Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/449 E. 2021/304 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/449 Esas
KARAR NO: 2021/304
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı —- çeşitli ürünler sattığını, davalının bazı ödemelerini çek ile yaptığını, bu çeklerden bir tanesinin dava konusu—– bedelli çek olduğunu, davacının bu çeki teminat amacıyla bankaya vermek istediğini, bankanın çeki riskli gördüğü için kabul etmediğini, bunun üzerine çekin davalı —-çek iade bordrosu ile teslim edildiğini, davacı cirantadan sonra çek üzerinde diğer davalı —yer aldığını, davalı—-davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalı —- bu şirketteki hisselerini — tarihinde —olduğunu, dava konusu çekin —- çek iade bordrosu ile iade edildiğini, ancak çekteki cironun üzeri çizilmek suretiyle iptal edilmediğini, davalı — dava konusu çeke ilişkin olarak ——- dosyası ile icra takibi başlatıldığını belirtmiş, davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine, çek istirdadı talebinin kabulüne, davalının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalılara tebliğ edildiği, davalıların süresinde cevap dilekçesi vermediği görüldü. Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalılar, Hmk. 128. maddesi gereği ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiştir.
Dava; bedelsiz kalan çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının dava konusu —- bedelli çekten dolayı davalı — borçlu olup olmadığı, diğer davalılar —– kötüniyetli iktisap edip etmedikleri noktasında toplanmaktadır.
Mahkememiz —– tarihli oturumun—- numaralı ara kararı ile davacı vekilinden talep sonucunu açıklaması istenmiş, — tarihli beyan dilekçesi ile davalılar — yönünden menfi tespit talep edildiği, davalı ——yönünden ise menfi tespit ve çek istirdadı talep edildiği beyan edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
——– takip dosyasının incelenmesinde; —-tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davalı — olduğu, asıl alacak + işlemiş faiz toplamı —– tutarındaki alacak için yapılan icra takibi olduğu görülmüştür.
—- yazılan yazıya cevap verildiği, davalılar ——–kaydının mahkememize gönderildiği görüldü.
Bilirkişi —- tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin davalı —-alacaklı olduğu, dava konusu çekin çek iade bordrosu ile ——- iade edildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu çekin incelenmesinde; davalı——ikinci ve altıncı ciranta, davacı — üçüncü ciranta, davalı ———beşinci ve yedinci ciranta olduğu görülmektedir. Davada kambiyo hukuku hükümleri uyarınca değerlendirme yapılması gerekmektedir
Çekin hamili, ciranta veya cirantalara başvurup ciro bedelini onlardan alabilir. Çeki ödeyen cirantanın, muhatap bankaya, keşideciye veya kendisinden önceki cirantalara başvurabilmesi için, çekin yetkili hamili durumuna girmesi gerekir. Bunu sağlamanın bir yolu hamilin çeki, ödeyen cirantaya ciro etmesi ——— Dönüş cirosu ile birlikte ciranta tekrar yetkili hamil durumunu kazanır. Bir çekin birkaç kişiye ciro edilmesi halinde son hamil çeki cirantalardan kime dönüş cirosu ile ciro ederse, o ciranta geriye doğru çek borçlularına başvurabilir. Ciro silsilesine göre borçluya karşı müracaat sorumlusu durumunda olan alacaklının çeki geriye ciro yoluyla alması ve başkalarına ciro etmesi mümkün ise de bu şekilde ciro ile çeki devir aldıktan sonra kendisinin sorumlu olduğu kimselere müracaat borçlusu olarak başvurması mümkün değildir. Zira geriye ciro ile çeki devralan ciranta çeki devretmeden önceki duruma girer ve bu şekilde kimlere başvurma hakkı varsa ancak onlara karşı takip yapma imkanına kavuşur.—–
Davacıya, davalı —— tarafından yapılan ciro ile geçen davaya konu çekin davacı tarafından yapılan ciro ile tekrar ikinci ciranta —— geçmiş olması nedeniyle taraflar arasındaki kambiyo ilişkisinde davacının çeke dayalı olarak ileri sürebileceği alacak hakkının sorumlusu, bir başka anlatımla çekten dolayı sorumluluğuna gidebileceği kişinin davalı —olması karşısında davalı ——– söz konusu geriye ciro nedeniyle kambiyo senedine dayalı olarak davacının sorumluluğuna gitmesi mümkün olmadığından söz çekten dolayı kambiyo hukuku hükümleri kapsamında davacının, davalıya karşı sorumlu olmadığının kabulü gerekir.
Dava dilekçesi bütün olarak değerlendirildiğinde davacı iradesinin çekin istirdatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdatına karar verilebilmesi için davacının dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötüniyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldırır.
Dava, çek istirdatı istemine ilişkin olup, davacı ciranta çekteki ciro hata ile iptal edilmediğinden işbu davayı açmış, davalılar ise davaya cevap vermemiştir. Dava konusu çekteki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyiniyetli yetkili hamil konumundadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, davanın tarafları arasında davacı taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötüniyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmemektedir — Daval——–muntazam ciro silsilesi ile iktisap ettiği görülmektedir. Her ne kadar çek iade bordrosu dosyaya sunulmuş ise de iptal edilmeyen ciro sebebiyle davacının davalıya karşı kambiyo hukukundan doğan sorumluluğu ortadan kalkmamıştır. Davalı —— davalı şirketlerin ortağı olması da tek başına çekin kötüniyetli iktisap edildiğini göstermez. Yine, iade bordrosu ile teslim edilen çekteki cirosunu iptal etmeyen davacının basiretli bir tacir gibi hareket ettiğinden de bahsedilemez.
İİK’nın 72/4. maddesi, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünü içermektedir. Anılan yasal düzenlemeye dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının infaz edilmiş olması gerekir.Somut olayda; mahkememizce verilen —– tarihli tedbir kararının infaz edildiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı —–aleyhine açılan davanın kabulüne, davacının dava konusu —keşide tarihli, —– numaralı çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalılar ——- aleyhine açılan davanın ispatlanamadığından reddine,
İİK. m. 72/4 gereği %20 oranında inkar tazminatının davacıdan alınarak —– Esas sayılı dosyasındaki takip alacaklısı davalı —— verilmesine,
İİK.m.72/4 gereği ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.152,76 TL karar ve ilam harcından 788,19 TL peşin harcın mahsubuna, bakiye 2.364,57 TL karar harcının davalı ——-tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.799,98 TL nisbi vekalet ücretinin davalı —–tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı —— davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.799,98 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 788,19 TL peşin harç, 5,20 TL ve 6,40 TL vekalet harcı toplamı: 835,69 TL ile 1.310,80 TL yargılama giderinin davalı —– tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2021