Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/820 E. 2021/928 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/820 Esas
KARAR NO: 2021/928
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/07/2018
KARAR TARİHİ: 21/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davalılardan —— tarihli sözleşme ile araç satın aldığını ancak bir süre sonra bu araçta ayıplar meydana geldiğini ve aracın değiştirildiğini, ancak ikinci araçta da bazı ayıplar olduğunun anlaşıldığını, —- işi yaptığını, müvekkili yapmış olduğu bu işte kullanmak için—–bayiliğini üstlenen davalılardan —–satın aldığını, müvekkili bu aracı satın aldıktan sonra aracında bir takım hataları kullandıkça tespit ettiğini, tespit edilen bazı hataların aracın sol tarafının boyasında hata, yağmur yağdığı zaman aracın ön camından araç su aldığını, aracın ön kapısında teknik bir takım sıkıntılar olduğunu, müvekkili kısa bir süre kullandıktan sonra ön kapının tam olarak kapanmadığını, hareket esnasında —– aldığını dışarının sesinin içeri olağandan çok daha fazla geldiğini fark ettiğini, söz konusu belirtilen ayıpların ve varsa başkaca ayıpların belirlenmesi için taraflarınca —–dosyası ile tespit yaptırıldığını, işbu dosyada alınan bilirkişi raporunda söz konusu ayıplı malın geri alınması gerektiği kanaatine varıldığını, işbu bilirkişi raporunun davalılara da tebliğ edildiğini, davalılar tarafından ise bilirkişi raporu doğrultusunda hareket edilmemiş rapora itiraz edilmiş olduğunu, işbu bilirkişi raporu incelendiğinde de görüleceği üzere araçtaki eksikliklerin üretim veya malzeme hatası yada tasarım hatası olduğu açıkça tablo halinde belirtilmiş ve müvekkilinden kaynaklanmadığının açıkça ortaya konduğunu, d.iş dosyasına konu ———yaptığını, aracın yeni bir araç olduğunu, bilirkişi raporunda —–gereken olumsuzluklardır. Zira bunlardan en önemlisi gürültü, ses ve titreşim bileşimi olan rahatsızlık kaynağıdır.Dava konusu araçta bu türden olumsuzluk kaynağı birden fazla olup —– bunların bileşimi olan gürültü ve titreşim insan sağlığını bozacak düzeye ulaşabilecek özellik taşımaktadır” şeklinde belirtildiğini, müvekkilinin ayıpları bilmeksizin aracı satın aldığını, söz konusu ayıpların kullanmayla ortaya çıkabilecek ayıplar olduğunu, bu hatalar ortaya çıktıktan sonra müvekkilinin aracını yetkili servis olan —–götürdüğünü, yetkili servis aracın sıfır olması nedeni ile fabrika ile iletişime geçtiğini, araç sıfır alınan bir araç olduğu için yetkili servisin onarıma yanaşmadığını, yetkili servis ile davalı —– arasında konuyla ilgili mailleşmeler olduğunu, müvekkilinin bu hatalar nedeni ile mağdur olduğunu, personelini taşıdığı fabrikalardan ve personelden şikayetler aldığını, yıllardır ailesinin ve kendisinin geçimini bu işten sağlayan müvekkilin işini kaybetme korkusu yaşadığını beyan ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, satılanı geri vermeye hazır olduklarını bildirerek sözleşmeden dönme nedeniyle, satış bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, ayıplı mal nedeni ile müvekkilinin uğramış olduğu zararın şimdilik —— yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, müvekkili adına arz ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı —–dilekçesinde özetle; davacı tarafın araçta var olduğunu iddia ettiği arızaların tamamı ilk kullanımda veya en fazla birkaç kullanım sonrasında anlaşılabilecek durumlar olduğunu, davacının aracı kullandığı dönem itibari ile de bakıldığında örneğin yağışta su aldığını iddia ettiği —hemen anlaşılabileceğini, oysa ki davacının —-herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacının, satın aldığı aracı yetkili satıcıda incelediğini ve sorunsuz olarak teslim aldığını, bununla ilgili araç satış sözleşmesi mevcut olduğunu, aracın tesliminde, aracı inceleyen davacının araçta boya hatası olduğunu görmesi gerektiğini ancak satış sözleşmesinde de görüldüğü üzere davacının bu konuda bir şerhi olmadığı gibi, bir ayıp ihbarı da olmadığını, boyada oluşabilecek sorunlar dış etkenlerle