Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/486 E. 2023/113 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/486 Esas
KARAR NO : 2023/113

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/04/2017
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —— Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının uzun yıllar Yurt Dışında yaşadığını, Türkiye’ye tatillerde geldiğini, davalıyı köylüsü ve uzaktan akrabası olduğu için tanıdığını, davalının 2014 yılında, davacıya birlikte iş yapma teklifinde bulunduğunu, yapacakları işten aylık 10.000,00 ila, 20.000,00 TL para kazanacağını vaadettiğini, davacının, davalıya olan güveni ile bu teklifi kabul ettiğini, taraflar arasında 23/10/2014 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşmede ”davalının, davacıya ait banka hesabından para çekebileceği, bu paraları davacı adına ticari yatırım amaçlı kullanacağı, alınan mal veya emtianın davalı adına alınacağı, yapılan işten elde edilen kazancın masraflar çıktıktan sonra ortak olarak paylaşılacağı, davalı, davacı hesabından çektiği para karşılığında, davacıya senet düzenleyeceği…” şeklinde hüküm bulunduğunu, dava dışı ——- sözleşmenin kefili olarak imzasının bulunduğunu, bu sözleşmenin devamı olarak davacı tarafından, davalıya, ——- Noterliğinin 23/Ekim 2014 tarih ve ——-yevmiye nolu özel vekaletname verdiğini, bu özel vekaletname ile davacı olan banka hesabından 30/10/2014 tarihinde 200.000,00 TL, 18/11/2014 tarihinde 200.000,00 TL olmak üzere toplam 400.000,00 TL para çekildiğini, davalının sözleşme gereğince, çekmiş olduğu paralar karşılığı senet düzenlemediği gibi, bu paraların nerede kullanıldığına dair bilgi de vermediğini, BK nın 508 vd. Maddeleri gereğince vekilin vekalet görevini yerine getirirken sadakatli davranma ve özen gösterme borcu olduğunu, davacının ısrarla parasını istemesi üzerine ortak şirket kurma teklifinde bulunduğunu, parasını kurtarmak için şirket kurma teklifini kabul ettiğini, bunun üzerine davalı adına şirket kurulması için —– Noterliğinin 7/8/2015 tarih ve ——yevmiye nolu vekaletname verildiğini, 14/8/2015 tarihinde ——-sicil nolu şirketin kurulduğunu, şirketin ortaklarının davacı, davalı ve dava dışı —— olduğunu, davacının yurt dışında yaşadığı için şirket işlerini birebir takip edemediğini, davalıdan, şirketin başında olduğu için yapılan işler hakkında bilgi ve belge istediğini, ancak hiçbir bilgi ve belge verilmediği gibi şirket karından da pay verilmediğini, bu güne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının ve dava dışı ortaığının davacıyı her gün işe götürüyoruz diyerek—— dolaştırdığını, bunun üzerine şirket hissesini devretmek ve parasını alabilmek için yaklaşık 2 ay Türkiye de kaldığını, yaptığı masraflar için davacının ——arsasını satmak zorunda kaldığını, davacının, davalı kötü niyetli olduğunu ve parasını vermeyeceğini anlayınca,—— Noterliğinin 14/4/2016 tarih ve ——nolu azilnameleri ile davalıya verdiği vekaletnamelerden azlettiğini, davalının, vekil olarak davacının banka hesabından çekmiş olduğu 400.000,00 TL için —–. İcra Müdürlüğünün——- esas sayılı dosyasında takip yaptığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, haksız itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sebepsiz zenginleşmeye dayandığını, bunun için 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, diğer yandan davacı ile davalının aynı köylü ve uzaktan akraba olduğu hususunun doğru olduğunu, müvekkilinin gayrimenkul alım satım işi yapmakta ve bir markanın —–olarak aynı zamanda gayrimenkul danışmanlığı hizmeti de sunduğunu, davalının davacıya iş yapma teklifi götürdüğünün gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkili ile görüşmelerinde kendisinin bir miktar parası olduğunu, bunu değerlendirmek istediğini söylediğini, bunun üzerine taraflar arasında 23/10/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede görüleceği üzere tarafların iş ortaklık sözleşmesi düzenlediğini, buna göre davacının sermaye koyma borcu yüklendiğini, müvekkilinin ise emek koyma borcu yüklendiğini, davacının —– yaşadığını, verilen vekaletname