Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/958 E. 2020/29 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/958 Esas
KARAR NO : 2020/29

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında eşit pay sahipliği ve ortaklığı bulunan, şirketin sermaye bedeli 1.000,00 TL değerinde ve 50 paya ayrılmış olup toplamda ise 50.000,00 TL değerinde olduğunu; ancak taraflar arasında TTK m.595 uyarınca oluşturulan şirket hisse devrine ilişkin sözleşme —-tarihinde davacıya ait toplam pay sayısının yarısı olan——–davalıya devri için imzalandığını ve bahsi geçen protokolün taraflar arasında noter ve ticaret sicili kayıtlarının aksine devir bedelinin —–olduğunu; Kadıköy—-. Noterliğince hazırlanan — tarihli ve ——- yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmeside devir bedeli ——– olarak belirtilmesine rağmen——tarihli ve protokol başlıklı sözleşmede görüldüğü gibi bedelinin ——olduğunu, —- tarihli protokolün 1.maddesi gereğince davacıya ait şirket hisselerinin devir bedeli olan 1.000,00 TL’nin ödemenin biçimi 700.000,00 TL tamamlatılacak şekilde eksik kalan kısmın ödemesi yapılmasını, ardında kalan —– devir anında, — devirden 1 ay sonra ödenmesini, bahsi geçen 700.000,00 TL hisse devri bedelinin tamamlanması için davalı tarafından ödenmesi gereken —- ve devir tarihinden itibaren 1 ay sonra ödenmesi gereken ——— davacıya ödenmediğini ve iki parça halinde ödenmesi gereken ——– 04/04/2018 tarihli —–Maddesinde belirtildiği gibi hisse devrinin hemen akabinde yapılmadığını ve davacıya parça parça ödemelerin yapılmasının sözleşmeye aykırı olduğunu ve protokole uygun hareket edilmediğini, iyiniyet ve sözleşme kurallarına aykırı davranılması hallerinde karşı tarafa 250.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını; davalı tarafın, davacıya taahhüt ettiği ödeme planına uymaması sebebiyle davacının ticari açıdan olumsuz etkilediğini ve ödeme günü gelen çeklerini alamadığı bu durumun davacının ticari itibarını zedelediğini, —- bulunan bankaya ait hesap kayıtlarının incelenmesi sonucunda davacı tarafa yapılan ödemeler ve bu ödemelerin tarihlerinin yer aldığı kayıtların sunulduğunu, bu ödemelerin toplamda —– yapıldığını ve davalı tarafın hisse devrinin bedelin olan 1.000,00 TL’nin mahsup edilecek kısmı olan—- ödenmeden kalan kısmı olan 300.000,00 TL’nin ödemesine geçildiğini ve 23.220,00 TL’nin eksik olarak ödendiğini bu nedenle sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle davacı müvekkilinin sözleşmeden doğan cezai şartı davacıya ödenmesini; davalı tarafın ilk ödemesi gereken —– kısmın mahsup etmesi gerekirken bu kısmı ödemeden 300.000,00 TL’nin ödemesini yapmaya başladığını ve yapılan bu ödemelerin eksik yapıldığını belirtmiş olup ve bahsi geçen hisse devri bedelinin önce ödenip daha sonra ——–şubesinde bulunan hesaba yatırmış olduklarını, davalı tarafın——— yatırdığını ve böylece toplamda davalı tarafın ödediği miktarın ——- yapılması gereken ödemelerin eksik yapıldığını ve davacıya ——— tarihli protokolünde bahsi geçen 250.000,00 TL’nin toplu ve devir işleminin hemen akabinde yapılmasını fakat davalı tarafın bu ödemeleri zamanında yapmaması sonucu sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle cezai işlemin doğduğunu, tarafların ticari iş olan hisse devrine bağlı cezai şartın indirilme yoluna gidilmemesi ve cezai şartın aynı şekilde uygulanmasını; bahsi geçen ortak şirketin daha önceden kalan kira borçları, restaurant işletmesinin devri öncesine ait cari hesap borçları, elektrik, su ve gaz borçları bulunması halinde bu borçların üstlenilmesini, davalı tarafın toplamda davacıya ödemesi gereken hisse devri borcunun 1.000,00 TL iken 136.585.00 TL eksik ödediğini ve davalı tarafın davacıya devirden kaynaklı borcunun bulunduğunu, ortaklığın devam ettiği süre içinde ortaklığın bazı borçlarının davacı tarafından ödendiğini ve bu ödemelerden davalı tarafa düşen kısmının 28.710,00 TL olduğunu bu kısmın davacıya ödenmesini talep etmiştir. Davalı tarafa dava konusuyla ilgili gönderilen ihtarnamede alacaklarını belirtmelerine rağmen davalı tarafın alacağın varlığını kabul etmediğini, şirket devrinden doğan alacağın ——miktarın tespiti halinde