Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/389 E. 2020/199 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2018/389 Esas
KARAR NO : 2020/199

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/03/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacının 2004 yılında —— işini üstlendiğini ve bu işi tamamlayarak idareye teslim ettiğini, bu işte kullanılan boruların davalı şirketten alındığını, ———- tarafından boruların çeşitli sebeplerle patlaması nedeniyle davacı şirket aleyhine tazminat davası açıldığını, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile boruların ayıplı olduğunun tespit edildiğini, ayıplı borulardan ötürü ———- tazminat ödemesine karar verildiğini, söz konusu dava dosyasının satıcı davalıya ihbar edildiğini, ihale makamının davacı şirketçe verilen toplam 288.500,00 TL tutarında teminat mektubunu nakde çevirdiğini, zararın tazmini için davalıya Ankara —–. Noterliği ———— yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, zararın halen giderilmediğini belirtmiş, toplam —– teminat mektubu bedelinin nakde dönüştürüldüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davacının iflas erteleme tedbiriyle borçlarını ödemeyen bir şirket olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, dava dilekçesinin yasal unsurları taşımadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, davaya konu boruların ayıplı olmadığını, ——— standartlarına uygun olduğunu, boruların hatalı işçilik ile döşendiğini, davacının haksız kazanç sağlamaya çalıştığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Başlangıçta, Ankara ——. Asliye Ticaret Mahkemesi ———- Esas sayılı dosyada görülmekte olan davada verilen yetkisizlik kararı üzerine, yargılamaya mahkememiz esası üzerinden devam olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının davacıya satmış olduğu satış sözleşmesine konu malın ayıplı olup olmadığı, ayıp nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, zarar miktarının ne olduğu ve davacının bu ayıp nedeniyle uğramış olduğu zararı davalıya rücu edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dava, taraflar arasındaki satım ilişkisinden dolayı, davacının davalıdan alıp teslim ettiği malların kusurlu, ayıplı ve taahhütlere aykırı olması nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6. maddesine göre, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir. Zamanaşımıyla hak düşürücü sürelere ilişkin diğer hususlar yürürlüğe girdikten tarihiten itibaren Türk Ticaret Kanunu’na tabidir.
Satım sözleşmesi itibariyle dava konusu zamanaşımına ilişkin süreler, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 818 Sayılı Borçlar Kanunu’na tabi olarak değerlendirilmelidir.
Dava satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanmakta olup satım akdinin ticari satış niteliğinde olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Somut olayda uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK. 25/4 maddesi uyarınca ticari satışlarda ayıpla mal satımı nedeniyle açılacak davalarda zamanaşımı süresi teslimden itibaren altı aydır. Ancak daha uzun süreli garanti verilmesi halinde zamanaşımı süresinin —– kadar uzayacağı Yargıtayca kabul edilmektedir. 818 Sayılı BK. 207. maddesine göre iğfal durumunda ise zamanaşımı işlemeyecektir.
818 sayılı BK’nın 207.maddesindeki ”iğfal durumunda zamanaşımı işlemez” hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla gizli ayıp tek başına olayda iğfal bulunduğunu göstermez. Somut olayda iğfal sonucu doğurabilecek nedenlere de dosyada rastlanılmamıştır.
Öte yandan 6762 sayılı Yasanın 25/3 maddesinde ayıp ihbar süreleri düzenlenmiştir. Buna göre, tacir satın aldığı bir malda açık ayıp bulunduğunu gördüğü takdirde 2 gün içinde ayıp ihbarında bulunmak ve bunun dışındaki ayıplarla ilgili olarak 8 gün içinde malı muayene ettirip ayıp tespit edildiği takdirde usulüne uygun biçimde ihbarda bulunmak zorundadır. Ayıp ihbarında bulunulması 6762 sayılı TTK. ‘nun 25/3. maddesindeki yükümlülüğün yerine getirilmesinden ibaret olup zamanaşımını ise etkilemez.
İncelenen dosya kapsamı, taraflar arasındaki ihtarnameler, faturalar ve Edirne —-. Asliye Hukuk Mahkemesi —– Esas sayılı dosya içeriğine göre; davacı ile davalı arasında akdedilen satış sözleşmesi gereği teslimi yapılan borulardaki gizli ayıp nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın tazminini talep ettiği, sözleşmenin akdedildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan anılan kanun maddeleri gereği zamanaşımı süresinin dolduğu, davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşıldığından açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 4.926,86 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.872,46 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki ——- hesaplanan 28.645,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.