Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/423 E. 2019/703 K. 04.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/988 Esas
KARAR NO: 2019/336
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 17/08/2018
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı ——– plakalı aracın —— mevkiinde seyir halindeyken, davalı sigorta şirketinin sigortalısına ait —— plaklı aracın çarpması sonucu —— tarihinde davacının aracında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketinin kaza sonucu oluşan hasar nedeni ile oluşan değer kaybına ilişkin zarardan sorumlu olduğunu; bu nedenlerle davacının aracında meydana gelen 711,00 TL tutarındaki değer kaybının tahsili için davalı hakkında İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını; davalı tarafından takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini; davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle——- numaralı ile — —– tarihinde başvurulduğunu ve tahkim sürecinin devam ettiğini; işbu davanın 17/08/2018 tarihinde açıldığını; bu nedenle davaya derdestlik itirazında bulunulduğunu; yine davacı vekiliin değer kaybına ilişkin maddi tazinat talebini, davacı şirkete yöneltmesinde yasal isabet bulunmadığını; davaya konu kazanın davacı tarafından, davalı sigora şirketine ihbarı sonrasında davalı şirket nezdinde———- numaralı hasar dosyası açıldığını; davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı miktarının tespiti için eksper ataması yapıldığını; yapılan değerlendirme sonrasında değer kaybı bedelinin —— TL olarak tespit edildiğini; rapor doğrultusunda icra müdürlüğü’ne —— tarihinde tespit edilen tutar ödendiğini; bu nedenle, davacıya karşı başkaca sorumluluğunun kalmadığını; bu nedenlerle davacı vekilinin %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile davanın usulden reddine; yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; itirazın iptali istemine; ilişkindir.
——–gelen — tarih ve – sayılı yazısında; ——– sayılı hakem dosyasının İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne saklanmak üzere gönderildiği; ——- sayısına kaydedildiği; görüldü.
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden gelen——– sayılı sigorta tahkim dosyasının incelenmesinde; tahkime başvuranın ———- olduğu, uyuşmazlık konusunun —– sayılı ZMSS sigorta poliçesi ile sorumluluğu temin edilen — plakalı araç ile ———— plakalı aracın uğradığı maddi zarar olarak tespit edildiği, başvuru sahibinin talebinin kabulü ile —– TL değer kaybı ücreti ve ——-TL ekspertiz ücreti olmak üzere ——- TL’nin davalı ——– alınmasına kesin olmak üzere karar verildiği görüldü.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; -tarihinde — plakalı araç ile — plakalı aracın çarpışması neticesinde ———- plakalı araçta değer kaybı meydana gelip gelmediği geldiyse, zararın oluşumunda tarafların kusur durumu ve oranlarının ne olduğu, kaza nedeniyle ortaya çıkan değer kaybı zararının miktarı ve davalı sigorta şirketinin ZMSS olarak bu zarardan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmakladır.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununun 114/1-i maddesinde tanımlanan şekilde “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış ” olması da dava şartıdır. Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 1086 sayılı HUMK’nun 237. maddesinde açıklanmıştır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin (vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur. 6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesi de “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde benzer bir düzenleme içermektedir. Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır. Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir. Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir. Kesin hüküm ancak konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli olabilir; bu nitelikteki bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek olan, hüküm fıkrasında karara bağlanan husustur. Zira hüküm olmayan yerde kesinlik de olamaz. Bu nedenle olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan bir iddia her zaman yeni bir davaya konu yapılabilir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Heyetinin —- gün ve Esas:- Karar —— sayılı Kararı ile tahkim kararlarının kesin hüküm teşkil edeceğini “Hakem kararları da, mahkeme kararlan gibi, tarafları bağlayıcı ve “kesin hüküm” vasıf ve mahiyetindedir. Bilindiği üzere, kesin hükmün gayesi taraflar arasındaki uyuşmazlıkları bir daha ortaya atılamayacak bir şekilde halletmekten ibarettir. Mahkeme kararları için öngörülen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237 nci maddesinde yer alan kesin hüküm şartlan hakem kararlan için de aynen carîdir.” demek sureti ile karara bağlamıştır.
Somut olay incelendiğinde; dava konusu kaza nedeniyle———- Esas sayılı dosyası ile tahkim yoluna gidildiği, — tarihinde —- Karar numarası ile kesin olarak karar verildiği anlaşıldığından yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun—- gün ve Esas:—, Karar ——- sayılı Kararı gereği aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.331,72 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara bilahare tebliğ edilmek üzere miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2019