eksik harcın yatırılması için davacı tarafa süre verilmesi ve toplamda 10.000,00 TL’lik kısmı yönünden davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 04/04/2018 tarihinde imzalanan protokolün (1).maddesinde davalı, davacıya ——————– ödeyeceğini; davalı tarafından, davacıya —-tarihine kadar elden ve banka —- ödendiğini; hisse devri dolayısıyla davalının, davacıya ödemesi gereken toplam miktarın — olduğunu; davalının, dava dışı —- ilgili olarak davacının yapmış olduğu ödeme ve giderleri ne sebeple davalıdan talep ettiği de anlaşılamadığını; davacının, —- tarihinden sonra 4.aya ve sonrasına ait tüm—- davalıya ödenmesi gerektiğini; davacıya ödenmesi gereken 23.220,00 TL tutarındaki bir kısım borcun davacının bilgisi dahilinde mahsup edildiğini; cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Uyuşmazlık; davacı ————- hisselerinin devri için davalı ile yapılan 04.04.2018 tarihli sözleşme kapsamında 700.000,00TL alacaktan ödenmesi gereken 113.365,00TL bakiye kısmın kalıp kalmadığı, devir anında ve devirden bir ay sonra ödenmesi gereken 300.000,00TL alacaktan ise ödenmeyen 23.220,00TL bakiye kalıp kalmadığı, davalının ödemeleri sözleşmeye uygun yapmadığından bahisle davacının cezai şartı talep etmekte haklı olup olmadığı, dava dışı —— davacının yapmış olduğu ödemelerden davalının ortaklık ilişkisi kapsamında sorumlu olup olmadığı ile davalının—- gelirlerinin davacı tarafça ödenmemesi sebebiyle takas definde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekilince verilen 08/11/2019 havale tarihli sulh dilekçesinde; davalı ile davacının sulh protokolü imzalayarak sulh olunduğunu beyan ettiği; karar verilirken ibra protokolünün esas alınmasının talep edildiği görülmüştür.
Davacı vekilince verilen 20/01/2020 havale tarihli sulh dilekçesinde; davacı ile davalının sulh olduğunu; sulh protokolü yönünde karar verilmesinin ve karar verilirken ibra protokolünün esas alınmasının talep edildiği görülmüştür.
Mahkeme huzurunda yapılan sulh, görülmekte olan bir davanın taraflarının, aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlığı ya da şüpheli bir durumu sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda karşılıklı fedakarlıkta bulunmak suretiyle gerçekleştirmiş oldukları bir işlemdir. Mahkeme dışında yapılan sulh sözleşmesi, mahkemeye verilmek ve onun tarafından, duruşma tutanağına geçirilmekle, mahkeme huzurunda yapılan sulhe dönüşür. Mahkeme huzurunda yapılan sulh davayı kendiliginden sona erdirir, mahkemenin, bu sonucun elde edilebilmesi için, —- alarak aynca bir hüküm vermesine gerek yoktur. Mahkeme, sadece davanın konusuz kaldıgım tespit ve tevsik etmekle yetinecektir.
HMK.nun. 313. maddesine göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.”. Ancak mahkeme dışı sulh de hukukumuzda kabul edilmiş ve davayı sona erdiren taraf işlemlerinden sayılmıştır. HMK.nun. 315. maddesinde “Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” denilmekle sulhun neticesi düzenlenmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın mahkeme dışı sulh ile sona erdiği, tarafların karşılıklı olarak sulhe göre karar verilmesini talep ettiği, mahkememize sunulan —- belgenin ikinci maddesinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği, bu maddeye göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar arasındaki 01/10/2019 tarihli ibra protokolü doğrultusunda karar verilmesine,
İbra protokolü doğrultusunda——- 30.000,00 TL ödemesine,
Tarafların karşılıklı hak ve alacaklarının ibra protokolü kapsamında karşılıklı ibrasına,
2-Yargılamanın ilk oturumu geçtikten sonra sulh olunması nedeniyle sulh olunan miktar üzerinden hesaplanması ve 2/3 oranında alınması gereken karar harcı olan 1.366,2 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu 1.195,42 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 TL vekalet harcı ve 170,78 TL mahsup edilen peşin nispi harç olamak üzere toplam 211,88 TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Yargılama giderlerinin sulh anlaşması doğrultusunda masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Sulh anlaşması doğrultusunda vekalet ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.