Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/149 E. 2020/725 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1448 Esas
KARAR NO : 2020/759
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 30/11/2018
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kendi aracı ile çeşitli firma kişi ve kurumlara taşına hizmeti verdiğini; davalıya verdiği öğrenci taşıma hizmeti karşılığında da serbest meslek makbuzu düzenleyerek davalıya teslim ettiğini; takip konusu faturalara gelene kadar davalı tarafından verilen hizmetlere karşılık kesilen fatura bedellerinin ödendiğini; ancak, takip konusu fatura bedellerinin ödenmediğini; buna ilişkin davacı tarafından ———– takip dosyası ile fatura alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını; davalı yanın haksız ve dayanaksız itirazıyla icra takibinin durduğunu belirtmiş, davacının haksız ve dayanaksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı ekli açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği; davalı tarafından davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamış olduğu; görüldü.
Dava; taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklı taşıma bedelinin ödenmediğinden bahisle düzenlenen faturanın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık: davacı ile davalı arasında “taşıma sözleşmesi” bulunup bulunmadığı, sözleşme var ise bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacının davalıya hizmet ifasında bulunup bulunmadığı, davalının davacıya bu sözleşme kapsamında borcu bulunup bulunmadığı, var ise hangi miktarda olduğu noktasında toplanmakdır.
—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —- borçlusunun davalı —- takibin toplam —-asıl alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçluya —–tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen itiraz dilekçesi ile borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de belirlenen inceleme gününde davalı tarafından ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, davacının ticari defter ve kayıt tutmakla yükümlü olmadığı anlaşıldığından inceleme ara kararından rücu edilmiştir.
Davacı, davalıya hizmet teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. ——
Kapalı fatura ile ilgili kanuni düzenleme olmamakla birlikte, açık-kapalı fatura terimi ticari hayatla kullanılmaktadır. ——-ile açık fatura-kapalı fatura uygulaması, bir örf ve adet hukuk kuralı haline gelmiştir. Bu teamülden sonra yürürlüğe giren————- —- görevi verilmiştir. Bir faturanın açık fatura veya kapalı fatura olarak kabulü özellikle ödemenin yapılmış olduğuna karine teşkil etmesi açısından önem taşımaktadır.
Açık fatura; mal veya hizmet tesliminde müşterinin, mal veya hizmet bedelini faturanın düzenlendiği anda ödemeyip, sonradan ödeyecek olması durumunda düzenlenen faturadır. Açık fatura düzenlenirken satıcı kaşe ve imzayı faturanın üst kısmına basar. Kapalı fatura ise, mal veya hizmet tesliminde müşterinin, mal veya hizmet bedelini, faturanın düzenlendiği anda ödemesi durumunda düzenlenen faturadır. Kapalı fatura düzenlenirken satıcı kaşe ve imzayı faturanın alt kısmına basar.
Fatura tanziminde, ödeme durumuma göre faturanın açık veya kapalı şekilde düzenlendiği hususuna dikkat edilmesi gerekir, ödeme yapılmadığı halde, kapalı fatura düzenlenmesi durumunda ilgiliden alacağı talep etme durumu hukuki anlamda riske girer.
Nitekim,———— gibi bir çok kararında kapalı faturanın “borcun ödendiğine karine teşkil edeceğini, istikrarlı şekilde vurgulanarak ticari teamülü benimsemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama sonucunda; uyuşmazlığın belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defter tutmakla yükümlü olmadığı, davalının ise ticari defterlerini sunmadığı, 7251 sayılı Kanun ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin tamamlanmış usul işlemi yönünden uygulanamayacağı, taşıma ilişkisinde para ediminin ifasını isteyen davacının hizmeti teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği, davacının ticari defter ve belgelerinin irsaliye, teslim belgesi gibi dayanakları bulunmadığı takdirde defterlerdeki kayıtların tek başına mal teslimini ispatlamaya yeterli olmayacağı —–, teslim hususunun tanık beyanı ile ispatlanamayacağı —– münhasıran davalı dafterlerine dayanılmadığına göre davalının defter sunmaması tek başına kendisi aleyhine sonuç yaratmayacağı —– dava konusu kapalı faturaların ödenmediği karinesinin aksinin ispatlanamadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 70,23 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 15,83 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2020