Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/92 E. 2018/467 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-K A R A R-
ESAS NO : 2018/92 Esas
KARAR NO : 2018/467

DAVA : İflasın Ertelenmesi
DAVA TARİHİ : 26/06/2015
KARAR TARİHİ : 25/04/2018

Davacı vekili tarafından açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin her türlü plastik malzemelerin işlenmesi işiyle ilgili faaliyet gösterdiğini; piyasadaki ekonomik kriz nedeniyle borçlarını ödeyemediğini, şirketin borca batık durumda olduğunu, iyileştirme projesinin uygulanmasıyla birlikte borçların ödenebileceğini ileri sürerek, şirketin borca batıklığının tespiti ile İİK’nın 179. maddesi uyarınca iflasın şimdilik bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Müdahiller, davanın reddini ve davacı şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
Dava; davacı şirketin iflasının ertelenmesi istemine; ilişkindir.
Bilirkişiler Yrd. Doç. Dr. —– tarafından müştereken düzenlenen 08/12/2015 tarihli rapora göre; davacı şirketin 26/06/2015 tarihi itibariyle raporlanan kaydi değerler üzerinden özkaynaklar toplamının 473.911,60 TL olduğunu; aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise şirket özkaynaklarının (-) 1.052.213,75 TL olduğunu; dolayısıyla da davacı şirketin 26/06/2015 tarihi itibariyle bu tutardan borca batık durumda bulunduğunu; davacı şirketin geçmiş faaliyet performansları çerçevesinde mali yönden iyileşme ümidinin bulunduğundan söz edilemeyeceğini; borca batıklık tutarının (-) 1.052.213,75 TL olarak hesaplanmış olmasından da hareketle talepte bulunan şirketin 31/12/2015 tarihine kadar 1.000.000,00 TL sermaye artırımı konusunda karar alarak bunun tescilinin sağlanması; bu kararda artırılan sermayenin 250.000,00 TL’sinin 31/12/2015 tarihine kadar 350.000,00 TL’sinin 30/04/2016 tarihine kadar ve 400.000,00 TL’sinin 31/10/2016 tarihine kadar şirkete nakden ödeneceğinin taahhüt edilmesi, belirtilen tutarların şirkete nakden ödenmesi, artırımın ortaklara borçlar vb.hesap kayıtları üzerinden kayden yapılmaması, bu uygulamanın da kayyım heyeti tarafından takip edilmesinin gerektiğini; böyle bir sermaye artışının sunulan diğer iyileştirme tedbirlerinin zayıflığı nedeniyle ve alacaklıların haklarının korunması yönünden de zorunlu bulunduğunu; 31/12/2015 tarihine kadar belirtilen şartlara uygun bir sermaye artırımının ve ödemesinin yapılması kaydı ile şirketin önceki yıllardaki performansı ve işletme faaliyetini sürdürüyor olması da dikkate alınarak kayyım denetiminde faaliyetini sürdürebileceğini; öngörülen kârlılığa dönülüp dönülemeyeceğini; kayyım denetiminde ortaya konulabileceğini; şirketin iyileştirme ümidinin bulunduğunun değerlendirilebileceğini; şirketin açıklanan şartlarda bir sermaye artırımına gitmemesi durumunda tespit edilen borca batıklığının iyileştirme projesinde öngörülen diğer zayıf tedbirlerle giderilmesinin mümkün olmayacağını; projenin inandırıcı olmaktan uzak kalacağının değerlendirildiği yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Kayyımlar Doç. Dr. —– tarafından müştereken düzenlenen 1.kayyım raporuna göre; davacı şirketin borca batık olduğunu; 26/06/2015 başvuru dönemi itibariyle aktiflerin borçları ödeme gücünün olmadığını ve borca batık bulunduğunu; davacı şirketin faaliyetlerine, yasa güvencesinde çaba göstermesine karşılık rapor içerisindeki iyileştirme projesi ile ilgili değerlendirmelerde göz önünde bulundurularak, eksikliklerin giderilmesi adına iyileştirme projesinin revize edilmesinin gerektiği; şirket ortaklarını, işletmenin borca batıklıktan kurtulması ve iyileştirme projesindeki hedeflerini yakalaması için şahsi gayrimenkullerini de gerektiğinde satış veya teminat göstermek yoluyla kullanılır kaynak haline getirmesinin gerektiğini; şirketin iyileştirme projesinde öngörülen 500.000,00 TL sermaye artışının yapılan tespitlere göre yeterli olmadığını; ayrıca, bilirkişi heyetinin stoklar ve maddi duran varlık malların rayiç değerlerinin tespitinden sonra ilave sermaye artışına gidilmesinin gerekeceğini; iyileştirme projesinde sunulan çözümlerin vââd ve temenni içermekten ziyade gerçekle bağdaşmasının gerektiğini; şirket ortaklarının nakit sermaye taahhüdünde bulunmalarının ve yeni ticari anlaşma yapmalarının yerinde bulunduğu yönünde görüş bildirildiği; görülmüştür.
