Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/521 E. 2023/174 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/521 Esas
KARAR NO : 2023/174

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı müvekkili şirketin, uluslararası taşımacılık işleri yapan —– olarak faaliyet gösterdiğini, davalının yükünün—– kargo ile davacı vasıtasıyla taşındığını, davalının taşıma bedellerini ödemediğini, davalıya düzenlenen faturaların vade tarihleri uyarınca icra takibinin —– icra müdürlükleri nezdinde başlatıldığını, ancak adres sorunu nedeniyle tebliğin çok geç yapılabildiğini, davacı şirket tarafından 01.11.2016 tarihinde——-Esas dosyası ile 6 fatura ve cari hesap ekstresi tebliğ edilmek suretiyle ilamsız icra takibinin davalının taşıma hizmet borçlarına istinaden başlatıldığını, davalı şirketin, icra dosyalarına sunmuş olduğu itiraz dilekçelerinde özetle; müvekkili şirkete takipte belirtilen miktar üzerinden herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle borca ve tüm ferilerine, faiz oranına itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiğini beyanla, borçlunun ABD doları olarak düzelenmiş olduğu faturaya itirazının iptali ile ——- Esas sayılı dosyası ile başlatılmış icra takibinin 4000 euro cari alacak hesabı bedeli açısından devamına (takip öncesi faiz talep edilmemektedir) ve bu suretle müvekkili şirket alacağının euro bazında fiili ödeme günü kuru üzerinden hüküm altına fatura vade tarihinden itibaren faiz ve masrafları ile birlikte alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının dayanak belgelerini icra dosyasından gönderdiği ödeme emri ekinde tebliğ ettirmediği gibi, mahkememiz dosyasından da HMK.nun 121. maddesinde öngörülen şekilde dava dilekçesi ile birlikte tebliğ zorunlu olan dayanaklarını tebliğ ettirmediğini, davacının alacak olarak talep ettiği tutarların nasıl ve ne şekilde doğduğu, ne şekilde hesap ve talep edildiği takip talebinde açık olmadığı gibi, dava dilekçesinde de açık olmadığını, belgeler de tebliğ edilmediğinden gerek asıl alacak olarak talep ettiği tutar ve gerekse nasıl hesaplandığı belirsiz alacaklarına talep ettiği faiz miktarının kabulünün mümkün olmadığını, ilgili icra takibinde bir takım kısmi ödemelerin yapıldığı da söylendiğini, fakat bu kısmi ödemenin ne şekilde ve ne miktarda yapıldığını gösteren yazılı bir belge de sunulmadığını, yapılan icra takibinde mevcut borcu kabul etmemekle birlikte müvekkilinin temerrüdünün de oluşmadığını, muaccel hale gelmeyen bir borçtan dolayı takip açılması ve faiz talebinin tamamıyla haksız ve kanuna aykırı olduğunu, takip alacaklısı tarafından usulüne uygun olarak alacağın muacceliyetine ilişkin olarak fatura tebliğ edilmediği gibi herhangi bir ihtarname de gönderilmediğini, dolayısıyla da temerrüt oluşmadığından muaccel hale gelmeyen alacak için takip açılması ve işlemiş faiz talebinin de tamamıyla haksız ve kanuna aykırı olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli açılan işbu davanın reddine, vekâlet ücreti ve masrafların karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;——- esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.——- esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 01/11/2016 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 4.191,44 Euro tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 15/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 21/03/2018 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Davacı kayıtlarının incelenmesi sonucu oluşturulan 26/11/2019 tarihli rapora göre; tekdüzen hesap planına göre ; bir hizmet verildiği zaman karşıdaki firma ödemeyi faturayı kesen firmaya yapmak zorunda olunduğu, fakat burada ;davalı şirket ödemeyi ——yaptığı, davacı şirket aktarma yaparak kendi hesabına aktardığı, tekdüzen hesap planına aykırı olduğu ve tahsilat yapılmamış sayılacağı, muhasebe kayıtları hatalı tutulduğu için davalı şirketin ödemeleri——yapmış olabileceği, faturalar davacı şirketten kesildiği, ödeme—— yaptırıldığı, yapılan işlem hatalı olduğu, fatura hangi firmadan kesildiyse ödeme faturayı kesen firmaya yapılması gerektiği, davacı şirketin verdiği banka dekontlarında da —— banka hesabına ödeme yaptığı görüldüğü, fakat fatura davacı şirkete kesildiği, herhangi bir sözleşme de bulunmadığı, başka firmaya ödeme yapıldığından dolayı, davacı firma alacağını tahsil etmemiş görüldüğü, her ne kadar muhasebe kayıtlarında aktarma yapılmışsa bile borç görülmemesi için, şirketler arasında ödemelerin o firmaya yapılacağı dair bir anlaşma yada bir sözleşme olması gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davalı yanın