Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/186 E. 2019/436 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/186 Esas
KARAR NO : 2019/436
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 19/02/2016
KARAR TARİHİ: 21/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 15/05/2019 tarihli dilekçesinde özetle; Mahkememizin ——K. sayılı ve —— tarihli kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin———–. sayılı kararı ile mahkeme kararı kaldırılmakla; dosya incelendi” denmekte ve yine aynı tensip tutanağı ile “İstinaf kararına uyulup uyulmayacağı hususunun duruşmada değerlendirilmesi” şeklinde ara karar oluşturulmuş ise de; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin ———–K. sayılı kararı incelendiğinde;“Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Kabulü ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——tarih ve ———- Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak;….” denilmek suretiyle yeni bir hüküm kurulduğunu belirterek yeni bir ara karar kurularak sehven verilen duruşma günü tebliğ edildiğine dair ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) istemine; ilişkindir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; mahkememizin———- karar sayılı dosyası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 13. Hukuk Dairesi’nin ———— karar sayılı ilamıyla ;Dava yurt içi taşımadan kaynaklı rucüen alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, dava dışı taşıtan ile yaptığı anlaşma gereğince taşıtana ait emtianın alıcısına ulaştırılması işinin müvekkilince üstlenildiğini, söz konusu fiili taşıma işinin davalı tarafından yerine getirildiğini, varma yerinde taşınan emtianın kısmi hasar gördüğünün tespiti üzerine hasar bedelini taşıtana ödeyen müvekkilinin, hasardan fiili taşıyıcı sorumlu olduğundan ödediği bedel için davalı tarafa fatura düzenlediğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine yaptığı takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı zaman aşımı itirazında bulunmuş, mahkemece TTK 855/1-3 maddelerinde öngörülen 1 yıllık zaman aşımı süresi dolduğundan zaman aşımı nedeniyle davanın reddine, takipte davacı kötü niyetli olduğundan davalı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davaya konu taşıma yurt içinde yapıldığından olayda TTK’nın taşımaya ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
TTK’nın 855. maddesinde “(1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davaya konu taşıma işinin fiili taşıyıcı olarak davalı tarafından yapıldığı, emtianın taşınmak üzere davacı tarafça 29/10/2012 tarihli irsaliye ile davalı taşıyıcıya teslim edildiği, emtianın varış yerinde davalı çalışanı tarafından imzalanan tutanakla hasarlı şekilde teslim edildiği, taşıtan şirketin hasar bedeline ilişkin olarak davacıya 18/12/2012 tarihli fatura düzenlediği, buna istinaden davacının da davalı tarafa 31/12/2012 tarihli yansıtma faturası düzenlediği uyuşmazlık konusu değildir.
Söz konusu yansıtma faturasına göre davacı, taşıma nedeniyle oluşan zararı ve borçlusunu en geç bu tarihte öğrenmiştir. Buna rağmen davalı hakkında icra takibine ise 25/11/2015 tarihinde başlamıştır. Buna göre TTK 855. maddesinde ön görülen 1 yıllık zaman aşımı süresi dolmuştur. Davacı zaman aşımı süresinin durduğunu veya kesildiğini iddia ve ispat edememiştir. Davacı hasarın fiili taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışı ile meydana geldiğini bu nedenle zaman aşımı süresinin 3 yıl olduğunu ileri sürmüş ise de bu hususu ispatlayamamıştır. Dosyaya sunulan ve davalı fiili taşıyıcı çalışanı tarafından da imzalanan tarihsiz tutanakta taşınan emtiaların bir kısmının araçtan tamamen ıslanmış kolileri parçalanmış olarak teslim alındığı yazılı olup, hasarın taşıma sırasında oluştuğu sabit ise de fiili taşıyıcının hasarın oluşmasında kastı veya pervasızca bir davranışı olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Davacı da bu hususu ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece olayda TTK 855/1-3 maddelerinde öngörülen 1 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Ancak İİK 67/ maddesine göre kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takip alacaklısının takipte kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerekir. İtirazın iptali davası zaman aşımı nedeniyle reddedilmiş olup, takipte davacının kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyecektir. Davalı da davacının kötü niyetli olarak takipte bulunduğunu ispatlayamamıştır. Mahkemece davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294-297. maddelerinde, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Anayasa’nın 141. maddesinde öngörülen yargılamanın açıklığı ve kararların gerekçeli olması ilkesinin bir sonucu olarak düzenlenen HMK’nin 297. maddesinde mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı düzenlenmiş, 298/2. maddesinde de; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin yasal sonucu “duruşmada tefhim edilen hüküm özetinin ( kısa kararın ) hükmün esasını teşkil ettiğidir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nin yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Yine ———- Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararında hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz (veya istinaf) sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemece 07/03/2017 tarihli duruşmada tehfim edilen kısa kararda davanın reddine denilmiş, kötü niyet tazminatı talebi konusunda her hangi bir karar verilmemiş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine denilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kötü niyet tazminatı yönünden kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği mahkememizce de sehven yeni esas aldığını anlaşılmakla mahkememiz esasının kapatılmasına karar vermek gerekmiştir.
K A R A R:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememiz esasının KAPATILMASINA,
2-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konularının mahkememizin——- esas, ———— karar sayılı dosyası üzerinden değerlendirilmesine,
İlişkin; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak karar verildi. 21/05/2019