Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/477 E. 2021/872 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/477 Esas
KARAR NO: 2021/872
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun dava dışı —- imzaladığı genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, davacının asıl borçluya müracaat etmeden doğrudan kefile başvurabileceğini, davalıya —- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye karşı herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı hakkında —–dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borca itiraz ettiğini, icra takibinin durdurulduğunu, hesap kesim ihtarının davalıya tebliğ edildiğini, davalının temerrüte düşürüldüğünü belirtmiş, yapılan itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının dava dışı —- yardımcı eleman olarak işe alındığını, davalının bu şirkette temsil yetkisi bulunmadığını, davalı dışı —–davalıdan —– sözleşmesine imza atmasını istediğini, davalının çalıştığı şirket borcuna kefil olduğunu, sözleşmenin kefile ve eşine izah edilmediğini, ödenmemiş——– yapılmayacağını, ——tarafından ipotek verildiğini, ipotek paraya çevrilmeden kefile başvurulmasının mümkün olmadığını, davalının şirketteki hissesini bedelsiz olarak devrettiğini, kefaletin geçersiz olduğunu, kefilin borcunun ödendiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacı banka ile dava dışı borçlu arasında —– imzalandığı, davalının kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava dışı borçlunun —– kaynaklanan ne tutarda borcunun olduğu, davalı tarafından geçerli bir kefalet verilip verilmediği, davacı bankanın doğrudan kefile başvurup başvuramayacağı, bu itibarla takibe yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
—- sayılı takip dosyası içeriğine göre; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —- borçlusunun davalı — olduğu; takibin takip talebinde yazılı kredi sözleşmesine dayalı toplam — fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik ilamsız icra yoluyla yapılan icra takibi olduğu; — ödeme emrinin borçluya—- tebliğ edildiği; borçlu tarafından verilen —– havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür. İtirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—- yazıya cevap verildiği, —– bir nüshasının mahkememize gönderildiği görüldü.
— yazılan yazıya cevap verildiği, —- yevmiye sayılı ipotek resmi senedinin mahkememize gönderildiği görüldü.
Bilirkişi —- tarihli rapor içeriğine göre; davacı banka ile dava dışı —— imzalandığı, —- tutarında kefalet verildiği,———- üzerinden yenilendiği, yenilenen sözleşmeye—— alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili —–tarihli oturumda bilirkişi raporunda yer alan teknik hesaplamaya itirazı olmadığını, borcun varlığına ve kefile başvurulamayacağına yönelik itirazlarının olduğunu beyan etmiştir. Bilirkişi raporundaki teknik hesaplamaya tarafların itirazı olmayıp, rapor bu yönden hükme esas alınmıştır.
Bir sözleşme hükmünün —-olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir. Somut olayda; genel kredi sözleşmesinin şaşırtıcı ve dürüstlük kuralına aykırı hükümler içermediği anlaşıldığından, bu yöndeki davalı savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; genel kredi sözleşmesini incelenmesinde kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği, bu yönden bir noksanlığın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı, cevap dilekçesinde ve —– tarihli beyan dilekçesinde kredi sözleşmesi alacağının ipotek ile teminat altına alındığını, davacının önce rehine müracaat etmesi gerektiğini, bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gitmediğini savunmuştur.
İİK. m. 45/f. I uyarınca, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilmekte, rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse, kalan alacağını iflâs ya da haciz yoluyla isteyebilmektedir. Bu madde hükmü asıl borçlular ile ilgili getirilmiş olup, alacağın rehinle temin edilmiş olması hâlinde, alacaklının asıl borçlu hakkında doğrudan doğruya genel haciz ya da iflâs yoluyla takip yapmasına engel teşkil etmektedir. Anılan madde hükmünün asıl borçlu dışında, kefiller hakkında uygulanma olasılığı bulunmamaktadır. Ancak rehin, asıl borçlunun borcu dışında kefalet borcunu da teminat altına alıyorsa, aynı hüküm kefiller hakkında da uygulanmaktadır. Somut olayda; dosya içerisine alınan ipotek resmi senetlerinden davalı kefil lehine ipotek verilmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; dava dışı —- davacı banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmeye ve limit artışına müteselsil kefil olarak imza attığı, kefaletin şekil şartlarının bulunduğu, takip tarihi itibariyle davacının borçlu ve kefilden toplam —– alacaklı olduğu, ihtarname masrafının ise yargılama gideri olarak talep edilmesi gerektiği, davacı bankanın ipoteği paraya çevirmeden davalı kefile başvurabileceği,—– müteselsil kefilin kefalet sorumluluğunun —- kapsadığı, davalının çek sorumluluk tutarından da sorumlu olduğu, likit bir alacağın bulunduğu anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ——- aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne;
—–tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline,
——
olmak üzere toplam—– yönünden tahsilde tekerrür olmamak ve mükerrer faiz uygulanmamak şartıyla takibin devamına, asıl alacağa anılan oranlarda faiz uygulanmasına,
Aşan istemlerin reddine,
2-Kabul edilen tutarın —–davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan —- icra harcının mahsubuna, bakiye —– karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan 10.293,22 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.811,66 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan —- yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 1,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle——-Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/09/2021