Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/159 E. 2021/48 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-KARAR-

ESAS NO : 2019/159 Esas
KARAR NO : 2021/48

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların —— tarafından kefalet verilerek ——– tutarlı kredi sözleşmesi imzalandığını, krediye——— müteselsilen kefil olduğunu, kredinin 100.000,00 TL olmasına rağmen murislerine 93.350,00 TL ödendiğini, kredi taksitlerinin müteveffa tarafından düzenli ödendiğini, ölümü akabinde mirasçıları tarafından düzenli ödemelerin devam ettiğini, murisin vefat tarihi olan——- borcun kaldığını, kredi sözleşmesine bağlantılı olarak——– teminatlı——-yapıldığını ve ilk yılına ait 900,00 TL ——peşin yatırıldığını, murisin vefatından sonra davalı bankaya başvuru yapıldığını—- kapsamında borcun ödenmesinin talep edildiğini, davalı bankanın — için yapıldığı bilgisini verdiğini, krediden —adı altında kesintiler yapılması sebebiyle gelecek yılların primlerinin kesildiğine ilişkin sigortalıda güven oluştuğunu, davalı bankanın poliçenin devamı hususunda ve primler konusunda kredi müşterisini bilgilendirmediğini ve tam kusurlu olduğunu belirtmiş, murisin vefat tarihi ile dava tarihi arasında ödenen kredi borcu —- ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini, mirasçıların ödemek zorunda oldukları 37.177,78 TL tutarla ilgili borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir——
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kredinin ticari nitelikteki kooperatif kredisi olduğunu, bu nedenle işletme kredisi niteliğinde sayıldığından davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevine girdiğini, kredi sözleşmesi itibariyle zamanaşımının dolduğunu, davaya konu —— olduğunu, davalı bankanın sigortanın yenilenmesi hususunda yükümlülüğü bulunmadığını, bankaca poliçe yenilenmesi için herhangi bir tahsilat yapılmadığını, bankaların kredi kullanan müşteriye ait sigortanın yenilenmemiş olmasından sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafın açıkça kusurlu olduğunu, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacıların murislerinin vefatı üzerine, murisin bankadan kullandığı kredi taksit ödemelerinin, davalı bankaca —- temin edilmeyerek kendilerinden tahsil edilmesi üzerine borçlu bulunmadıklarının tespitine ilişkin menfi tespit davası ve dava tarihine kadar yapmış oldukları ödemelerin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava dışı murisin kullanmış olduğu krediye bağlı ——- yenilenmemesinde davalı bankanın kusuru bulunup bulunmadığı, kusurlu ise hangi oranda kusurlu olduğu, bu itibarla davacıların kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Başlangıçta, İstanbul Anadolu —-Tüketici Mahkemesi’nde görülmekte olan davada verilen görevsizlik kararı üzerine, yargılamaya mahkememiz —- Esas numarası ile devam edilmiştir.
Bilirkişi —– tarafından düzenlenen 24.05.2018 tarihli rapor içeriğine göre; müteveffanın %25 oranında, davalının ise %75 oranında müterafik kusurlu olduğu, bu halde 13.106,60 TL davacıların ödediği kredi borcundan kaynaklı alacaklı oldukları mütalaa edilmiştir.
Çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınabileceği, —- gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı değerlendirilmekle, bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmeler hükme esas alınmamıştır.
Somut olayda; hem kredi veren hem de poliçe düzenlenmesine aracılık eden bankanın —- durumunda olması, borç baskısı altında ödemenin bulunması, murisin ölümünden sonra davacılar tarafından davalı bankaya yaptıkları bu ödemelerin davacılara istirdadının talep edildiği gözetildiğinde, davalı bankanın pasif husumeti bulunduğundan bu yöndeki davalı savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
TTK’nun 1420 maddesine göre “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl ve 1482’nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde — gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar ” denilmektedir. —-dava tarihi itibariyle zamanaşımı dolmamıştır.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı bankadan 100.000,00 TL limitli taksitli kredi kullandığını, kredi sözleşmesi devam ederken — tarihinde murisin vefat ettiğini, poliçelerin teminat süresinin ise 1 yıllık olduğu ve yenilenmediğinden sigorta şirketince ölümün teminat süresi içinde kalmadığı gerekçesi ile başvurunun reddedildiğini, poliçenin yenilenmesi konusunda davalı bankanın Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 2. Maddesi gereği tam kusurlu olduğunu belirterek davalı banka aleyhine eldeki davayı açmıştır. Dava konusu kredi sözleşmesi —– tarihinde yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin somut olayda uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
Hazine Müsteşarlığı’nın —- sayılı Resmi Gazetede yayımladığı Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 2. fıkrasında, ihtiyari sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır.
Anılan Yönetmeliğe göre, kredi süresi içerisinde yenileme yükümü kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma sorumluluğu da kredi kuruluşuna (bankaya) aittir. Konunun gerek anılan hüküm, gerekse sigorta hukuku kapsamında sigortalının yükümlülüğü yönlerinden değerlendirilmesinde; kredi süresi içerisinde poliçenin yenilenme sorumluluğunun esas itibarı ile sigortalıya ait olduğu, kredi kuruluşu açısından ise —— müterafik kusur teşkil edeceği açıktır.
Davacı vekilince, davalı bankanın bilgilendirme yükümlülüğe aykırı davranması sebebiyle tam kusurlu olduğu ileri sürülmüş ise de —– poliçesinin yenilenmemiş olmasında bankanın tam kusurlu kabul edilmesi mümkün değildir. (Benzer yönde; İstanbul BAM. ——– Karar)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı bankanın kredi veren kuruluş olması ve aynı —— konumunda olması da değerlendirildiğinde; bankanın da poliçenin yenilenmemesi konusunda kusurunun bulunduğu, kusurunun (bilgilendirme yükümünü yerine getirmemiş olması halinin) müterafik kusur teşkil edeceği ve poliçenin yenilenmesi hususundaki esas sorumluluğun sigortalıya ait olduğu (Benzer yönde; Yargıtay ——- Karar) anlaşılmıştır. Buna göre; davacıların murisinin %75 oranında, davalı bankanın ise %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek ve —– teminat miktarı esas alınarak (Benzer yönde; Yargıtay —— hesaplanan tutar uyarınca fazla ödemenin istirdadı ile davacıların borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Vekalet ücreti yönünden taraflar nezdinde doğabilecek tereddütleri gidermek için açıklama yapma gereği hasıl olmuştur: 6100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder.”. Gönderme kararı öncesi İstanbul Anadolu —–. Tüketici Mahkemesi dosyasında görevsizlik kararı verildiğinden, bu yönden de davalı lehine, karar tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca vekalet ücretine hükmedilmiştir (Benzer yönde; Yargıtay —–Karar).
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davanın kısmen kabulüne;
Davacı murislerin davalı bankaya 10.190,28 TL borçlu olmadığının tespitine, toplam 14.809,72 TL’nin ödeme tarihlerinden (—— tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Aşan istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.707,75 TL harçtan peşin alınan 1.144,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 562,78 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-a)Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——– davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 6.265,96 TL nisbi vekâlet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
b)Davalı İstanbul Anadolu —–. Tüketici Mahkemesi davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan 1.144,98 TL peşin harç ve 4,60 TL vekalet harcı toplamı: 1.149,58 TL ile davanın kabul oranına göre hesaplanan 171,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın ret oranına göre hesaplanan davalı tarafından yapılan 61,43 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 (iki) hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.