Başlangıçta; mahkememizin 30/12/2015 tarih —- E. ve —- K. sayılı kararla; yapılan yargılama sonucunda; toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin iflasının ertelenmesine ilişkin talebin reddine ile davacı şirketin iflasına karar verildiği; kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2017 tarih ve 2016/3220 esas, 2017/2263 sayılı kararla ” … 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. /Mahkece davanın reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmiş ise de kararın gerekçesi gösterilmemiştir. Bu şekilde HMK 297/1-c maddesine aykırı davranılmış olup kararın sırf bu nedenle bozulması gerek[tiği]…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozmadan sonra; mahkememizin —- esasına kaydedilen davada; usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, bilirkişi raporu ve kayyım raporu içeriğine göre; iflasın ertelenmesini isteyen şirketin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması) fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunulacak iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkan dâhilinde görülmesi gerektiği; gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve iyileştirme projesinin uygulanmasının izlenmesi bakımından kayyım raporunun da düzenlenmiş olduğu; bu kapsamda, bilirkişi kurulundan alınan 08/12/2015 tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı şirketin, 26/06/2015 tarihi itibariyle raporlanan kaydi değerler üzerinden özkaynaklar toplamının (+) 473.911,60 TL ve aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise şirket özkaynaklarının (-) 1.052.213,75 TL olduğu; dolayısıyla da davacı şirketin 26/06/2015 tarihi itibariyle borca batık durumda bulunduğu; davacı şirketin geçmişteki faaliyet performansı çerçevesinde mali yönden iyileşme ümidinin bulunmadığı; bilirkişi raporunda, belirtilen şekilde veya başka türlü olmak üzere acilen ciddi miktarda ek nakit kaynak takviyesi yapılması durumunda, iyileştirme projesinin yürüyebileceğinin saptandığı; bu duruma göre, davacı şirketin borca batıklığının iyileştirme projesinde öngörülen diğer zayıf tedbirlerle giderilmesinin mümkün bulunmadığı ve bu haliyle uygulanmasının inandırıcı olmaktan uzak kaldığı; davacı şirketin yargılama sürecinde şirket sermayesine ek nakdi kaynak takviyesin de yapmadığı; tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin, iflas erteleme davasında dava şartı olan iyileştirme projesinin süreç içinde uygulanabilirliğinin bulunmadığı saptanmakla; davacı tarafından açılan iflas erteleme davasının reddi ile davacı şirketin borca batık olduğundan iflasına, karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacının iflas erteleme talebinin reddine,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —- sicil numarasında kayıtlı “—-” adresinde faaliyet gösteren davacı—- Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin İİK 179. maddesi uyarınca iflasına,
Davacı şirketin iflasının 25/04/2018 günü saat 16:57 itibariyle açılmasına,
İflas tedbirlerinin alınabilmesi bakımından iflas kararının derhal İstanbul Anadolu İflas Müdürlüğü’ne bildirilmesine ve iflas avansının intikal ettirilmesine,
Mahkememizden verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
Kayyımların görevinin sonlandırılmasına,
Davacı şirket hakkında iflas kararı verildiğinden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı ile bildirilmesine,
Kararın İİK 164. maddesi uyarınca resen taraflara tebliğine,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,

3-Davacı ve asli müdahillerin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı ve asli müdahiller tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma hakkı olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı asli müdahillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2018