Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/585 E. 2018/724 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-K A R A R-
ESAS NO : 2018/585 Esas
KARAR NO : 2018/724

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/08/2006
KARAR TARİHİ : 11/07/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından, davacının imzasının bulunduğu bir kağıdın rızası dışı ele geçirilerek 10/02/2006 tanzim ve 14/02/2006 ödeme tarihli, 1.350.000,00 EURO bedelli bono haline getirilip davacı aleyhine icra takibine girişildiğini; davacının, davalı şirkete böyle bir borcunun bulunmadığını; davacının Avusturya Kanunlarına göre kurulan davalı şirketin hissedarı ve İstanbul irtibat bürosunun yöneticisi olduğunu ileri sürerek davacının, dava konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 icra tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının, 1997-2006 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını; kötü yönetimi ve kasıtlı tasarrufları ile kendi adına maddi çıkarlar elde ettiğini ve şirketi zarara uğrattığını; bu nedenle, 28/02/2006 tarihinde 9 çalışan ile birlikte iş akdine son verildiğini; davacının 10/02/2006 tarihli el yazısı taahhütnamesinde şirkette çalıştığı sürede doğan zarara karşılık 1.000.000,00 EURO’yu 15/02/2006 tarihine kadar şirket hesabına yatırmayı taahhüt ettiğini; 1.350.000,00 EURO değerindeki senedin 1.000.000,00 EURO’luk kısmının şirket zararı karşılığı 350.000,00 EURO’nun ise—- Şirketi’nin %95 hissesinin 05/10/2005 tarihinde 1.425.000,00 TL bedel ile —-‘a devri ile elde edilen paradan şirkete aktarılmayıp davacı zimmetinde kalan kısım olduğunu; senedin bu zararlara karşılık düzenlendiğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmesine ve %40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; davalı tarafından, davacı aleyhine icra takibi konusu yapılan bononun bedelsiz bulunduğundan bahisle; davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine; ilişkindir.
Başlangıçta; İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- esasına kayıtlı davada mahkemece toplanan kanıtlara dayanılarak 26/01/2012 tarih ve 2012/90 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği; bu kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2014 tarih ve 2012/11091 esas, 2014/2489 sayılı kararla davacı yararına kararın bozulduğu; bozmadan sonra dava dosyasının İstanbul Anadolu—- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —-esasına kaydedildiği; bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda; İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2017 tarih ve —– esas, —– sayılı kararla; davanın kabulü ile davacının, İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü [Kadıköy —- İcra Müdürlüğü]’nün —- sayılı takip dosyasına konu edilen 10/02/2006 düzenleme tarihli, 14/02/2006 ödeme tarihli, 1.350.000,00 EURO bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, yasal koşulları bulunmadığından davacı yanın %40 kötüniyet tazminatı isteminin reddine; karar verildiği; bu kararın, taraf vekillerince temyiz edildiği; bu aşamada davacı vekilinin 04/01/2018 havale tarihli dilekçe ile davayı geri aldıklarını bildirdiği; buna mukabil davalı vekilinin aynı tarihli dilekçe ile bu istemi kabul ettiklerini beyan ettiği; keza taraf vekillerinin temyiz istemlerinden de karşılıklı olarak vazgeçtiklerini bildirdikleri, bunun üzerine mahkemece verilen 09/01/2018 tarihli ara karar ile bu yöndeki talepler bakımından bir karar verilmek üzere dava dosyasının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği; mahkememiz kararının incelenmesi sonucunda; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2018 tarih ve 2018/558 esas, 2018/1215 sayılı kararı ile “… Davanın geri alınması, HMK’nun 123. maddesi uyarınca karşı tarafın açık kabulüne bağlı olup hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir. Davacı vekilinin, hüküm heniz kesinleşmemiş iken, usulen tevsik olunan davanın geri alınmasına ilişkin beyanının, davalı yan vekilinin açık kabulü çerçevesinde sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış, davanın geri alınmasına ilişkin talep konusunda bir karar verilmek üzere, yerel mahkemenin esastan vermiş olduğu kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir….” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozmadan sonra; mahkememizin —- esasına kaydedilen davada usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verildiği; yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunarak, davanın sonuçlandırıldığı; görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; davacının, 1997-2006 Şubat tarihleri arasında davalı şirketin İstanbul İrtibat Bürosu’nun yöneticisi olarak çalıştığı; davalı tarafından, davacının 28/02/2006 tarihinde çalışmasına son verildiği; davalının, 10/02/2006 düzenleme, 14/02/2006 ödeme tarihli, lehtarı olduğu bonoya dayalı olarak davalı hakkında 20/07/2006 tarihinde Kadıköy —-. İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı takip dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı; hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının takip konusu yaptığı ve davacı tarafından imzası inkar edilmeyen dava konusu senedin, davalının elinden hile ile alınıp alınmadığı; davalının savunması kapsamında; dava konusu senedin 1.000.000,00 EURO’luk kısmının davacının şube müdürü olarak çalıştığı dönemde davalıya verdiği zararın karşılığı olarak düzenlenip düzenlenmediği; dava konusu senedin bakiye kısmını teşkil eden 350.000,00 EURO’luk kısmın ise tamamı Avusturya sermayesi ile kurulan dava dışı—- Şirketi’nin davacıya ait %95 hissesinin 05/10/2005 tarihinde, dava dışı —-‘a 1.425.000,00 TL bedelle satışından elde edilen paranın, davalı şirkete aktarılmayıp davacı uhdesinde kalması nedeniyle düzenlenip düzenlenmediği; dava konusu senedin nakden kaydını içerdiği dikkate alındığında; davalının savunması kapsamında, dava konusu bononun düzenlenme nedeninin değiştirilip değiştirilmediği; değiştirilmiş ise davalının ispat yükünün yer değiştirmesi nedeniyle davalının, uğradığı zarar kapsamında tazminat alacağının ve davacının, dava dışı — Şirketi’ndeki 1.425.000,00 TL nominal bedelli hissesini dava dışı 3.kişiye devretmesinden dolayı bir alacağının doğup doğmadığı; bu kapsamda, dava konusu bononun bedelinin tahsil edilebilir nitelikte bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; taraflar arasındaki menfi tespit davasında mahkemece bozmaya uyularak verilen davanın kabulüne, davacının takip ve dava konusu bonodan ötürü davalıya kısmen borçlu olmadığı ile davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine yönelik kararın, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenildiği; bu aşamada davacı vekilinin sunduğu 04/01/2018 havale tarihli dilekçe ile davayı geri aldıklarını bildirdiği; buna mukabil davalı vekilinin aynı tarihli dilekçe ile bu istemi kabul ettiklerini beyan ettiği; keza taraf vekillerinin temyiz istemlerinden de karşılıklı olarak vazgeçtiklerini bildirdikleri; davanın geri alınması, HMK’nun 123. maddesi uyarınca karşı tarafın açık kabulüne bağlı olup hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir; davacı vekilinin, hüküm heniz kesinleşmemiş iken, usulen tevsik olunan davanın geri alınmasına ilişkin beyanının, davalı yan vekilinin açık kabulü çerçevesinde sonuç doğurucu nitelikte olduğu; bu nedenlerle; davacı tarafından, davalı aleyhine açılan işbu davanın; davacı tarafça, davanın geri alınması nedeniyle HMK.nun. 123-(1).maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan işbu davanın; davacı tarafça, davanın geri alınması nedeniyle HMK.nun. 123-(1).maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 34.858,30 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 34.822,40 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 379,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin ve feri müdahil vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2018