örneğin taş çarpması, hatalı yıkama gibi sebeplerle doğabileceğini, davacı her ne kadar aracın ön camından su aldığını iddia etmekte ise de müvekkiline bu yönde ulaşan bir şikayeti olmadığını, araçta herhangi bir şekilde ön camdan su alma sorunu olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere böyle bir durum olması halinde dahi dış etkenlerle oluşabilecek bu durum basit müdahale ile giderilebilir olduğunu, bunun üretim hatası kabul edilmesinin mümkün olmadığını, araç kapıları—–üretildiğini ve ilgili resmi kurumlarca onaylanmış olduğunu, araçların kullanım kitapçığında gösterilen şekilde ve buradaki kurallara uygun kullanılması halinde uzun yıllar sorunsuz hizmet verdiğini ancak kullanıcılar araçları kullanım kitapçığındaki kurallara uygun kullanmadığında örneğin hareket halinde iken kapı açıldığında meydana gelen salınım ile kapı ayarları bozulabildiğini, bunun ise bir üretim hatası olmayıp kullanıcı kaynaklı bir durum olduğunu, bunun giderilmesinin ise serviste basit ayarla mümkün olduğunu, davacının aracında üretim kaynaklı bir ayıp söz konusu olmayıp kullanım kaynaklı arıza oluşmuşsa da araçtan faydalanmayı devamlı engeller nitelikte bir durum olmadığını, davacının araca—- müvekkili ile ilgisi olmadığını, davacıdan kaynaklanan sebeplerle oluşan bir durum varsa bunun sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, davacının talebi ile gıyapta yapılan—– tespit dosyasına da itiraz edildiğini, bu sebeple tespit dosyasından alınan raporun hukuki geçerliliği olmadığını, davacının kazanç kaybına yönelik iddiaları da tamamen subjektif beyanlar olup bu iddaların yazılı belge ile ispatı gerektiğini, kazanç kaybı iddialarının davacının vergi kayıtlarının celbi ile ispatlanması gerektiğini beyan ile, dava konusu araçta üretim kaynaklı bir ayıp olmadığından, davacının kusuru ile oluşan hususlar ise araçtan faydalanmayı devamlı surette engeller nitelikte olmadığından haksız açılan davanın reddini, masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketten satın alınan — plakalı araç ile ilgili olarak müvekkili şirket ve aracın üreticisi konumundaki—— huzurdaki davada ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme ile bedelin iadesi ve uğranılan zararın tahsili talep edildiğini, davacı taraf iş bu davayı satın aldığı aracın ayıplı olduğuna dayanarak sözleşmeden dönmeyi talep ettiğini ve bedel iadesi ile uğradığını iddia ettiği zararları talep ettiğini, davacının beyanlarında da belirtildiği üzere davacı, —- ettiğini, davacının bu aracı mesleki faaliyeti için edindiğini, müvekkili şirket —- yetkili satış ve servis bayisi olup söz konusu araçların üreticisi konumunda olmadığını, araçların üretim aşamasına dahil olmamış olup —– araçların, sektördeki tecrübesi ve güvencesiyle satımını ve satış sonrası servis hizmetini yerine getirdiğini, davaya konu olan —- ——— önemli adetlerde ihracı yapıldığını, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte iddia ettiği ayıp nedenine bağlı olarak süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığının ortada olduğunu, davacı vekili tarafından hazırlanan ve müvekkili şirkete —– tebliğ edilen yazıda ayıp ihbarında bulunulduğunu, aracın teslim tarihi de davacının da ikrarı ile ortada olduğunu, davacı tarafın iddialarına dayanak yaptığı —— dosyasındaki bilirkişi raporuna daha önceden sundukları itirazları tekrarla, söz konusu raporu kabul etmediklerini, davaya konu aracın projelendirilme ve tasarım aşamalarında hatalar olduğundan bahsedildiğini, müvekkili şirketin aracın üreticisi konumunda olmadığından bu aşamaları detaylıca ve teknik olarak bilmesi veya bilebilmesi mümkün olmadığını, ancak söz konusu araç modeli seri olarak üretilen ciddi test, araştırma ve geliştirme aşamalarından geçen son olarak kullanıma elverişli şekilde piyasaya sunulan araçlar olduğunu, davaya konu satılan araç ve satılan diğer tüm araçların bu aşamaları tamamlamadan trafiğe çıkarılmasının mümkün olmadığını, iş bu davaya konu edilen raporda gözle fizik muayenesi ve —– yapıldığı ve raporun bu veriler sonrasında hazırlandığının bilirkişi tarafından belirtildiğini, bilirkişinin bu kadar kısıtlı imkanlarla ve teknik inceleme ve değerlendirmeye dayanmayan ve somut olgu ve verilerden uzak raporunun hukuki değerlendirmeye alınmaması ve bu davada delil olarak dikkate alınmaması gerektiğini, iddia edilen eksikleri kabul anlamına gelmemek şartıyla, bahsedilen şikayetlerin tümü aracın kullanımını engellemeyen, basit onarımlarla giderilebilecek olan şikayetler olduğunu, ayrıca müvekkili şirkete söz konusu şikayetlerin giderilmesi noktasında bir talep, davacı tarafından gelmediğini, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte dava konusu araçta söz konusu iddia edilen eksiklik ve şikayetlerin mahiyeti araçtan faydalanmayı sürekli engelleyecek, sözleşmeden dönmeyi haklı gösterecek nitelikte olmadığını, davacının aracı kullanamamasından kaynaklanan tazminat isteminin ise tamamen soyut olduğunu, tazminat istenebilmesi için, zarar ile müvekkili arasında illiyet bağı kurulması ve müvekkilinin kusurlu olması gerektiğini beyan ile, davanın reddini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasını, dava masrafları ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ile bedel iadesi ve uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; —– tarihli sözleşme ile satın alınan uyuşmazlığa konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu, ayıbın üretim kaynaklı olup olmadığı, gizli ayıp olup olmadığı, ayıp var ise ayıbın oluşmasında kusur dağılımının ne olduğu ile ayıp ihbarlarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve davacının aracın satış bedeli ve uğradığı zararları davalılardan isteyip isteyemeyeceğine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi rapor içeriğine göre; “Tespite konu otobüs üzerinde yapılan inceleme sonucunda; —–tarihinde satın alındığı ve şu anda — olduğu,—- yapılabileceği, ön camdan su aldığı ifade edilse de bunun bir—– sonucu olabileceği ve onarımının mümkün olduğu,— olduğu, bunun bir imalat hatası olduğu ve onarımının yapılabileceği, —— teşkil etmeyeceği, —–eksikliklerin garanti kapsamında, imalatçı firma tarafından yapılması gerektiği, — rahatsız edici bir gürültü ve titreşim olduğu, bu gürültünün standartlar içinde olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılamadığı, imalatçı firmanın bu gürültü ve titreşim sorununu gidermesi gerektiği sonucuna varıldığı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- bilirkişi rapor içeriğine göre; “Davacının —- tarihli sözleşme ile araç satın aldığını ancak bir süre sonra bu araçta ayıplar meydana geldiği ve aracın değiştirildiğinin belirtilmiş olduğunu, dava konusu —– olduğu, dava konusu araç üzerinde inceleme yapan —- kadar bir zaman olduğu, henüz —– yapmış olduğu, aracın yeni olduğu, tabloda sıralanan kusur ve hatalar, değil yeni bir araçta insan taşımacılığında kullanılan ve —– olsun herhangi bir —–olmaması gereken olumsuzluklar olduğu, bunlardan en önemlisinin gürültü, ses ve titreşimin bileşimi olan rahatsızlık kaynağı olduğunu, dava konusu araçta bu türden olumsuzluk kaynağı birden fazla olup ——bileşimi olan gürültü ve titreşimin insan sağlığını bozacak düzeye ulaşabilecek özellikte olması, araçta var olan bu kusurların giderilmesi yani parça değişimi veya basit onarımlarla ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığının tespit edildiği, Mahkemenin talimatı gereği —–bilirkişi raporunda; önceki raporda belirtilen —– belirtildiği, buna rağmen onarımının önerdiği, ancak araçtaki en önemli husus olan gürültünün standartlar içinde olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılamadığının belirtildiği, dava konusu araç—– çıkan arızaların insan taşımacılığında kullanılan —– olsun herhangi bir —–olmaması gereken olumsuzluklar olduğu, bunlardan en önemlisinin —- olduğu, aracın ekonomik ömrüne göre çok kısa kullanım mesafesi içerisinde ortaya çıkmış olması, kullanım kaynaklı olduğuna dair bir tespitin bulunmadığı, söz konusu