gereğince, hesabından para çekildiğini ve alım satımlar yapıldığını, daha sonra davacının talebi ile şirket kurmak için anlaştıklarını ve devamlı bir ortak daha alarak 3 ortaklı bir Limited Şirket kurulduğunu, şirketin, karına ortak olup zarara katlanmama düşüncesi ile davacının adına alınan, ama aslında davacının da bildiği gibi iş ortaklığı kapsamında edinilen dairenin tamamında hak iddia etmek niyeti ile hareket ederek, diğer ortaklarını zor durumda bıraktığını, bu daireyi şirkete devretmeyerek ediminden kaçındığı gibi, şirket ortağı olarak koyduğu sermayeyi talep ve dava ettiğini, şirket adına alınan bu evin kredileri için davalı tarafından bankaya ödemeler yapıldığını, davacının da ortak olduğu şirket adına aylık ödenen kiranın davacı hissesine düşen miktarın da ödendiğini, davacının adına kayıtlı, ——883 ada, —– parsel nolu taşınmazın kıymet takdirinin yapılması gerektiğini, bu taşınmazın kar amaçlı olarak al sat yapmak için alındığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Davacı vekili, taraflar arasında 23.10.2014 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmenin devamı olarak ——-noterliğinden 23.10.2014 tarih ve ——– yevmiye numaralı özel vekaletname verdiğini, davalının vekaletname ile 31.10.2014 tarihinde 200.000,00 TL, 18.11.2014 tarihinde 200.000,00 TL olamak üzere toplam 400.000,00 TL hesabından para çektiğini, davalının çekmiş olduğu paralar karşılığı senet düzenlemediğini ve paraların nerede kullanıldığına dair de bilgi vermediğini, davalının vekalet görevini kötüye kullandığını, davacının parasını istemesi üzerine davalının ortak şirket kurma teklifinde bulunduğunu, davacının bunu kabul etmesindeki amacın para giriş ve çıkışlarının takibi olduğunu, bu sebeple ——.Noterliğinde davalıya 07.08.2015 tarih ve ——yevmiye numaralı vekaletin verildiğini, bu kapsamda —–adlı limited şirketin kurulduğunu, davacının yurt dışında yaşaması sebebiyle yine bilgi alamadığını, sonunda davacının Türkiye’ye geldiğini parasını alamayınca ——.Noterliği 14.04.2016 tarih ve—–nolu azilnameler ile davalıyı verdiği vekaletnamelerden azlettiğini belirterek alacağa dair yaptığı —–İcra Müdürlüğü ——- sayılı takibe itirazın iptali ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunduğunu, sebepsiz zenginleşme davasının 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, 23.10.2014 tarihli sözleşme, iş ortaklığı sözleşmesi olduğunu, davacının sermaye koyma borcu yüklendiği, sermayenin hesaptan çekilmesi için yetki verildiğini, hesaptan paralar çekilerek alım ve satımlar yapıldığını, daha sonrasında şirket kurulmasına karar verildiğini, şirket kurulduktan sonra iş orataklığı kapsamında elde edilen dairenin tamamı hakkında davacının hak iddia ettiğini , daireyi devretmediğini, davacının adına kayıtlı—— 883 ada—-parsel nolu taşınmaza ilişkin 115.000,00 TL peşinat ödemesi elden nakit olarak tapu maliki ——- ödendiğini, yine davacıya ait kredi taksitlerininde davalı tarafından ödendiğini, işyeri giderlerinin de davacı payına düşen kısmının davalıca ödendiğini borcun bulunmadığını savunarak davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
——-Esas sayılı dosyasının tetkikinde; Davacı alacaklının borçlu davalı hakkında 400.000,00 TL asıl alacak, 82.997,26 TL işlemiş faiz için ilamsız takipte bulunduğu, itiraz üzerine takibin durduğu, süresi içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının mahkememize gönderildiği görülmüştür. Davacının, davalıya, —– Noterliğinin 23 Ekim 2014 tarih ve—– yevmiye nolu özel vekaletnamede davacının davalıya —— şubesinde adına açılmış bulunan hesaptan para çekme yetkisi verdiği, bu yetkiye dayalı olarak takibe konu 400.000,00 TL paranın 30/10/2014 ve 18/11/2014 tarihinde çekildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf olmayıp,Uyuşmazlık; 23.10.2014 tarihli sözleşme çerçevesinde davacı ve davalı arasındaki ilişkinin hukuki niteliğinin adi ortaklık ilişkisinin olup olmadığı, sözleşmenin niteliğinin vekalet ilişkisi niteliğinde olup olmadığı, bu yönde kabul edilirse TBK madde 528 kapsamında davalı yanın sorumluluğunun ne olduğu hususundadır.
