih tasfiye kararı olduğu, başkaca tescil bulunmadığı, —– nezdinde gayrı faaal olduğu, davacı ile davalı— ortaklığıının başlama tarihi olan 10/03/2009 ile 12/10/2015 dava tarihi arasında, davacı tarafça sunulan kayıtlardan—— olarak toplamda 19.520,23 TL’ye ilişkin ödeme belgesi sunulduğu, %50 hissesi oranında bunun 9.760,12 TL’sinin davalı —- talep edilebileceği bildirilmiş, sunulan kanaatin dosya kapsamına delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunduğu belirlenmekle Mahkememizce iştirak edilmiştir. Nitekim davacı tarafça sunulan kayıtlardan davadan sonra da şirkete ait kamu borçlarını ödemeye devam ettiği belirlenmiştir. Ancak son raporda maddi hata yapılarak raporun 5 ila 8. sayfalarında ayrıntısına yer verilen dekontların tablo haline getirildiği — sayfadaki tespitte, 02/02/2015 tarih ve 358,20 TL tutarlı——açıklamalı vergi tahsil alındı belgesinin hesaba katılmamış olduğu, bu dekontun eklenmesi ile davacı tarafça yapılan toplam ödemenin 19.878,43 TL olup, davalı hissesine düşen tutarın 9.939,21 TL olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce, istinaf kararında işaret edildiği suretle inceleme yapılmış, davacı tarafça kayıtları sunulan kamu borcu ödemelerinin davalı şirketçe yapılmamış olduğu, şirkete ilişkin tahakkuk eden kamu borçları yönünden şirketin ödeme gücünün bulunmadığı, davacının dava tarihinden sonraki süreçte de kamu borçlarını ödemeye devam ettiği, davalının hissesi oranında ve sermayesi ile sınırlı olarak bu borçtan sorumlu bulunduğu kanaatiyle 9.939,21 TL yönünden davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı — mirasçısı dahili davalılar—- yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı- yönelik davanın Kısmen Kabulü ile; toplamda 9.939,21 TL’nin ;
-(04.11.2013 tarihli 713,65 TL tutarlı ödeme yönünden)
356,82 TL’nin 04.11.2013 tarihinden;
-(04.11.2013 tarihli 56,51 TL tutarlı ödeme yönünden)
28,25 TL’nin 04.11.2013 tarihinden;
-(02.12.2013 tarihli 57,04 TL tutarlı ödeme yönünden)
25,52 TL’nin 02.12.2013 tarihinden;
-(02.12.2013 tarihli 720,65 TL tutarlı ödeme yönünden)
360,32 TL’nin 02.12.2013 tarihinden;
-(03.01.2014 tarihli 727,36 TL tutarlı ödeme yönünden)
363.68 TL’nin 03.01.2013 tarihinden;
-(03.01.2014 tarihli 57.63 TL tutarlı ödeme yönünden)
28,81 TL’nin 03.01.2013 tarihinden;
-(30.01.2014 tarihli 713,65 TL tutarlı ödeme yönünden)
356,82 TL’nin 30.01.2014 tarihinden;
-(30.01.2014 tarihli 58.14 TL tutarlı ödeme yönünden)
29,07 TL’nin 30.01.2014 tarihinden;
-(30.01.2015 tarihli 1.595,30 TL tutarlı ödeme yönünden)
797,65 TL’nin 30.01.2015 tarihinden;
-(30.01.2015 tarihli 447,05 TL tutarlı ödeme yönünden)
223,52 TL’nin 30.01.2015 tarihinden;
-(02.02.2015 tarihli 278,12 TL tutarlı ödeme yönünden)
139,06 TL’nin 02.02.2015 tarihinden;
-(03.02.2015 tarihli 186,51 TL tutarlı ödeme yönünden)
93,25 TL’nin 03.02.2015 tarihinden;
-(03.02.2015 tarihli 521.38 TL tutarlı ödeme yönünden)
260,69 TL’nin 03.02.2015 tarihinden;
-(02.03.2015 tarihli 1.119,53 tutarlı ödeme yönünden)
559,76 TL’nin 02.03.2015 tarihinden;
-(30.03.2015 tarihli 453,31 TL tutarlı ödeme yönünden)
226,65 TL’nin 30.03.2015 tarihinden;
-(30.03.2015 tarihli 282,01 TL tutarlı ödeme yönünden)
141,00 TL’nin 30.03.2015 tarihinden;
-(30.03.2015 tarihli 1.617,43 TL tutarlı ödeme yönünden
808,71 TL’nin 30.03.2015 tarihinden;
-(28.04.2015 tarihli 447,05 TL tutarlı ödeme yönünden)
223,52 TL’nin 28.04.2015 tarihinden;
-(28.04.2015 tarihli 278,11 TL tutarlı ödeme yönünden)
139,05 TL’nin 28.04.2015 tarihinden;
-(28.04.2015 tarihli 1.595,09 TL tutarlı ödeme yönünden)
797,54 TL’nin 28.04.2015 tarihinden;
-(02.06.2015 tarihli 1.166,12 TL tutarlı ödeme yönünden)
583,06 TL’nin 02.06.2015 tarihinden;
-(02.06.2015 tarihli 1.134,79 TL tutarlı ödeme yönünden)
567,39 TL’nin 02.06.2015 tarihinden;
-(26.06.2015 tarihli 447,05 TL tutarlı ödeme yönünden)
223,52 TL’nin 26.06.2015 tarihinden;
-(26.06.2015 tarihli 278,11 TL tutarlı ödeme yönünden)
139,05 TL’nin 26.06.2015 tarihinden;
-(26.06.2015 tarihli 1.595,08 TL tutarlı ödeme yönünden)
797,54 TL’nin 26.06.2015 tarihinden;
-(31.07.2015 tarihli 1.119,12 TL tutarlı ödeme yönünden)
559,56 TL’nin 31.07.2015 tarihinden;
-(01.09.2015 tarihli 453,31 TL tutarlı ödeme yönünden)
226,65 TL’nin 01.09.2015 tarihinden;
-(01.09.2015 tarihli 282,01 TL tutarlı ödeme yönünden)
141,00 TL’nin 01.09.2015 tarihinden;
-(30.09.2015 tarihli 1.119,12 TL tutarlı ödeme yönünden)
559.56 TL’nin 30.09.2015 tarihinden;
-(02.02.2015 tarihli 358,20 TL tutarlı ödeme yönünden)
179,10 TL’nin 02.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı — tahsili ile davacıya verilmesine,
Aşan istemin reddine
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 678,95 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 508,16 TL’nin davalı —- tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL harcın davalı–alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 6.851,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 6.809,20 TL’sinin davalı— alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı —- tarafından sarf edilen toplam 50,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 0,30 TL’sinin davacıdan alınarak davalı —– verilmesine, bakiye tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
7-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı —- lehine takdir olunan 60,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı — verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı——— vekilinin yüzüne karşı miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2023