Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/428 E. 2020/34 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/428 Esas
KARAR NO : 2020/34

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/04/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalı şirketten faturaya dayalı cari hesaba istinaden 72.236,65 TL alacaklı oludğunu; bu alacağının davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını; başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirtmiş, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketten alacağının bulunduğu yönündeki iddialarının asılsız olduğunu; huzurda görülen icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; davacı şirketin davalıdan alacağı bulunmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacak sebebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 26/03/2018 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun —- olduğu;— asıl alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu;— ödeme emrinin borçluya 02/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen 02/04/2018 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğünce 04/04/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —-tarafından verilen———- havale tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı … davalı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından davalıya ———– tutarında fatura düzenlendiği, davalının davacıya 99.987,30 TL tutarında ödeme yaptığı, davacının takip tarihi itibariyle kendi ticari defterlerine göre davalıdan 72.236,65 TL alacaklı olduğu, davalının takip ve dava tarihinden sonra 18.09.2018 tarihinde davacıya 64.832,15 TL ödeme yaptığı, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıya 72.236,65 TL borçlu olduğu, davalının davaya konu faturaları ———————- ile vergi dairesine bildirdiği, ticari defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, faturalara konu mal ve hizmetin davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen mal ve hizmetin bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediği, davacının davalıdan bakiye alacağı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri——– Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —– Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. (Yargıtay ——–
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur(HMK 222/4).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 72.236,65 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 72.236,65 TL borcunun bulunduğu, dava konusu faturaların davalı ticari deftelerinde kayıtlı olduğu, davalının B/A bildirimlerine göre davacının takibe konu faturalarının davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının B/A formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay — HD’nin 10/02/2016 tarih ve ———- Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği (Yargıtay —.HD’nin 09/11/2016 tarih ve —Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, ödeme savunmasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği (Yarg. –. HD. —, takibe konu faturaların ödendiği savunmasında bulunan davalının ispat külfetini üzerine aldığı (Yarg. —. HD. —-, davalının takibe konu fatura bedellerini ödediğini yazılı şekilde kanıtlamakla yükümlü olduğu, davadan sonra yapılan kısmi ödemenin icra aşamasında nazara alınması gerektiği (Yarg. –. HD.— alacağın likit olduğu, davalı tarafından inkar edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile;
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün– sayılı takip dosyasında yapılan itirazın toplam 72.236,65 TL asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasına,
Davalı tarafından 18.09.2018 tarihinde yapılan 64.832,15 TL ödemenin TBK 100. maddesi hükmünce icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına,
Asıl alacak olan —- tekabül eden — icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 4.934,49 TL karar ve ilam harcından 872,45 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.062,04 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar halinde yürürlükte bulunan——– göre hesaplanan — nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı ve 872,45 TL peşin harç ile aşağıda dökümü yazılı 923,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.