Zamanaşımı Defi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davalı yanca, alacağın zamanaşımına uğradığı savunulmuşsa da davalının tasfiyenin gerçekleştiği tarih itibari ile TBK madde 147’deki 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.Tüm Dosya Münderecatı Kapsamında Asıl Alacak Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Taraflar arasında 23.10.2014 tarihli sözleşme başlıklı “——-nolu hesap—– adınadır. Kayıtlı hesapta bulunan TL veya döviz cinsinden paralar—–tarafından ticari olarak kullanılacaktır, ticari faaliyetlerde kullanılacak tutar alınan mal ve emtiayı——-. adına alınacaktır, alınan mallar yatırım amaçlı veya satış amaçlı olacaktır, alınmış mallar satışından elde edilen gelir eşit şekilde maliyetler düşüldükten sonra paylaşılacaktır, alınacak olan mal her ne olursa——- tarafına bilgilendirildikten sonra alınacak, satılırken yine karşılıklı istişare edilerek satılacaktır, hesaptan —— tarafından para çekildiğinde çekilen para karşılığında—— hamiline çekilen miktar tutarında——-tarafından senet yazılacaktır. Senetin görseli ——-ise kendisi ile mail ortamında paylaşılacak ve geldiğinde kendisine aslı teslim edilecektir. Mail adresi——– güncel maili olacaktır, senettin çekilen paraya karşılık olduğu belirtilecektir. Malın satılıp paylaşım yapıldıktan sonra senet tekrar—— tarafına iade edilecektir, bu anlaşma iki nüsha şeklinde hazırlanmış taraflarca——– şahitliğinde imza altına alınmıştır.” içerikli sözleşme imzalandığı, görülmüştür.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 620’ye göre adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Davacının sermaye, davalının da emeğini getirerek adi şirket kurduklarını mahkememizce kabul edilmiştir.23/10/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalıya davacı hesaplarından para çekme yönünde özel vekalet verildiği, bu paraların davalı yanca ticari faaliyette kullanılarak davalı adına mal ve emtia alınmasının, alınan malların yatırım amaçlı satışı ile elde edilecek gelirin maliyetler düştükten sonra taraflar arasında eşit olarak paylaşımını düzenleyen adi ortaklık ilişkisi kuruluğu, ancak sonrasında bu ortaklığın tarafların iradesiyle dava dışı Limited şirket haline dönüştürüldüğü anlaşılmıştır. Bu kapsamda tarafların 23.10.2014 tarihli sözleşme ile kurdukları, adi ortaklıklarını taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere 14.08.2015 tarihinde ——- adlı şirketi kurarak sonra erdirmişlerdir.Bu kapsamda 14.08.2015 tarihi itibari ile adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edildiğinden TBK madde 642 – 644 arasında tasfiye hükümlerinin olayda uygulanması gerektiği, anılan hükümler kapsamında; Tasfiye için adi ortaklığın aktif ve pasif malvarlığı belirlenmesi, ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle, ortaklığın harcamalarıyla ilgili yönetici ortaktan hesap sunulması, ortaklığın üçüncü kişilere veya kurumlara olan borçları ortaklığın aktifinden mahsup edilmesi, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yapmış oldukları giderlerin iade edilmesi, ortakların vermiş oldukları sermaye/katılım payı iade edilmesi, bundan sonra bir şey artarsa ortaklara paylaştırılması gerekmektedir.
