Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/866 E. 2018/1056 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2018/866 Esas
KARAR NO : 2018/1056

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan———————- A.Ş ile 26/03/2006 tarihli hazır beton sözleşmesi akdettiğini, sözleşme hükümlerine göre bu firmadan alınacak hazır beton karşılığı toplam 2.327,00 TL değerli çekler verdiğini, ancak bu davalının davaya konu çeklerin karşılıksız kaldığını, bu davalının kendisine verilen çekleri diğer davalı ——. ‘-ye ciro ettiğini, Bu cironun alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu ve asıl alacaklıya karşı ileri sürülebilecek defilerin ciro ile temlik alan ———. -ye de ileri sürülebileceğini, davalı ———– yetkilisi tarafından gönderilen 05/07/2012 tarihli e-mail ile davacı firma cari hesap ekstresi (muavin defter kayıtları) verilerinden de anlaşılacağı üzere sözleşmenin kurulmasından feshine kadar geçen süre içerisinde davalı——- — tarafından davacı firmaya gönderilen hazır beton ve karşılığı tanzim edilen faturalar toplamı 67.165,01 TL olduğunu, cari hesap bakiyesinin ise davacı firma lehine 2.259.834,99 TL olduğunu, davalı ———‘ne 26/03/2012 tarihli hazır beton sözleşmesi ek-1 listesi ile teslim edilen 2.237.000,00 TL toplam bedelli çeklere karşılık 67.165,01 TL mal aldığını, bunun dışında 2.259,834,99 TL toplam bedelli çeklerin bir mal ve hizmet alımı söz konusu olmadığından dolayı bedelsiz kaldığını, davacıya iadesi gereken çekler olduğunu, davaya konu 4 adet her biri 166.000,00 TL bedelli çeklerin resmi işlemle davalı ——————– tarafından diğer davalı —– verildiğini; davacı firmanın 31/07/2012 tarihli 166.000,00 TL bedelli çekten dolayı 67.165,01 TL borçlu olup bakiyesinin (98.834,99 TL için) bir mal ve hizmet alımı gerçekleşmediği için bu kısım bedelsiz kaldığından borçlu bulunmadığını, diğer çeklerde avans niteliğinde verilmiş olup karşılığında bir mal ve hizmet alınmadığı için bedelsiz kaldığından davalılar bir borcu bulunmadığını; dava konusu muhatabı ——— Şubesi, lehdarı ——- olan,—–nolu hesaptan keşide edilen,
——————Şubesi olan;
a-)31.7.2012 keşide tarihli 166.000 tl bedelli——- nolu çek,
b-)05.8.2012 keşide tarihli 166.000 tl miktarlı ——– nolu çek,
c-)31.8.2012 keşide tarihli 166.000 tl bedelli ——— nolu çek,
d-)05.9.2012 keşide tarihli 166.000 tl meblağlı ———- nolu çekler nedeniyle;
davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve çeklerin istirdatına karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı ————vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin borca batık durumuna geldiğini, Kadıköy————- ATM nin 2012/745 esas nolu dosyasından 05/07/2012 tarihli ihtiyati tedbir kararının verildiğini müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, yakın bir zamanda mali durumunu düzelterek ticari hayattaki taahhüt ve edimlerini yerine getireceğini, bu nedenle de huzurda açılan davanın konusuz kalacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ————— vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin bankacık kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde faktronig işlemleri yapmakta olduğunu, müvekkili ile ———————- arasında 24/02/2011 tarihli factoring sözleşmesi ve ek sözleşmelerin imzalandığını, bu sözleşemeler çerçevesinde bir çok factoring işlemi yapıldığını, dava konusu çekler ile ilgili factoring işlemlerin 27/03/2012 tarihinde yapıldığını, dava konusu çeklerin meşru hamili olan ——– firmasının bu çekleri beyaz ciro ile cirolanmak suretiyle müvekkili şirkete verdiğini, finansal kiralama ve factoring şirketlerin kuruluş ve faaliytleri hakkında yönetmeliğin 22.md nin ” factornig sözleşmeleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş faturalar yada benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler “hükmüne amiri olduğunu müvekkili şirketin dava konusu çekleri kabul ederken yönetmeliğe uygun olarak bu çeklerin mal ve hizmet satışından doğmuş faturalar ile tevsik edilmesini talep ettiğini, diğer davalının kendisine toplam 668.530,77 TL miktarlı 24 adet fatura ibraz ettiğini, müvekkilinin yaptığı işlemin yasaya uygun olduğunu ve davacının müvekkiline karşı mal verilmediğini ileri süremeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Mahkememiz (kapatılan ——–.ATM’nin 2013/422) 2014/495 sayılı esasında görülmüştür.
