Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/793 E. 2021/138 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/793 Esas
KARAR NO : 2021/138

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Dava, —– doğan alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu—–İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyasının tetkikinde davacı (alacaklı) tarafından borçlu—– alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca kısmi itiraz ettiği, akabinde takibin itiraz edilen kısım için durduğu anlaşılmıştır.
Borçlu, itiraz dilekçesinde borcun, — —- kabul etmiş, kalan 50.030,92 TL’ye kısmi itirazda bulunmuştur. Davacıda, itiraz edilen kısım için itirazın iptali ve tazminat talebinde bulunmuştur
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
——-satıldığı, akabinde ayıplı çıkan malların yerine yenilerinin gönderildiği her iki tarafında kabulündedir. Uyuşmazlık, ayıplı malların iadesi nedeniyle davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
——- tarihli ek raporlarda; Davacının, davalı şirkete gönderdiği —— olmadığından ayıplı olduğu, davacının ticari defterlerine göre 99.638,11 TL alacaklı, davalının defterlerine göre ise 49.395,56 TL alacaklı olduğu, defterler arasındaki kayıtlarda 50.242,55 TL fark bulunduğu, 50.242,55 TL farkın davalı şirket tarafından düzenlenmiş — faturası ve icradaki ödemenin defterlere ——- kaydından kaynaklandığı, iade faturasının incelemesinde giderlerin 46.626,55 TL olması gerektiği, iade faturasının 3.404,37 TL fazla olduğu, toplamda davalının 96.233,74 TL borçlu olduğu belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı, icra takibinde 8 adet faturadan kaynaklı 78.982,36 TL için icra takibi yapmıştır. İcra takibi ekine,—— Takibin dayanağı olan fatura bedelleri toplamı 78.587,16 TL dir. Takip ise bu bedelden 395,2 TL fazla olarak talep edilmiştir.
Davacı şirket, davalı şirkete—— —satmıştır. Satılan —-bir kısmı, — olması gereken malzeme standartlarında olmadığı, davalıca yapılan — standartlara uygun olmadığının tespit edilmiştir, bu hususlarda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarında da ürünlerin bir kısmının — belirtilmiştir. Davalı şirket noter kanalıyla bu ayıbı davacıya bildirildiği, yine bu hususta taraflar arasında mail yazışmaları yapıldığı, taraflar arasındaki anlaşma üzerine ayıplı ürünlerin yenilerinin davacı tarafından davalıya gönderildiği, tarafların karşılıklı olarak, davacının ayıplı mallar için yeni fatura tanzim etmesine, davalının da iade faturası kesmesine karar verdikleri, bunun üzerine — bu faturayı davacıya gönderdiği, ancak faturanın davacıca kabul edilmediği, bilirkişilerce iade faturası içeriği ve bedelleri hususunda yapılan denetimde iade faturasının 46.626,55 TL yönünden haklı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Herşeyden önce davacı cari hesap alacağına dayanmamış, — Davacı bu faturalar arasında daha sonra iade edilen— faturaların bulunup bulunmadığını belirtmemiştir, ancak takip talebi ve sebebi ile bağlı olunması nedeniyle bu husus araştırılmamıştır, ancak bilirkişi —- tekrar gönderilen—– düşülerek takip yapıldığı da belirtilmiştir.
Davalı/borçlu icra takibine itiraz ederken, 28.961,44 TL’lik borcu kabul etmiş ve bu bedelin tahsil harcı ile birlikte 30.764,91 TL olarak icra dairesine — iade faturasının borçtan mahsup edilmesini talep etmiştir. Davalı iade faturası içeriğince, ayıplı mallar nedeniyle uğradığı sair zarar için (—- iade faturası düzenlediği, bilirkişilerce bu fatura içeriğindeki zararlar hakkında yapılan incelemede, zararın ayıplı mallardan kaynaklandığı, zararın bedelinin 46.626,55 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Buna göre; davacının 8 adet fatura bedelinden kaynaklı, —- davacının ayıplı maldan kaynaklı 46.626,55 TL zararı bulunduğu, ayıplı mal sattığı için davacının ayıplı mal satışından doğan zararlardan mesul olması nedeniyle, davalının bu zararının dava değerinden mahsup edebileceği, bundan dolayı 78.587,16 TL’den ayıptan kaynaklı 46.626,55 TL’lik zararın mahsubuyla, 3.999,17 TL daha davalının borçlu olduğu saptanmakla, icra takibine itirazın bu miktar yönünden iptaline karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda, neticeten davalının 96.233,74 TL borçlu olduğu belirtilmişse de, bilirkişi raporunun cari hesap alacağı üzerinden, takiple bağlı kalınmaksızın hesaplama cihetine gidilmesinden kaynaklı sonucun yanlış bulunduğu anlaşıldığından, bilirkişi raporuna sonuç bedel açısından itibar edilmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. ( Bursa BAM —-
Bu kapsamda somut olayda, alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : (Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle)
1-Davanın kısmen kabulü ile;
İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı takip dosyasında takip borçlusu davalı tarafından yapılan itirazın 3.999,17 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Alacağın %20 sine tekabül eden 799,83 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 273,18 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 459,50 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 186,32 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 3.999,17 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 6.784,13 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 495,40 TL harç ile 5.270,50 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 421,29 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 900,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 828,06 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.