Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/836 E. 2018/1009 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/836 Esas
KARAR NO : 2018/1009

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 10/05/2013 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu ——————-. İcra Müdürlüğü’nün 2013/271E sayılı dosyası ile davalı hakkında 30/03/2012, 31/03/2012 tarihli 59.000,00TL’lik fatura alacağı için ilâmsız icra takibi başlattıklarını, borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı/borçlunun itirazında faturayı kabûl ettiğini ancak yine de borca itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline karar verilmesini, davalı/borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 04/06/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ı hiçbir zaman görmediğini ve tanımadığını, ancak ———— isimli şahsın kendisine fatura fazlam var sana bir fatura keseyim bu fazlalılığım giderilsin dediğini, kendisinin de kabûl ettiğini ve %6 ile 50.000,00TL değerinde ——– … tarafından kendisine fatura düzenlendiğini ve kendisinin de 3.000,00TL’yi———— verdiğini, kendisine———-çalışması için malzeme almış gibi fatura kesildiğini, böyle bir malzeme almadığını, kendisinin hafriyat işi yaptığını ve böyle bir alış verişin olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu ———-. İcra Müdürlüğü’nün 2013/271E sayılı dosyasının onaylı örneği celp edilmiş olup incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 59.000,00TL asıl alacak, 4.248,00TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.248,00TL alacağın tahsiline ilişkin ilâmsız takip başlatıldığı, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 oranında faiz uygulanmasının talep edildiği, borçluya ödeme emrinin 23/01/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 24/01/2013 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ile takibin durduğu, davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde ve taraflara ait 2012-2013 yılları ticari defterleri üzerinde ———– tarafından inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, 07/01/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ibraz ettiği 2012 yılı işletme defterleri üzerinde inceleme yapıldığını, 2012 yılı işletme defterinin açılış tasdikinin usûl ve yasalara uygun olduğunu, ticari defterlerin delil olma özelliğine sahip bulunduğunu, davalının ibraz ettiği 2012 yılı işletme defterleri üzerinde yapılan incelemede 2012 yılı işletme defterinin açılış tasdikinin usûlüne uygun olarak yapıldığını, delil olma niteliğine sahip bulunduğunu, davacının işletme defterinin gelir ve mal satışları bölümünde davalı adına düzenlenen faturanın kaydedildiğini, ancak katma değer vergisi ödemesi ile ilgili makbuzlara rastlanmadığını, davalının işletme defterinde davacının düzenlemiş olduğu 31/03/2012 tarihli ——- no’lu———- çalışması olarak düzenlenen 59.000,00TL’lik faturanın kaydedildiğini, ——— Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne 25/04/2012 tarihinde verilen KDV beyannamesinin indirilecek KDV oranlarına göre dağılımı bölümünde alınan mal ve hizmet bedelinin 52.478,61TL indirilecek KDV’Nin ise 9.446,15TL, sonraki dönemlerde devreden KDV’nin ise 1.565,09TL olarak beyan edildiğini, davalının davacıdan aldığı 50.000,00TL+9.000,00TL KDV=59.000,00TL bedelli faturanın gerçek olmadığı ve 3.000,00TL karşılığında alındığının beyan edildiğini, alıcı ve satıcıların cari hesap ilişkisini(borç ve alacak ilişkisi) işletme defterinde gözükmediğini, davalının fatura konusu hizmeti almadığını, bu hizmet faturasının %6 komisyon karşılığında kendisine verildiğini ifade ettiğini, davacının düzenlemiş olduğu faturayı işletme defterine işlemesi ve KDV’ye intikal ettirmesi, aynı şekilde davalının da işletme defterine işlemesi ve dönemin KDV beyannamesine intikal ettirmesinin yapılan işlemlerin doğruluğunu ve borç-alacak doğurduğunu göstermeye yetmediğini, vergi hukukunda işlemlerin gerçek mahiyetinin esas alınacağını, dosya kapsamında taraflar arasındaki fatura alış verişinin gerçek olmadığı ve gerçek bir işleme dayanmadığı kanaatine varıldığını, bu nedenle borç ve alacak ilişkisi konusunda bir yargıya varılamadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 13/02/2014 tarihli, ————-Esas ——- Karar sayılı ilamı ile, yapılan yargılama sonunda;
Bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olarak kabûlü ile dava ve takip konusu olan 31/03/2012 tarihli 59.000,00TL bedelli fatura alacağının konusunu teşkil eden alacak/borç ilişkisinin davacı tarafından ispatlanamadığı, faturanın her iki tarafın işletme defterine kayıt edildiği ve KDV beyannamesine intikâli mevcut olduğu anlaşılmış ise de 3065 sayılı KDV kanunun 29 maddesi kapsamında mükelleflerin düzenlenen fatura ve benzeri vesikaları göstererek KDV’leri indirebilecekleri faturaların meşru zemine dayalı olarak düzenlenmesi gerektiği şeklindeki yasal düzenlemeler dikkate alındığında davalı tarafın fatura konusu hizmeti almadığı ve hizmet faturasının %6 komisyon karşılığında verildiği iddiası bulunmakla alacağa konu olan hizmetin davalıya verilip verilmediği hususunda dosyaya her hangi bir delil ve belgenin davacı tarafından ibraz edilmediği anlaşıldığından taraflar arasındaki fatura alış verişinin gerçek olmadığı, gerçek bir işleme dayanmadığı kanaati mahkememizde hasıl olduğundan davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine dair hüküm kurulması uygun görülmüştür.
Mahkememiz söz konusu o kararının temyizen incelenmesinde;
Yargıtay ———-.Hukuk Dairesi’nin 2017/1445 Esas, 2018/1438 Karar ve 09/04/2018 tarihli ilamında;
Davacının düzenlemiş olduğu fatura davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı KDV iadesi için faturayı 3.000,00 TL bedelle satın aldığını bildirdiğine göre, itiraz edilmeyerek kullanılan faturanın gerçek bir borç ilişkisine dayanmadığı ve talep edilebilecek alacak bulunmadığı konusunda ispat külfeti davalı taraftadır. Vergi hukuku ilkelerine göre değerlendirme yapan bilirkişi raporu ile davalının ispat külfetini yerine getirmiş olduğu kabul edilemez. Davalının itiraz etmeyerek kullandığı fatura bedeli alacakla ilgili olarak, ödeme yaptığını ispatlamakla yükümlü olduğu halde dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerektiğinden bahisle mahkememizin kararı bozulmuştur.
Bozma üzeri mahkememizin————- sayılı esasında yargılamaya devam olunmuiş; bozmaya uyulmuştur.
Yukarıda anılan bozma ilamı alınan bilirkişi raporu, davalının işletme defterine kaydettiği uyuşmazlık konusu fatura tutarını ödediğine ilişkin herhangi bir beyanı bulunmadığı gibi bu yönde bir ispat vasıtası da sunmadığı gözetilerek asıl alacak yönünden davanın kabulüne ; takibe konu işlemiş faiz alacağı yönünden ise takip öncesi davalının temerrüde düşürülmediği görülmekle işlemiş faiz yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu—————.İcra Müdürlüğünün 2013/271 Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 59.000 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına,fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacağın %20 si icra inkar tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.030,29 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 763,95 TL harc ile icra müdürlüğü dosyasına yatırılan 316,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.950,14 TL nin davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 6.840,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 792,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 500,00 TL bilirkişi gideri ,197,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 697,40 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalının yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.