Mahkememizce taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, 14/03/2014 tarihli heyet raporunda özetle; “davacı şirketin, 2009 yılı karar defterin açılış tasdikinin yapıldığı, 2012 yılı yasal defterlerinin (yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defteri) açılış tasdiklerinin yapıldığı; yevmi defterinin kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde yaphıldığından karar defteri ise 2012 yılı geçiş dönemi nedeni ile kapanış tasdiki ihtiyari olduğundan 2012 yılı yasal defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 64 ve müteakip hükümlerine göre belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve ispat kuvvetine sahip bulunduğu, davalı ——————– şirketinin, 2012 yılı yasal defterlerinin (yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defteri) açılış tasdiklerinin yapıldığı; yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yasal süresi yapıldığından; karar defteri ise 2012 yılı geçiş dönemi nedeni ile kapanış tasdiki ihtiyari olduğundan 2012 yılı yasal defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 64 ve müteakip hükümlerine göre; belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve ispat kuvvetine sahip bulunduğu, 2013 yılı yasal defterlerinin (yevmiye defteri, defter-i kebir, yönetim kurulu karar defteri ve envanter defteri) açılış tasdiklerinin yapıldığı; yevmiye defterinin süresi gelmediğinden dolayı tasdik edilmediği, karar defterinin kapanış tasdiki yapıldığından; 2013 yılı yasal defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 64 ve müteakip hükümlerine göre; belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve ispat kuvvetine sahip bulunduğu, davalı ——‘nin davacı adına düzenlemiş olduğu cari hesap ekstresinde görüldüğü üzere; 23/04/2012 tarihinde başlamak üzere ve toplam tutarı 67.164,99 TL olan hazır beton faturaların 320.01.103.01/—- hesabının alacağına kaydedildiği, 20/06/2012 tarihi itibariyle cari hesabın borcunun 2.327.000,00 TL alacağının ise 67.164,99 TL olduğu, borç bakiyesinin 2.259.835,01 TL olduğu, başka bir ifade ile; davacının davalıya vermiş olduğu çeklerin toplamının 2.327.000,00 TL olduğu; çekler karşılığında düzenlenen faturaların toplamının (-) 67.164,99 TL tutarının çıkarıldığında kalan tutarın 2.259.835,01 TL davacının alacağı davalının borçlu olduğunun tespit edildiği” kanaati bildirilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememiz 17/12/2014 tarih ——- esas —- karar sayılı ilamında özetle;
“Hem dava kural olarak dava tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre sonuçlandırılır. Sonradan çıkan davacının aleyhine olan hüküm uygulanamaz. Bunun istisnası usule ilişkin hükümlerdir. Ancak 6361 sayılı yasının 9/3 maddesi usule ilişkin değildir. Maddi hukuka ilişkidir. Bu yöndeki yargıtay 19 HD sinin görüşüne mahkememizin katılması mümkün görülmemiştir. Şöyleki: gerek mülga TTK nın 599 maddesi, gerekse yeni TTK nın buna uygun 687 md usul kanununda değil, ticaret kanununda düzenlenmiştir. Keza alacağın temlinike ilişkin hükümlerde BK düzenlenmiştir. Usul kanununda düzenlenmemiştir. Usule ilişkin hükümler olmayıp maddi hukuka ilişkin hükümlerdir.
