Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/920 E. 2022/58 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/920 Esas
KARAR NO: 2022/58 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/07/2018
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
——– tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; dava dilekçesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup cari hesap ekstresi tahsil edilemeyince ,bu fatura alacağına istinaden davacı şirket adına —- sayılı dosyasından icra takibi başlatılmıştır. Ancak Davalı şirket cari hesap dökümlerindeki borcu inkar edip — bir borcu olmadığından bahisle icra takibine olarak itiraz ettiğini, davanın kabulünü, — dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; cevap dilekçesinde, Davacı tarafından açılan takipte — işlemiş faiz olarak yer almıştır. Davacıya davalının herhangi bir borcu yoktur. Kaldı ki daha önceden de davalının bu konuda temerrüde düşürülmediğinden de davacının faize ilişkin istemi olan — faiz alacağının reddi gerektiğini, davacının takip talebinde asıl alacak diye bildirilen —– vade tarihli alacağın nelerden oluştuğu ödeme emri ve takip talebinde açık ve sarih şekilde yer almadığını, zira itirazın iptali davasının konusu takip talebinde ve ödeme emrinde yazılan istemlerin yerinde olup olmadığını, borçluya çıkartılacak ödeme emrindeki borcun kaynağının hangi faturalara vs. evraklara ilişkin olduğu alacaklı tarafça takip talebinde açık ve sarih şekilde yazılmalıdır. Her bir alacağa da temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz isteminde bulunabileceğini, davacı tarafça davalıya gönderilen ödeme emrinde sadece vade tarihli asıl alacak dışında hiçbir ibare yer almayan ödeme emrine itirazın iptali davasında yeni belgelerin cari hesap ekstresinin davaya dayanak yapılması ve itirazın iptalinin istenilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Özetle —— davacının takip talebinde ve ödeme emrinde dayanmadığı belgelere dair inceleme yapılamaz ve alacak iddiasının olup olmadığı araştırılamayacağını, davacı ile davalı arasında cari hesaba ilişkin herhangi bir ticari ilişki olmadığını, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde bahsi geçen faturalardaki ürünler“ davalıya teslim edilmediğini, ürünlerin teslim edildiğine dair sevk irsaliyesi, ambar teslim tesellüm fişi vs. de bulunmadığını, davalıya faturaya ve takibe konu olabilecek malzemeler teslim edilmediğini, davacı haksız ve kötüniyetli bir şekilde icra takibi yapmak suretiyle davalıyı borç altına sokmaya çalıştığını, bu nedenle davacının asıl alacağının %20sinden aşşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—- dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik —— alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, —- yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190).
Davacının, davalıdan cari hesap alacağı bulunduğunu ispatlaması gerektiği, davacı vekili teslime dair bir vesika sunmamışsa da ticari defterler taraflar lehine delil olabilecekitir, zira uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olduğu yani iki tarafında defter tutma yükümlülüğü bulunduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari defterlerine geçirilmesi gereken bir işten doğmuş olduğu, davacının defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmıştır.
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterlertacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. —
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu karar davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu fatura alacağının davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu ise, bilirkişi raporu ile sabittir. HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve asıl alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Her ne kadar takip dosyasında işlemiş faiz talep edilmiş ise de ; Taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığında ve borçlunun bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmediğinde işlemiş faiz talebi kabul edilemeyeceği, davacının düzenlemiş olduğu fatura tutarının ödeneceği vade belirtilse dahi bu durumu değiştirmeyeceği —– anlaşılmakla, anılan bu şartlar gerçekleşmediğinden davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.—-
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının —— Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin —- asıl alacak, üzerinden aynen DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alacağın %20 sine tekabül eden icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.561,35 TL harçtan peşin alınan 392,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.168,41 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 152,17 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 392,94 TL peşin harç toplamı:428,84 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 1.550,00 TL bilirkişi ücreti ve 95,40 TL posta ücreti olmak üzere toplam: 1.645,40 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.634,52 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde —– Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2022