Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/100 E. 2019/843 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-GEREKÇELİ KARAR-

ESAS NO : 2019/100
KARAR NO : 2019/843

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 26/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle, davalıya ait bulunan —-adresinde bulunan ve —-parsel numarada kayıtlı işyeri olarak kullanılan ticari nitelikteki —– bağımsız bölümlerin satışına aracılık hususunda müvekkil şirket ile davalı arasınd —- tarihli — Sözleşmesi akdolunduğunu, aracılık sözleşmesi imzalanmasından sonra müvekkil şirketçe aracılık faaliyetine başlandığını, davalının taşınmazına alıcı bulunduğunu,—– bedelle almaya talip olduklarını, emlak alım satım sözleşmesi imzalandığını,sözleşmenin 11. Maddesinde ” anlaşmazlık halinde hakız olan tarafça, sözleşmede yazılı tazminatlarla birlikte alıcı ve satıcıyı temsilen müvekkil şirkete bağış bedelinin — ödeneceğinin ” kararlaştırıldığını, davalı tarafın sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Beyoğlu –. Noterliğinden ihtarname çekildiğini, davalı tarafın işbu ihtarnameye cevabi ihtarla itiraz bulunduğunu ve yükümlülüklerini de yerine getirmediğini, İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğünün —- hizmet bedelinin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiğini, cezai şartı talep hakkını saklı tuttuğunu, davalı tarafın takibe itiraz üzerine cazi şartı talep ahkkı sakla ttulmak suretiyle açılan itirazın iptali davasında yapıan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu — Asliye Hukuk Mahkemesince icra inkar tazminatına yer olmadığına dair karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazın iptali talebiyle bu davanın açıldığını, davalının alacağın —- sinden aşağı olmamak üzeri icra inkar tazminatına mahkumiyetine ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle, Müvekkil ile davacı arasındaki sözleşmenin 5.8 maddesinde yer alan cezai şart meselesinin ” …Sözleşme şartlarının, —–tarafından yerine getirilmesine karşın, Müşteri İş bu sözleşmenin—-maddelerindeki, taahhüt ve yükümlülüklere uymaması ve sözleşmeinin bozulmasına neden olması halinde, —- belirlenen hizmet bedelini öder,….” şeklinde olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmede bu maddelerin hiçbirini ihlal etmediğini, alıcılar söz konusu emlak-alım sözleşmesinde belirtilen bloke çekleri müvekkile vermediği için taşınmaz üzerinde mevcut takyidatlar, müvekkil tarafından kaldıramadığını, bu sebepler ile satış gerçekleştirilemediğini,Taraflar alacak borç ilişkisine girerken; alacaklı alacağını güvence altına almak için borçluya gözdağı vermek amacıyla sözleşmeye cezai şart maddesi koydurduğunu,Cezai şart, asıl borca dair olarak yapılan ek bir anlaşma olduğunu, cezai şartın müspet zararı temsil etmediğini,Kural olarak, taraflar cezai şartın miktarını tayinde serbest olduğunu, hakim fahiş gördüğü cezaları indirmekle yükümlü olduğunu, bu hüküm, emredici nitelikte olduğundan hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiğini,Söz konusu cezai şartın emlak allım-satım sözleşmesinde, bloke çekleri verecekleri konusunda hüküm varken, bu hükmün gereğini yapmayarak işlemin gerçekleşmesine mani olan dava dışı sözleşme alıcılarından alınabileceğini, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı, davalıya ait bulunan iş yeri olarak kullanılan bağımsız bölümlerin satışına aracılık konusunda davalı ile gayrimenkul aracılık sözleşmesi imzalamıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Yine, TTK’nın 11/1 maddesi uyarınca ticari işletme, “Esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü” işletme olup, 12/1. maddesi uyarınca da, bir ticari işletmeyi “kısmen de olsa” kendi adına işleten kişi tacir kabul edilmiştir.
Eldeki dava bakımından; Taraflar arasındaki ihtilafın TBK 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığı, bağımsız bölümlerin iş yeri ve ticari nitelikte olmasının davayı ticari davaya dönüştürmeyeceği, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, TTK bakımından görev hususunun ticari işletme esasına dayandığı, davalının tacir olmaması nedeniyle nispi ticari dava da bulunmadığı, taraflar arasındaki işin niteliği itibariyle genel görevli asliye hukuk mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği kabul edilmekle, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. maddesi gereğince usulden reddine, Görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkememiz kararı ile İstanbul Anadolu —–.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——–Kararı sayılı kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olacağından dosyanın ilgili İstinaf dairesine gönderilmesine,
4-Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin Yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı