Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/808 E. 2020/292 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/808 Esas
KARAR NO: 2020/292
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; ——– tarihinde davacıların çocuğu—— kullanmış olduğu — plakalı araçla —- plakalı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacıların çocuğu———–aynı araçta bulunan ————-hayatını kaybettiğini; davacıların çocuklarını kaybetmesi neticesinde maddi anlamda da güç bir duruma düştüğünü; motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğunu;—-plakalı aracın, ——- numarası ile——————– sigortalandığını; davacıların dava konusu kaza nedeniyle uğradıkları zararın doğrudan zarar olduğunu belirtmiş, şimdilik ————- destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı şirketten poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilince ——— tarihinde davalı şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı bulunan ——– plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde sigortalı araç sürücüsü ———- vefat ettiğini; trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle zamanaşımı süresinin —– olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, zarar görenin sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen zararın tazminini dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunarak yapmasının gerektiğini; sigortacının araç işletenin ve sürücüsünün kusuruyla 3. şahıslara verdiği zararlardan sorumlu olduğunu, sürücü zarardan sorumlu olan kişi olduğundan 3. şahıs kabul edilemeyeceğini; yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde davacıların desteklerinden yoksun kaldığının ispatının gerektiğini, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında öncelikle zamanaşımı defi nedeniyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ——- tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacıların desteği olan —– vefat etmesi nedeniyle kazaya karışan —– kullanımında olan —— plakalı aracın —– numaralı poliçe ile——– şirketinin davacıların destekten yoksun kalma zararından dolayı sorumluluğu olup olmadığı varsa hangi miktarda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce —- tarihli oturumun (3) numaralı ara kararı ile ——- vekiline dava dilekçesinde belirtmiş ve toplanmasını talep etmiş olduğu —————————– soruşturma evrakı ile kazaya ilişkin bilgi ve belgeler, bunların bulunduğu yerleri bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine,” dair karar verilmiş, ara kararın yerine getirilmemesi ve yazılan müzekkerelere işlemsiz cevap verilmesi nedeniyle mahkememizce dosya içeriğindeki delil durumuna göre karar verilmiştir
Çekişmelerin bir an önce sonuçlandırılmayıp uzun süre askıda bırakılmasının toplumun barış ve huzurunu bozacağı düşünülerek yargı yoluyla hak aramaya konulan zaman sınırı olarak öngörülen zamanaşımı kurumu bir maddi hukuk kurumu değildir. Bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren — yıllık subjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren —- yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir —————- Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren, hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular——- arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür ———–
Somut olayda; davaya konu trafik kazası —- tarihinde gerçekleşmiştir. Dosya içerisindeki delil durumuna göre davacıların desteği — öldüğü olayda ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK’nın 455/2. ve 102/4. maddelerine göre 10 yıldır. Dava ——- tarihinde açılmıştır. 765 Sayılı TCK’nın 455/2 ve 102/4. maddesine göre kaza tarihi olan —– tarihinden itibaren dava tarihi —– tarihine kadar uzamış zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre dolmuştur. Davalı vekilince süresinde zamanaşımı def’inde bulunulması karşısında, anılan kanun maddeleri gereği, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 102,47 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 48,07 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2020