Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/573 E. 2021/848 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/573 Esas
KARAR NO: 2021/848
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
—– Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; müvekkili şirketin, ticari ilişkisi olduğu,—- alacağının olduğunu, bu alacağın tahsili için —- dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve %20 inkar tazminatına mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; iddialarının dayanağının olmadığını, müvekkiline yapılmış bir ayıp ihbarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini ve %20 tazminata mahkumiyetini istemiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
— sayılı dosyasının tetkikinde davacı — tarafından borçluya— işlemiş faiz olmak üzere toplam —- alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Davacı vekili, davacının takip miktarı kadar cari hesap alacağı bulunduğunu, çifti —- ayıplı olduğunu, bunun davalıya mail yoluyla bildirildiğini, ayıplı mallarla ilgili — kesildiğini, davalı sorun olacağını beyanı üzerine —- kesildiğini, faturanın davalı şirkete telim edildiğini iddia ederek, alacağa ilişkin yapılan takibe itirazın iptali ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise, davacı tarafından usulüne uygun ihbar yapılmadığını, ihbarın malın tesliminden —- tarihinde yapıldığını, ayıp ihbarının süresinde yapılamaması nedeniyle davacının malı ayıplı kabul ettiğini, davalının ayıplı kabul ettiği —– bulunduğunu savunarak, davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı, ayıplı mal teslimi olup olmadığı ve bunun cari hesap alacağına ilişkisi noktasındadır.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenelenen —— tarihli raporda, davalı ve davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin, kendi defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı şirketten — ticari defterlerine göre ise —- alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
Borçlar — Bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda ise, davacı tarafından usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığı belirtilmiştir.
—–
Davacı vekili, davacının davalı şirketten — cari hesap alacağı olduğunu iddia etmiştir.
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ticari defterlerin ibrazını ve delil olmasını düzenleyen 222. maddesine göre mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilmektedir.
Bu cihette tarafların ticari defterlerinde bilirkişice yapılan incelemede, tarafların defterlerini usulüne uygun tuttukları, davacının düzenlediği faturaların davalının defterlerine de işlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlere göre davacı şirkete — borçlu olduğunun tespit edildiği, bu haliyle ticari defterlere göre davalının davacıya bu asıl alacak kadar borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalının, ayıplı mala ilişkin süresinde ihbarda bulunulmadığını, davalının malı ayıplı kabul ettiği, —- borç bulunduğu savunması yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacının, davalıdan satın aldığı ve —- ihraç ettiği malar ile ilgili—- tarihleri arasında mail yazışmaları yapmasına rağmen, davalı şirkete –tarihinde mail, — tarihinde ise —- bildiridiği, buna göre davacının ayıp ihbarını — göre, süresinde yapmadığı anlaşılmaktadır, ancak somut olayda ayıp nedeniyle kesilen —- fatura davalı şirketin çalışanı olan —– teslim edildiği, davalı şirketin söz konusu faturayı teslim aldıktan sonra herhangi bir itirazda bulunduğunu bildirmişse de, cari hesap kayıtlarına göre de hemen hemen takip miktarı kadar davalının ticari defterlerinde davacıya borçlu gözükmesi karşısında, davalının süresinde ihbar edilmeyen alacağa dair kesilen faturayı defterlerine işlediği, böylelikle ayıp ihbarını kabul ettiğini sonucuna ulaşılmış, böylelikle davalının ticari defter kayıtlarına göre —-borçlu olduğu anlaşılmakla, bu miktar yönünden yapılan takibe itirazın iptaline karar verilmiştir.
—- Yapılan Değerlendirmede;
Her ne kadar takip dosyasında işlemiş faiz talep edilmiş ise de ; Taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığında ve borçlunun bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmediğinde işlemiş faiz talebi kabul edilemeyeceği, davacının düzenlemiş olduğu fatura tutarının ödeneceği vade belirtilse dahi bu durumu değiştirmeyeceği —– anlaşılmakla, anılan bu şartlar gerçekleşmediğinden davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.——
Bu kapsamda somut olayda, itiraza konu alacağın likit olduğu anlaşılmakla, kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının —- dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin —- asıl alacak, üzerinden AYNEN DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan—harçtan peşin alınan —- karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden —- vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 72,82 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 1.403,30 TL harç ile 1.830,90 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.829,74 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde —— Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2021