Açıklanan nedenlerle davamızda 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesinin uygulanma yeri yoktur ve dava tarihi itibariyle factroring şirketi ile diğer davalı arasındaki ilişki alacağın temliki hükümlerine tabi olduğundan davacı şahsi defilerini yani diğer davalıya karşı ileri sürebileceği defileri factroring şirketine de ileri sürebilecektir. Diğer şirket avans olarak aldığı dava konusu çeklere karşılık davacıya hazır beton vermemiştir. O halde factroring şirketine karşı bu çekler nedeniyle borçlu olmadığından bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir” kanaatiyle her iki davalı aleyhine açılmış davanın kabulüne, davaya konu çekler nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmiştir.
Davacı vekilince 16/01/2015 tarihli dilekçesi ile davaya konu çeklerin ödenmesi nedeniyle davanın istirdat davasına döndüğünden bahisle tashih talep edilmiş; Mahkememizin 26/01/2015 tarihli hükmün tashihine dair ek karar ile “Davacı vekilinin hükmün tashihine ilişkin talebin KABULÜNE, Mahkememizin 17/12/2014 tarih ——————— esas———sayılı kararının hüküm fıkrasının 2 (iki) nolu bendine; bu bendin sonuna gelecek şekilde; ” dava çek bedelleri ödenmekle istirda da dönüştüğünden davacı tarafça ödenmiş 166.000,00 TL nin ödeme tarihi olan 31/07/2012 tarihinden, 166.000,00 TL nin ödeme tarihi 06/08/2012 tarihinden itibaren, 166.000,00 TL nin 31/08/2012 tarihinden itibaren, 166.000,00 TL nin 05/09/2012 tarihinden itibaren ——— tespit ve ilan edilen, kısa vadeli kredilere uygulanan değişen ve değişecek oranda reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine ” sözlerinin eklenmesi suretiyle hükmün tashihine,”dair karar verilmiştir.
Davalı ———-.ve davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay —–Hukuk Dairesi’nin 2015/5457 esas, 2016/474 karar sayılı ilamı ile;
“somut olayda mahkemenin 26.01.2015 günlü ek kararı HMK’nın 304. maddesinde düzenlenen “hükmün tashihi” olmayıp, aynı yasanın 305. maddesinde düzenlenen” hükmün tavzihi” niteliğindedir. HMK’nın 33. maddesine göre hakim Türk Kanunlarını re’sen uygulayacağından nitelendirme de bu şekilde yapılması gerekir. Tavzih yoluyla hüküm fıkrası değiştirilemeyeceğinden yerel mahkemenin anılan ek karar ile tesis etmiş olduğu gerekçeli kararına istirdat hükmünü eklemesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”şeklinde mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzeri mahkememizin ———- sayılı esasında yargılamaya devam olunmuş; bozmaya uyulmuştur.
Dava, davaya konu çeklerin bedelsiz kaldığından bahisle menfi tespit istemine ilişkindir ve 25/07/2012 tarihinde açılmıştır.
Davacı (temlik eden) ——– ile davalı —– arasında 26/03/2012 tarihli hazır beton sözleşmesi imzalanmış, sözleşme ekinde Ek-1 başlığıyla yer alan aynı tarihli belgenin, sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu taraflarca öngörülmüş ve Ek-1 başlıklı belgede açık bilgileri yer alan ve dava konusu 4 adet çekin de yer aldığı çekler davacı tarafça davalı ——- Şirketi’ne teslim edilmiştir.
Buradan hareketle davaya konu çeklerin avans olarak verildiği hususunda ihtilaf yoktur. Nitekim davalı—— Şirketi vekili de cevap dilekçesinde borca batık duruma geldiklerini, mali durumunu düzelterek ticari hayattaki taahhüt ve edimlerini yerine getireceğini beyan etmiştir.