kayıtlarının incelenmesi için görevlendirilen bilirkişinin hazırladığı 01/10/2021 tarihli raporda; takip dosyası ve dava dosyasının incelenmesinden taraflar arasındaki ticari ilişki 2015 yılından öncesine dayandığı şöyle ki; takibe dayanak yapılan cari hesap ekstresinde 2014 yılından 2015 yılına devreden davacının davalıdan 5.865,10 Euro alacağını gözüktüğü, bu alacağın 2014 yılındaki ticari ilişkiden kaynaklanacağı gibi daha önceki yıllardan kaynaklanmış alacak oluşabileceği, bu bağlamda her iki tarafın yasal defterlerinin taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı dönemden takip tarihine kadar geçen dönem aralığındaki yasal defter ve belgelerin incelenmesi gerektiği, davacı şirketin sadece 2015 yılı yasal defterleri incelenmiş olması nedeniyle, davacı şirket defterlerini inceleyen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda bu yönüyle eksiklik olduğu, davalı taraf ödeme iddiasında bulunduğu, ayrıca takibe dayanak yapılan bir kısım faturaları müvekkili şirkete gönderilmediğini iddia ettiği halde, bu iddiasının ispatlanması için yasal defter ve belgelerini verilen sürede mahkemeye ibraz etmesi veya yasal defterlerden bulunduğu adresi tam ve açık olarak mahkemeye bildirmesi gerekirken, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bu konunun takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkemeye ait olacağı, dava dosyasına taraf vekillerince delil olarak sunulan belgcler ve tarafları iddia ve savunmaları tek başına taraflar arasındaki alacak ve borcun tespilinde yeterli görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiş,
23/05/2022 tarihli ek raporda ise;
Davalı taraf son—— adresinde bulunmadığı ayrıca davalı vekilince mahkemeye verilen dilekçe ile davalı defterlerini
inceleme sunulamayacağının belirtildiği, davalı tarafın yasal defter ibraz etme yükümlülüğünü
yerine getirmediğinden bu konunun takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkememize ait olacağı,Davalı tarafça ödeme iddiasında bulunduğu halde, kök rapordan sonra da dava dosyasına herhangi bir ödeme makbuzu ibraz etmediği ayrıca yasal defterlerini de incelemeye sunmadığından davalı tarafın ileri sürdüğü ödeme iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmayacağı, Raporun önceki bölümünde yapılan açıklamaları neticesinde Sayın Mahkemece davacının
davalı tarafa düzenlediği takip ve dava konusu faturaların davalı tarafça alındığına hükmedilmesi halinde davacı şirketin 5148-Eur alacağından davalıdan tahsil ettiğini beyan ettiği 1.427-Eur ödeme tenzil edildiğinde davacı tarafın davalıdan 4.000-Eur alacağının olacağı yönünde görüş bildirilmiş, davalı vekilince 20/05/2022 tarihli beyan dilekçesi ile defterleri sunmayacakları bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir. Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre; davalı hesabına borç olarak 2.575,00 Euro, 230 Euro, 375 Euro, 455 Euro, 823 Euro, 690 Euro bedelli faturaların işlendiği, tek düzen hesap planına aykırı olarak davalı yanca yapılan bir kısım ödeme kayıtlarının bulunduğunun ve yine 3. Bir firmaya davalı yanca ödeme yapılıp o firmadan davacı firmanın hesabına virman yapıldığının raporda tespit edildiği, davalı tarafça 2.572 Euro ve 230 Euro bedelli faturaların defterlerine işlendiğinin ve ödendiğinin, diğer 4 adet faturanın taraflarına ait olmadığının 24/09/2019 tarihli cevap dilekçeleri ile beyan edildiği, fatura konusu işlemin yapıldığını ve alacağa hak kazandığını davacı tarafın ispatlaması gerektiği, 6100 sayılı HMK 222. Maddeye göre ticari davada defterlerin delil olması için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulmuş olması gerektiği, davacı defterlerinin tek düzen hesap planına aykırı kayıtlar içerdiği, davacı defterlerinin usule aykırı tutulduğunun rapor ile tespit edildiği, davalı tarafın defterlerini sunmamasının kendi aleyhine sayılamayacağı zira davacı kayıtları usule aykırı olduğundan davacı lehine delil kabiliyetinin olmadığı, aksine HMK 222/4. Maddeye göre aleyhine delil sayılacağı, bu nedenle davalının kabulünde olan iki adet fatura bedelini ödediği hususunun kabul edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, davalının kabulünde olan iki fatura harici fatura konusu hizmetin verildiğinin davacı yanca ispatlanmadığı, davacının yemin deliline başvurmayacaklarını bildirdiği, bu haliyle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar harcının başlangıçta alınan toplam, 277,44 TL harçtan mahsubu ile 97,54 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ——esas sayılı dosyasının iadesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.