Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/163 E. 2019/890 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2017/288 Esas
KARAR NO : 2019/812

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/01/2017
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan işbu dava dosyasında yapılan açık yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde; müvekkili ile —– tarafından şirketin —- tarihli Satış Vaadi Sözleşmesi ile davaya konu ————– tarafından inşa edilecek ————–daire tipi bağımsız bölümü 700.000,00 TL karşılığında satın aldığını, sözleşme gereği müvekkilinin 200.000,00 TL peşin ödeme yaptığını, 500.000,00 TL için 22 adet senet düzenleyerek davalı şirkete verdiğini, inşaatın bir ay içinde başlayacağını beyan etmelerine rağmen inşaatın bir türlü başlamadığını, müvekkilinin araştırması sonucu arsa üzerine bankaların ipoteği ve çok sayıda haczinin bulunduğunun öğrenildiğini, şirket tarafından da projenin gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağının bildirildiğini, senetlerin iadesi için İstanbul Anadolu —-. Tüketici Mahkemesinin ———–esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, 13/07/2016 tarihinde davanın kabulü ile müvekkilinin 18 senedi yönünden borçlu olmadığına dair karar verildiği, 20/02/2017 vadeli 17.750,00 TL bedelli, 20/10/2017 vadeli 17.750,00 TL bedelli senetlerin inşaat projesinde tedarik görevini üstelenen davalı uhdesinde bulunduğunu belirterek, senetler dolayısıyla borçlu bulunmayan müvekkilinin daha fazla hak kaybı yaşamaması adına davaya konu 2 adet senet bakımından borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iadesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin—–. tarafından——– sayılı taşınmazda —nolu bağımsız bölümleri sattığı ve tapuda devirlerini yapıldığını, dava konusu bonoların— davacı tarafından hangi sebeple verildiğinin müvekkili tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sadece davalıya taşınmaz sattığını, buna karşılık bonolar ile nakit olarak ödemeler aldığını, dava konusu bonoların belirtilen şekilde alındığını, davanın kambiyo senedinden kaynaklanan davalar mutlak ticari davalar olduğundan TTK’nun 5/1 maddesi gereği uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğini belirtmekle görevsizlik kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; dava dışı yüklenici şirketten satın alınan konutun teslim edilmemesi nedeniyle, sözleşme kapsamında 6502 sayılı TKHK’ya aykırı şekilde tanzim edilen senetlerin geçersizliği nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine; ilişkindir.
Başlangıçta; İstanbul ——————. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — esasına kayıtlı olarak yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 14/02/2017 tarih ve —– sayılı kararla, “Mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen değerlendirilebileceğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağından görev hususunun Mahkememizce re’sen nazara alınması zorunlu olduğu nedenlerle dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verildiği; kararın, taraf vekillerince istinaf edilmemesi üzerine — tarihinde kesinleştiği; kesinleşmeden sonra dosyanın tevzien İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne gönderildiği; mahkememizin ——- esasına kaydedildiği; yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunduğu; görüldü.
Uyuşmazlık, davalı şirketin elinde bulunan senet yönünden davacının davalıya karşı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davalı bankanın iyi niyetli hamil olup olmamasının sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmadığı hususlarındadır. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı ———- tarihinde —–kapsamında konut satışı ile ilgili satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmeye istinaden davacının dava dışı——veya emruhavalesine olmak üzere dava konusu bonoları düzenlediği, dava dışı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki gereği dava konusu senetlerin ciro edildiği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile birlikte kıymetli evrakın genel hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/1-5.fıkrada “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir. 6502 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da yer alan taksitli satış üst başlığındaki 6/A maddesinin 3. bendinde ifade eden senedin sadece nama yazılı olarak düzenleneceği, aksi takdirde kambiyo senedi geçersizdir düzenlemesine yer verilmemiş, senetlerin tüketici yönünden geçersizliğine vurgu yapılarak sınırlandırmaya gidilmiştir.
6502 sayılı Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ve senetlerin tanzim tarihinde yürürlüktedir. Bu durumda, somut olayda uygulanması gereken yasa 6502 sayılı Yasa olacaktır.
Dava konusu olayda her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı kambiyo senedi düzenlenmiş ise de senetlerin nama yazılı olarak düzenlenmediği ve ciro edilerek davalıya devredildiği anlaşılmaktadır. Geçersiz olan bu senetler —– tarafından davalı … ———- ciro edilerek verilmiş olup sözleşmeye taraf olmasa da davacının dava açması mümkündür. (Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin —– Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın satış vaadi sözleşmesi gereği tanzim edilen senetlerden kaynaklandığı, yüklenicinin senetleri ciro yoluyla davalıya devrettiği, yüklenici ile davacı arasındaki hukuki ilişkinin de İstanbul Anadolu—-. Tüketici Mahkemesi’nin 13/07/2016 tarih ve ———-Karar sayılı ilamıyla da sabit olduğu üzere davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu, benzer bir olayda tüketici mahkemesi sıfatıyla verilen kararın Yargıtay ——. ile onandığı anlaşıldığından uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir.” şeklinde kısaca gerekçesi açıklandığı üzere; aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.