arızaların ortaya çıkması durumunda araçtan beklenilen faydayı ortadan kaldırmasının yanı sıra, çok kısa süre kullanım mesafesinde dahi bazı arızaların —- dava konusu aracın—- kapsamında olduğu, söz konusu ayıpların, açık ayıp niteliğinde olmayıp, satın alanın satın alma esnasında makul ve yeterli bir süre incelemesi ile anlayamayacağı nitelikte olması, belirli bir kullanım mesafesinden sonra ortaya çıkması nedeniyle GİZLİ AYIP niteliğinde olduğu, söz konusu araçtaki arızaların —- üretim kaynaklı olduğu, kullanım kaynaklı olduğuna dair bir tespit bulunmadığı, davacı tarafın kusursuz olduğu, dosya kapsamında dava konusu araç için, ———- yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,—– maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır.
—– bakıldığında; ——–herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. —– varlığını bilmese bile onlardan sorumludur—- satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.—- satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.—– devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır—- olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.—–
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.—— ilamlarında belirtildiği üzere; Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır —-Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır—- Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır. Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir——– Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu, davacı ve davalı vekilinin beyanları birlikte değerlendirildiğinde; —- davacı tarafından davalı —-bedelle satın alındığı, henüz araç —- takım sıkıntıların ortaya çıktığı, —— dosyası üzerinden tespit işlemi yaptırıldığı, davacı tarafça karşı tarafa ayrı ayrı ayıp nedeniyle seçimlik haklarının bildirilmesine dair ihtarname gönderildiği, ihtarnamelere olumsuz cevap verildiği, ———– bulunduğu, tüm hasarların gizli ayıp olarak nitelendirildiği ve nedenlerinin tasarım hatası veya üretim veya malzeme hatası olduğu, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, delil tespiti dosyasında alınan rapor ile mahkememizce aldırılan ilk rapor arasındaki özellikle onarımın mümkün olup olmadığına dair çelişkinin son alınan rapor ile giderildiği, neticeten araçtaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıpların üretim kaynaklı olup somut olayda davacının kusurundan söz edilemeyeceği, basit onarımla ayıpların giderilmesinin mümkün olmadığı, satıcının ayıpların varlığını bilmese bile sorumlu olduğu, söz konusu aracın bu haliyle davacı tarafından kabulünün beklenemeyeceği, davalı—- garanti kapsamında sorumluluğunun bulunduğu, —–gereği ayıptan sorumluluk hükümlerine göre davacının bu yönden sözleşmeden dönme iradesi getirmesinde haklı olduğu, aracın tekrar satıcıya iadesi tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği kanaatiyle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacının ayıplı mal nedeniyle uğranılan zarar için talep ettiği tazminata ilişkin davasının, davacı tarafça zarar ispatlanmadığından reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE,—– davacıdan alınarak davalılara İADESİNE,
Aracın davalılara teslim tarihinden itibaren —- bedelinin teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının tazminat talebinin REDDİNE,
Taraflara yüklenen edimlerin aynı anda İFASINA,
2-Alınması gerekli karar harcı 18.648,63 TL’den peşin olarak yatırılan 4.679,24 TL’nin mahsubu ile 13.969,39 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 4.679,24 TL peşin harcın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk dava masrafı, 715,00 TL tebligat-müzekkere-talimat gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.056,10 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre(%99,99.. kabul) 2.048,60 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı —-tarafından sarfedilen 14,65 yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 27.560,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021