Tarafların adi ortaklık kapsamında yapılan bir iş hususunda ortak bir beyanda bulunmadıkları, davalı tarafından davacı adına ortaklık kapsamında alıdığı iddia edilen ——-bulunan taşınmazı davacının kabul etmediği, davalının da davacının katılım payı ile birçok taşınmaz ve araç aldığı ve kar ettiği beyanları da davalı tarafça kabul edilmemiş, bu kapsamda mahkememizce ortaklık kapsamında yapılan bir işin bulunmadığı kabul edilmiştir.Bu kapsamda yapılan incelemede; Davacı tarafından katılım payı 400.000-TL konulmuştur. Dosyaya sunulan delillerden de anlaşıldığı üzere, tasfiye sonrası davalı 08.03.2016 tarihinde 85.000,00 TL ve 10.03.2016 tarihinde 15.100,00 TL olmak üzere toplam 100.100,00-TL’yi davacıya ödemiştir. Davalı yanca davacıca alınan evin kredi taksitlerinin 55.000,00 TL sinin ödendiği banka dekontlarından anlaşılmıştır.
Davalı asilin duruşmadaki beyanlarında; dava konusu 400.000,00 TL’nin davacının banka hesabından davalıca çekildiği, bu parayla 270.000,00 TL – 275.000,00 TL civarında bir tutarla ——- Mahallesinde bulunan bir adet taşınmaz satın alındığı, bu taşınmazın davalı adına kaydedildiği, ardından 350.000,00 TL – 370.000,00 TL civarı bir tutara ikinci bir daire alındığını bu daireninde davacı adına kaydedildiğini, daha sonra davaya konu şirketin kurulduğunu, ilk taşınmazın satıldığını davacıya ve şirkete ödemeler yapıldığını, ikinci taşınmazın ise satılmadığını beyan ettiği, —— Tapu Müdürlüğünün dosyasına göndermiş olduğu 12.03.2019 tarih ve —— sayılı yazı eki taşınmaz bilgilerinden —– İli, —— İlçesi,——-Mahallesinde bulunan 883 ada—–parsel sayılı, 410,37 m2 yüzölçümlü “iki dükkanı olan yedi daireli kargir apartman” nitelikli gayrimenkulde kat Mülkiyetine ayrılan —- arsa paylı, daire nitelikli, 1 kat—– nolu bağımsız bölümün tamamı —— adına kayıtlı iken 04.05.2015 tarih ve——- yevmiye sayılı satış ve ipotek işlemi ile 240.000,00 TL bedel ile ——- satıldığı anlaşıldığı, davacının taşınmaz alınırken ——- nezdinde kredi kullandığı, bu noktada davalı yanca elden 115.000,00 TL satıcıya yapıldığı iddia edilen ödemenin, dekont yahut da makbuzunun sunulmaması karşısında, davalıca bu ödemenin yapıldığı ispatlanmamıştır.Davalı tarafın daha sora kurulan dava dışı ——adlı şirkette davacı adına 57.000,00 TL ödeme yapıldığını iddia etmişse de, ödemeye ilişkin yazılı delil sunamaması, davacının bu yönde bir talimatının sunulmaması, ödeme iddiasının dava dışı şirkete ait olması kapsamında, bu cihetteki iddialarını ispatlayamadığı değerlendirilmiş ve yine ——sayılı dosyasında davacının dava dışı —— adlı şirketten çıkma davasında aldırılan raporda davacının şirkete sermaye koyma borcunu yerine getirmediği de anlaşılmıştır.Bu kapsamda, TBK madde 643 gereği davacının adi şirkete koyduğu katılım payının davacıya iadesi gerektiği, davalıca tasfiye sonrası yukarıda açıklandığı şekliyle 100.100,00 TL ve 55.000,00 TL’nin davacıya iade edildiği, katılım payından bu iade edilen tutarlar düşüldüğünde kalan 244.900,00 TL’nin davacıya iade edilmesi gerektiği kabul edilerek bu alacak miktarı yönünden takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Borçlunun temerrüdü başlıklı TBK madde 117″Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
” şeklinde düzenlenmiştir.Davacı tarafça, davalı taraf dava öncesi temerrüde düşürülmediğinden, işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.——-Bu kapsamda, alacağın yargılama sonucu belirlenmesi bu nedenle likit olmaması nedeniyle, icra inkar tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.

IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının——-Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 244.900,00 TL asıl alacak, üzerinden aynen DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 16.729,12 TL harçtan peşin alınan 5.816,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.912,24 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 37.286,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 36.198,22 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 5.816,88 TL peşin harç toplamı: 5.848,28‬ TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 455,30 TL posta masrafı ve 4.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 4.555,30 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 54,97 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL posta masrafı yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 24,60 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,Dair; tarafların yüzüne karşı verilen, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.