Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/894 E. 2021/253 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/894 Esas
KARAR NO : 2021/253

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirket tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket vekilinin 30.01.2018 tarihli dilekçesiyle başlatılan icra takibiyle ilgili olarak ödeme emrine, tüm borca, ferilerine, işlemiş faize ve uygulanan faiz oranına ayrıca ve açıkça itiraz ettiğini, vaki itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın tamamen alacağı geciktirmeye matuf, mesnetsiz ve haksız bir itiraz olduğunu, davalı ile müvekkili arasında bir ticari ilişki olduğunu, yapılan bu ticari işlemin faturalandırıldığını, alacağın faturadan kaynaklı bir alacak olduğunu, davalıdan aldığı işi yerine getiren müvekkilinin alacağım istediğini, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz bir şekilde alacağı ödemekten kaçındığını, müvekkilinin defalarca davalıyı aramışsa da sonuç alamadığını ve bu sebeple icra takibi başlattığım, ancak icra takibine de itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan itirazın hukuki dayanağının mevcut olmadığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, davalı tarafın haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi ve davanm haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının icra takibine konu ettiği ödeme emrinin ekinde bulunan cari hesap ekstresine dayanarak icra takibi başlatmasının mümkün olmadığım, taraflar arasında herhangi bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, davacının icra takibine konu ettiği 2016 yılından devir olarak gösterdiği meblağın neye dayandığının anlaşılamadığını, müvekkili şirketin —- ile iştigal eden bir şirket olduğunu ve davacı şirketten beli dönemlerde kendi müşterilerine verdiği hizmetlerde hizmet desteği aldığını ve mal tedariki sağlaması konusunda anlaştığını, ancak davacı şirketin müvekkili şirket ile aralarında kararlaştırdığı hizmetleri ve tamamlaması gereken üretimleri yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkilinin birçok kez mağdur olduğunu, müvekkilinin defalarca uğradığı mağduriyetini davacı şirkete bildirmesine rağmen davacı şirketten olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap da alamadığını, bununla birlikte davacı şirketin — ve sorumluluğunda olan satış sonrası hizmetlere yönelik hem —- hem de malzeme tedariki konularında yapılan yönlendirmelerde de maalesef müşterilere gerekli— cevap veremediğini, verilen—hizmetlerinin çözüme kavuşturucu müdahaleler olmaması ve gereğinden fazla gidilmesinin hem maddi kayıp ve hem de müşteri memnuniyetsizliği yarattığını, bu nedenle kendi müşterilerine mahcup olmama adına davacı şirketten alması gereken hizmet ve üretimleri başka firmalara ekstra bedel ödeyerek yaptırtmak zorunda kaldığını, bazı durumlarda da davacı davranışları dolayısı ile çoğu müşterisinden ödemesini de alamadığını, bu nedenlerle ekstra bedel ödenerek destek alınan firmaların ve müvekkili şirketin davacı şirket davranıştan dolayısıyla ödeme alamadıkları firmaların adları, firmaların kesmiş olduğu faturalar, müşteri şikayet formları ve detayların ayrıca dosyaya bildirileceğini, davacının müvekkili şirketin hizmet verdiği firmalara bazı durumlarda direkt fatura keserek söz konusu hizmetlerle ilgili ödemelerini almış olmasına rağmen işbu davaya konu icra takibine konu cari hesap ekstresinde alacağını alamamış gibi göstererek sebepsiz zenginleşmeye çalıştığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle huzurdaki davanın reddine, davacı hakkında alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Davacı vekili, davalı ile davacı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, icra takibine konu alacağın faturadan kaynaklı bir alacak olduğunu, bu alacağa ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptaline karara verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, —-dayalı takibin yapılamayacağını, davalı şirketin davacı şirketten belli dönem için müşterilerine hizmet desteği mal tedariki sağlanması konusunda anlaşma yapıldığını, ancak davacının hizmetleri ve üretimleri yerine getirmediğini, bu nedenle davalı şirketin davacı şirketten alması gereken hizmet ve üretimleri başka firmalara ekstra ücret ödeyerek yaptırdığını, malzemelerin — kalitesi düşük olmasından—olduğunu,– düşük olmasından servis ihtiyacı olduğunu, yanlış imalat ve saha uygulamalarından dolayı revizyondan kaynaklı ekstra maaliyet oluştuğunu, —– uygulamaların hatalı olmasından — olduğunu ve ilave imalatlar yapıldığını, davacı tarafa bir borcun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Taraflar arasındaki anlaşma gereği davacının edimlerini gereği gibi yerine getirip getirmediği, takibe konu cari hesap alacağına dayanak fatura içeriği hizmeti yerine getirip getirmediği, takip miktarı kadar alacağının bulunup bulunmadığı hususundadır.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —esas sayılı dosyasının tetkikinde davacı (alacaklı) tarafından——-yönelik 19.01.2018 tarihinde 344.850.00 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen —, takip konusu alacağı oluşturan faturaların ve yapılan ödemelerin her iki şirketinde ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin kendi defterlerine göre 345.098,12 TL davalının defterlerine göre ise 344.850.75 TL alacaklı gözüktüğü belirtilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 25.12.2019 tarihli ek raporda, davacı tarafından düzenlenen faturalara davalı şirketçe bir itirazda bulunulmadığı, fatura tutarlarının ticari defterlerde kayıtlı olduğunu kök raporda bir değişiklik yapılması gerektirecek bir durum bulunmadığını belirtmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı şirketin cari hesaba dayalı olarak davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalı şirketin ise davacı şirketin cari hesaba konu faturalardaki hizmet ve üretimlerin ayıplı yerine getirdiğini savunduğu, davacı ve davalı şirketler arasında — davacının — hizmetlerinin gereği gibi yapılmadığı savunmasına ilişkin, davalı şirketin ayıplı ifa savunması hususunda e-mail dışında herhangi bir ihbar da bulunduğuna dair yazılı bir delil sunamadığı, ayıba ilişkin herhangi bir tespitin yaptırılmadığı, keza davaya konu faturalara itirazda da bulunduğuna dair yazılı da bir delil sunmadığı, davalı şirketin dilekçelerin teatisi aşamasından sonra dava dışı …— yönelik savunmalarının ise, savunmanın genişletilmesi kapsamında kaldığı, keza uyuşmazlık kapsamında tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme neticesinde aldırılan bilirkişi raporunda, faturaların ve yapılan ödemelerin her iki şirketinde ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin kendi defterlerine göre 345.098,12 TL, davalının ticari defterlerine göre ise 344.850.75 TL alacaklı olduğunun belirtildiği,
—BAM —–.HD —— sayılı kararında da belirtildiği üzere, ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar, Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir,
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur (Yargıtay —) . HMK madde 222/3’e göre de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilir.
Bu açıklamalar dairesinde, tarafların ticari defterlerinde bilirkişice yapılan incelemede, tarafların defterlerini usulüne uygun tuttukları, davacının düzenlediği faturaların davalının defterlerine de işlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlere göre davacı şirkete 344.850.75 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacının davalıdan 344.850.75 TL alacağı bulunduğu anlaşılmakla, bu alacağa yönelik yapılan takibe itirazın iptaline karar verilmişitir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. ( — BAM —-
Bu kapsamda somut olayda, alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı takip dosyasında takip borçlusu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak olan 344.850,00 TL %20 sine tekabül eden 68.970TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 23.556,70 TL karar ve ilam harcından 4.164,93 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 19.391,77 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan –göre hesaplanan 32.589,50 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 4.200,83 TL harç ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 182,70 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.182,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.