Mahkememizce taraf defterlerinin incelenmesi sonucunda, davalı —– tarafından davacı firmaya gönderilen hazır beton ve karşılığı tanzim edilen faturalar toplamının 67.165,01 TL olduğu anılan rapor ile de belirlenmiştir.
Davacı vekilince dava dilekçesinde; esasen aynı yönde beyanda bulunulmuş, davalı —————– tarafından davacı firmaya gönderilen hazır beton ve karşılığı faturalar toplamının 67.165,01 TL olduğu, bu nedenle davacının, davaya konu 31/07/2012 tarihli 166.000,00 TL bedelli çekten dolayı 67.165,01 TL borçlu olup bakiyesi için çekin bedelsiz kaldığı belirtildiği halde toplam çek tutarları üzerinden menfi tespit talep edilmiştir. Mahkememizce, davaya konu çeklerin beton teslim edilen 67.165,01 TL’lik kısmı dışında kalan kısmı yönünden bedelsiz kaldıklarına dair kanaate varılmakla hüküm kurulmuştur. Davaya konu çeklerin dava açıldıktan sonra tahsil edilmiş olması ve ödeme tarihleri gözetilerek istirdat hükmü kurulmuştur.
Davaya konu çekler davalı ——– tarafından faktoring ilişkisi kapsamında temlik eden ———————–.tarafından ciro yoluyla teslim edilmiştir.Temlik eden ——- – vekilince her ne kadar ciro yoluyla çekleri devraldığı, avans olarak verildiğine dair çeklerde bir ibare olmadığı, ayrıca 6361 Sayılı Kanunun 9/3 maddesi gereğince şahsi defilerin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceği savunulmuş ise de Yargıtay —–HD.’nin 2014/14640 esas 2014/17549 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; ” Dava konusu çeklerin tarihleri gözetildiğinde, somut olay bakımından uygulanması gereken mevzuat 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 22. maddesi hükmüdür. Buna göre faktoring işlemi temelinde alacağın temliki hükümlerini barındıran ve TBK’da tip sözleşme olarak düzenlenmeyen atipik bir karma sözleşmedir. Hal böyle olunca, TBK’nun 188/1 (BK md. 167/1) maddesi uyarınca borçlu temlik eden alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebilir. “
Her ne kadar davalı vekilince 6361 Sayılı Kanunun 9/3 maddesi uyarınca bedelsizlik definin kendilerine yöneltilemeyeceği belirtilmiş ise de anılan içtihatta da değinildiği üzere 6361 Sayılı Kanun 13/12/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla yürürlük tarihinden sonra meydana gelen uyuşmazlıklar hakkında uygulanabilecek, davamız bakımından uygulama yeri bulmayacaktır. Anılan yönetmeliğin 22.maddesi hükmü uyarınca davalı Factoring şirketine karşı da bedelsizlik defi’nin ileri sürülebileceği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
98.834,99 TL’nin ———— tarihinden,
166.000 TL’nin ————–tarihinden,
166.000 TL’nin ———— tarihinden,
166.000 TL’nin —————— tarihinden, itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken mütelselsilen tahsiline,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 40.769,80 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 9.860,40 TL ile 14,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 30.895,40 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 37.823,40 TL nisbi vekâlet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 7.738,15 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ve 9.860,40 TL peşin harç ile 14,00 TL tamamlama harcı toplamı: 9.895,55 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,10 ve kabul 0,90 oranına göre hesaplanan 25,63 TL ‘sinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı ———– tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,10 ve kabul 0,90 oranına göre hesaplanan 2.232,18 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı ——— Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Davalı—————- Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı: 256,25 TL
TOPLAM : 256,25 TL x0,10=25,63 TL

Davacı Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı : 226,90 TL
Bilirkişi Ücreti: 2.250,00 TL
Vekalet Harcı : 3,30 TL
TOPLAM : .2.480,20 TL x0,90=2.232,18 TL