Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/800 E. 2019/581 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/800 Esas
KARAR NO: 2019/581
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ: 25/06/2019
———-
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında———— tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ———- kapsamında aylık 20.000 TL ilave KDV bedelli sözlü olarak danışmanlık sözleşmesi kurulduğunu, davacının bu tarihten itibaren danışmanlık hizmeti sağladığını, ancak davacıya hizmetleri karşılığında herhangi bir semen ödenmediğini, bunun üzerine davacı … tarafından hizmetlerin karşılığı olarak ———- TL tutarında ———- numaralı ve———-tarihli bir fatura düzenlenerek davalı şirketin finans müdürüne elden teslim edildiğini, davalı şirketin faturayı iade ettiğini, davalı şirketin davacıya 18 ay süreli ve aylık ———— TL ilave KDV tutarlı bir danışmanlık sözleşmesini önerdiğini, davacının sözleşmeyi kabul ettiğini ancak hizmet verdiği dönemlere ilişkin ödemelerin yapılması için sözleşmeye ekleme yapılmasını istediğini, davalı şirketin 05.10.2017 tarihinde davacıya danışmanlık sözleşmesinin imzalanmayacağını bildirdiğini, davacının 01.07.2017 tarihinde kurulan sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğradığını belirtmiş, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar ödenmeyen 146.666 TL hak ediş tutarı ile sözleşmenin vaktinden evvel feshi nedeniyle davacının uğradığı kar kaybı olarak şimdilik 20.000 TL dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıyı bünyesinde istihdam edeceğine dair garanti vermediğini, ———- şirketleri arasında “Ticari Danışmanlık Sözleşmesinin” imzalanması şartı ile davacı …’nın danışman olarak çalışabileceğini, kendisine 20.000 TL danışmanlık ücreti ödenebileceğini, ancak bordrolu çalışan olmayacağını, fakat “Ticari Danışmanlık Sözleşmesinin” kurulmadığını, bu nedenle davacı ile davalı şirket arasında danışmanlık hizmet sözleşmesinin mevcut olmadığını, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu belirtmiş, davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davacı ile davalı şirket arasında danışmanlık hizmet sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, kuruldu ise sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
13.01.2011 tarihinde kabul edilen ancak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde ticari davaların genel tanımı yapılarak “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” davaların ticari dava olduğu belirtilirken, devam eden fıkrasında, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılacak işler arasında “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve diğer ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde” öngörülen hususlardan kaynaklanan davalar da sayılmıştır. Kanunun 5. maddesi ise ticari davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu hükmünü amirdir. Kanun yürürlüğe girmeden, 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, “işbölümü” ilişkisi olmaktan çıkarılıp, “görev” ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. ————
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Somut olay incelendiğinde; uyuşmazlığın hizmet alım sözleşmesinden kaynaklandığı, Yargıtay —— HD.’nin ——- Esas, ——- Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, davacının tacir olmadığı, davanın TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan da olmadığı gözetildiğinde, Türk Ticaret Kanunu 5/3 gereği davanın görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, mahkememizce aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/06/2019