Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/778 E. 2019/26 K. 18.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/778 Esas
KARAR NO : 2019/26
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 28/06/2018
KARAR TARİHİ: 18/01/2019
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine açılan işbu davada yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında görülen Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ———- karar sayılı imzaya itiraz davasındaki kararı üzerine İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün ——– sayılı dosyasının örnek no:4-5 ilamların yerine getirilmesine dair icra emri gönderildiğini; İİK.nun 68/son maddesinde ise “itirazın kaldırılması talebinini esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, takibin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı diğer tarafın talebi üzerine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hüküm olunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur.” yasal düzenemesine yer verildiğini; davacı tarafça da Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ———-esas sayılı alacak davası açıldığını; Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’ndeki davada bu davanın açıldığının da bildirildiğini; davalı tarafından Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından hükmedilen kötüniyet tazminatın icra emrine konu edildiğini ve icra müdürlüğünce herhangi bir inceleme yapılmadan icra emrinin kabul edildiğini; bu nedenlerle örnek no:4-5 ilamların yerine getirilmesine dair icra emrindeki borca konu alacakla ilgili icra dosyasına yatırılan teminatın alınarak takibin durdurulmasına için ihtiyati tedbir kararı verimesi ile bu takip dolayısıyla borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davacının bahse konu ettiği İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün ——— sayılı takip dosyasının Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——— Esas sayılı dosyasında verilen ilam olduğunu; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2018/1213 sayılı dosyası ile istinaf incelemesinin devam ettiğini; davacı tarafından açılan davanın hiçbir hukuki dayanağı olmayıp kötüniyetli olarak açıldığını; bu nedenlerle, haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddi ile %20 inkar tazminatna hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretini de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün ——— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; ——-tarihinde başlatılan takibin alacaklısının … ve——., takip borçlusunun ———–. olduğu; görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacının Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ————–Karar sayılı imzaya itiraz davasında karara bağlanan %20 oranında tazminattan kaynaklı borçlu olunmadığına dair menfi tespit davası açtığı, İİK’nun 68/son maddesinde; “itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa ve hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar”, hükmünün yer aldığı, icra dosyasının incelenmesinde davacı vekilinin bu madde uyarınca alacak davası açıldığından bahisle İstanbul Anadolu 19. İcra Dairesi’nin ———sayılı takip dosyasına karşı, tazminatın tahsilinin tehiri amaçlı şikayet yoluna gittiği İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ———- Karar sayılı ilamı ile bu hususta karar verildiği ve takibin kesinleştiği, bu mahkeme kararına karşı davacı vekilinin istinaf yoluna gittiği, ———– esas sayılı dosyada icranın geri bırakılması talebinin reddedilmesi üzerine, mahkememiz nezdinde işbu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen icra dosyası içeriğine göre; Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi ———– esas sayılı imzaya itiraz davasında, davamız davacısı alacaklının borçlu aleyhine senede dayalı olarak takip yaptığı, yapılan imza incelemesinde imzanın borçluya ait olmadığının tespit edildiği, alacaklı davacı aleyhine bu itibarla %20 kötüniyet tazminatına hükmedildiği anlaşılmıştır.
İİK’nun 170/son maddesinde; “İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar” düzenlemesi yer almaktadır.
Alacaklı tarafından genel mahkemede alacak davası açılması halinde kötüniyet tazminatının tahsilinin ertelenip ertelenmeyeceği hususunda yasal boşluk söz konusudur. Bu boşluktan hareketle yasa koyucunun Devletin alacağı olan % 10 oranındaki para cezasının tahsilinin alacak davasının açılması üzerine ertelenmesini hüküm altına alıp, aynı şekilde genel mahkemede alacak davası açan alacaklının ödemekle yükümlü olduğu tazminatın tehirini öngörmemiş olması düşünülemez. Çünkü yasanın hükümet gerekçesinde 170. maddenin 4. fıkrasında yapılan değişiklikle 3. fıkrada yapılan değişikliğe paralel olarak ve taraflar arasında eşitliğin sağlanması amacıyla 170. maddede belirtilen hallerde alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin düzenlendiğinin belirtildiği, bu durumda 170/4 c.1 hükmüne alacaklı aleyhine tazminat kelimesi eklendiği halde, değişiklik yapılmayan 170/4 c.2 hükmüne tazminat kelimesinin ilave edilmesinin unutulduğunun kabulü gerekir.———— Kaldı ki İİK’nun 170/b maddesi göndermesi ile İİK’nun 68/son maddesi gereği de alacaklının alacak davası açması halinde tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar erteleneceğinin kabulü gerekir.
Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir. Davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir.Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır. Tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir. ————-Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat edemezse dava dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, genel mahkeme olan Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açmış olduğunu belirttiği, İİK 68/son maddesine göre “…alacaklı genel mahkemede dava açarsa ve hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.” hükmünün bulunduğu bu itibarla davacının takibi tehir edebileceği, davamıza konu takibe ilişkin şikayet yoluna gittiği, dosya içeriğinden bu hususta bir karar verildiğinin anlaşıldığı, itirazın iptali davası açılıp görülmekte olduğu sırada aynı konu ile ilgili olarak menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, somut olayda ise davacı tarafından alacak davası açılmış olduğu ve İİK. Madde 68/son hükmü ile alacak davası açılmasının kanun koyucu tarafından açıkça düzenlendiği gözetilirse evleviyetle bu hususta menfi tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekeceği, mahkememizin davacıya icra müdürlüğü tarafından gönderilen icra emrinin iptaline karar verme yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı davasını dava esas değeri göstermeden açtığından, davacının talep sonucunu Hmk 119/1.ğ gereği açıklattırıp, talep sonucuna göre belirlenecek eksik harcın tamamlanması gerekirken ve davacının dava dilekçesinde yer almayan adresinin tamamlanması sağlanmadan, tedbir talebi hakkında karar vermeden hüküm kurulmuşsa da kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratmamak adına mahkememizce bu hususa gerekçede değinilmekle yetinilmiştir.
KARAR: Yukarıda anlatılan nedenlerle;
1-HMK.114. maddesi gereği davacının, davayı açmakta hukuki yararı olmadığı anlaşılmakla; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irad kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (Hmk 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davalının yüzüne karşı, davacının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/01/2019