Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/505 E. 2020/15 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/505 Esas
KARAR NO: 2020/15
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/05/2018
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekilinin ——- tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı- borçlu şirket ———– Davacı- alacaklı Müvekkilinin ———- adet ——- ———-marka——– aldığını, yapılan satım nedeniyle müvekkil tarafından fatura tanzim edildiğini, davalının fatura bedelini kısmen ödediğini, bakiye kalan bedelin yapılan yazılı ve sözlü uyarılara rağmen ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ———- İcra Müdürlüğünün ——— E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkilinin takip konusu fatura alacağını tahsil edememesi durumunda telafisi güç zararlara uğrayacağını iddia ile alacağın güvence altına alınması bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesini ve davalının takibe itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin ——— tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin icra takibine konu edilen borcun bulunmadığını, davaya konu icra takibine müvekkil tarafından süresi içerisinde haklı olarak itiraz edildiğini, müvekkili şirket üzerine düşen yükümlülüğü tam ve eksiksiz olarak, zamanında yerine getirdiğiğini, davaya konu fatura bedelinin, —— kısmı ——- tarihinde —-aracılığıyla ———– olarak ödendiğini, bakiye ——– kısmının, ———- tarihinde ——– davalı adi ortaklığın yetkilisi———imzası karşılığında elden ödendiğini, —–tarihinde ——– davalı adi ortaklığın yetkilisi ——- imzası karşılığında elden ödendiğini, —- tarihinde ———davalı adi ortaklığın yetkilisi ———imzası karşılığında elden ödendiğini, akiye kalan———– için ise davalı ———— tarihinde imzası karşılığında ———- tarihli ——- seri numaralı ———— bedelli çek” verildiğini, söz konusu çek ödeme gününde bankaya ibraz edildiğinde banka tarafından davalıya —— tarihinde ———-ödeme yapıldığını belirterek, davacının davanın reddine, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yületilmesine karar verilmesini talep etmişir.
DELİLLER;
——–İcra Müdürlüğünün ———– İcra dosya aslının celp edildiği,
——— Müdürlüğüne, ————— Noterliğine,———- Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevapların geldiği ve mahkememiz dosyası arasına alındığı,
Dosya konusunda uzman Grofoloji Uzmanı ————— tevdi edilerek bilirkişi raporu alındığı ve mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, İİK.’ nun 67 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Davaya konu ———— İcra Müdürlüğünü’ nün ——— esas sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine ————asıl alacağın haciz yoluyla tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek itiraz ettiği, icra takibinin durduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dosya kapsamında yargılamaya başlanmıştır. Yapılan yargılamada taraflar arasında satım ilişkisi bulunduğu malların bedelleri ve faturanın varlığı hususunda bir ihtilaf bulunmamakta olduğu anlaşılmıştır. Temeldeki ihtilafın ise davalı tarafça sunulan ödeme iddiasına dayanak makbuzlardaki imzaların sahte ve/veya geçerli bir imza olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Bu noktada makbuzlar altındaki imzaların davacı adi ortaklık ortaklarından ————–ait olup olmadığının incelenmesi gerekecektir. Bu hususta mümkün olan tüm imza örnekleri toplanmış ve alanında uzman bir grafolog bilirkişiden rapor alınmıştır. Konunun teknik uzmanlık gerektiren bir alan olması ve alınan raporun denetime elverişli olması nedeniyle rapor hükme esas alınmış olup imzaların———— ait olduğunun kabulü gerekmiştir.
Daha sonradan iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı şekilde davacı tarafça adi ortaklığın temsili hususunda münferiden temsilin mümkün olmadığı ve atılan imzaların adi ortaklığı bağlamayacağı iddia edilmiştir. Fakat bu hususta da belirtilmesi gereken bir husus vardır ki; doktrinde de kabul edildiği üzere adi ortaklığın ortakları birinci dereceden sınırsız ve müteselsil sorumluluk ilkesi ile sorumludurlar. Bu bilgiden hareketle davacı tarafça sunulan adi ortaklı sözleşmesinin 7. Maddesinde “adi ortaklığın idaresi ortakların müşterek kararlarıyla sağlanacaktır. Ortakların şahsi borç ve taahhütleri ile tasarrufları hiçbir şekilde ortaklığı ilzam etmeyecektir. Bu tür şeylerden ortağın kendisi şahsen mesul olacaktır” şeklindeki bir ibare ancak ve ancak adi ortaklığın iç ilişkisinde hüküm ve sonuç doğuracaktır. Adi ortaklığın dış ilişkideki temsil ve ilzamı hususunda bu sözleşmenin bir hükmü yoktur. Zira adi ortaklıklarda şahıs unsuru ön plana çıkmakta olup adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır ve adi ortaklık ile ticari ilişkiye girenlerin bu sözleşmeden haberdar olması da mümkün olmayacaktır. Adi ortaklık olağan işlerinde tek imza ile temsil edilebilen bir organizma olup aksi yöndeki alınan kararlar üçüncü kişileri bağlamayacak olup özden yönetim ilkesi gereği ———— tarafından imzalanan para makbuzları adi ortaklığın tüm ortaklarını bağlayacaktır. Doktrinde de belirtildiği üzere “…Şayet bir ortak, iç ilişkideki kurallara göre yükümlü olduğundan daha fazlasını dış ilişkideki müteselsil sorumluluk nedeniyle alacaklıya ifa ederse, diğer ortaklara karşı bir rücu talebini haiz olur. Alacaklıya ödemede bulunan ortağın rücu talebinin kapsamı bakımından, öncelikle ortaklık sözleşmesi veya ortaklar arasındaki anlaşmalar belirleyicidir. Taraflar arasında böyle anlaşmalar yoksa, zarara katılmaya ilişkin kanuni düzen esas alınır. Bunun sonucu olarak TBK 623’e göre, bütün ortaklar kendi sermayelerinin türü ve miktarı dikkate alınmaksızın aynı oranda zarara katılmakla yükümlüdürler.————— Bu nedenle adi ortaklık ortaklarının temsilde yetkinin aşılması nedeniyle uğranılan zararları birbirlerine sorumlulukları oranında rücu hakkı saklıdır.
Yukarıda izah olunan gerekçeler ile davacıların iddialarını ispatlayamadığı görülmüş ve ispatlanamayan davanın reddine dair karar vermek ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Koşulları oluşmayan kötün niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 225,01 TL harçtan mahsubu bakiye 170,61 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan maktu 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/01/2020