Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/373 E. 2021/589 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/668 Esas
KARAR NO : 2021/572

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/06/2016
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı —– sorunları nedeniyle tedavi için gerek olan nakit ihtiyacını karşılamak üzere davalının temsil ettiği şirket ile 26/06/2015 tarihinde sözleşme yaptığını, davalının şirketi temsilen bankadan kedi temin ederek davacıya vermeyi üstlendiğini, davacının da —- üçüncü şahsa ait gayrimenkulün ipoteğini vermeyi üstlendiğini, gayrimenkul maliki tarafından Kadıköy — Noterliği’nin —- yevmiye sayılı vekaletnamesinin davalıya verildiğini, davalının sözleşme ile üstlendiği krediyi temin edemediğini, tedavi giderlerinin başka kaynaklardan temin edildiğini, 02.05.2016 tarihinde davalının vekaletten azledildiğini, davalının zaman içerisinde davacıya toplamda 95.000,00 TL verdiğini, azil işleminden sonra davalının İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, davalının toplam 110.000,00 TL verdiğini belirterek davacıdan faiziyle 150.000,00 TL talep ettiğini, davacının — — yapıldığını, akabinde davacı aleyhine İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyası ile 95.000,00 TL bedelli bonoya istinaden takip yapıldığını, davacının davalıya böyle bir senet verip vermediği konusunda emin olmadığını, davalının gerçek alacağının 40.000,00 TL fazlası ile tamamen ödendiğini, davacının davalıya herhangi bir borcu kalmadığını belirtmiş, İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı takip konusu bonodan kaynaklı borçlu olunmadığının tespitine, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıdan 95.000,00 TL nakit para aldığını, karşılığında takibe konu senedin davalıya verildiğini, dava dışı şirket ile davacının eşi arasında 26.06.2015 tarihli sözleşme imzalandığını, bononun sözleşmeden bağımsız olarak düzenlendiğini, davalının 26.05.2015 tarihinde bankalardan çektiği 55.000,00 TL’yi davacıya elden teslim ettiğini, davalının davacının oğlunun hesabına —- teslim edildiğini, ——- davacıya teslim edildiğini, davalının davacıya toplamda 400.000,00 TL kadar nakit para verdiğini, 95.000,00 TL’lik kısmın ise tek seferde verilen para olduğunu, yapılan — ödemenin bonoya istinaden olduğunun yazılmadığını belirtmiş, davanın reddine, davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Başlangıçta İstanbul Anadolu — Asliye Hukuk Mahkemesi —- esas numaralı dosyasında görülmekte olan davada verilen görevsizlik kararı üzerine, yargılamaya mahkememiz esas numarası ile devam edilmiştir.
Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılan icra takibine konu senedin takip öncesi banka havalesi yolu ile ödenmiş olması sebebiyle takipte borçlu olmadığının tespiti ile %20 kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu 26/01/2015 tarihli bono bedelinin ödenip ödenmediği, anılan bonodan kaynaklı olarak İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında davacının davalıdan— davalıya ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyasının içeriğine göre; 11.05.2016 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davalı —– borçlusunun—- düzenleme tarihli 95.000,00 TL bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı görüldü.
Davalı taraf, söz konusu banka dekontu ile yapılan ödemenin takip konusu senede istinaden olmadığını, davacının elden verilen paralar ve sözleşmeden kaynaklı başkaca borçlarının bulunduğunu ileri sürmüştür.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraftadır. Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinde kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle davacı borçlu tarafından ispatı gerekir.
Davacının ödeme savunması yönünden taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Kural olarak havale, bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun — olarak yapıldığının kabulü gerekir. Söz konusu havale senedin tanzim tarihinden sonra olup, yapılan havale tutarı ise senet miktarının üstündedir.
Taraflar arasında başkaca bir ticari ilişkinin ve buna dayalı olarak düzenlenen senet yahut senetlerin veya senetsiz alacağın var olduğuna dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı gibi davalı yanca da bu yönde bir iddia ileri sürülüp kanıtlanamadığı gözetildiğinde yapılan bu ödemenin davalının davacıya olan senede bağlanmış borcuna yönelik olduğunun kabulü ile ödeme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 101 vd. maddeleri çerçevesinde yapılan ödemenin davalının takip konusu alacağından düşülmesi gerekir (Benzer yönde; Yargıtay—- Karar). Banka dekontundaki ödemelerin başka bir borca yönelik olduğu yolundaki savunmayı ispat yükü davalıdadır (Benzer yönde; Yargıtay —–). Kaldı ki, havalenin açıklama içermemesi de sonuca etkili değildir. Zira, dava konusu senedin tanzim tarihi ile havale tarihi gözetildiğinde söz konusu havalenin takip konusu senetlere karşılık yapıldığının kabulü gerekir (Benzer yönde; Yargıtay — Esas,— Karar). Mahkememizce toplanan delillere göre; takibe dayanak senet karşılığında davacının davalı hesabına taraflar arasındaki ticari ilişkinin tamamını karşılar tutarda havale yaptığı, senet vadesinden sonra yapılan senet tutarını aşar miktardaki ödemenin başka bir alacaktan kaynaklandığı konusundaki davalı savunmasının kanıtlanamadığı, anılan hususta davacının teklif edilen yemini de — anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyasına konu bonodan kaynaklı borçlu olmadığı kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmiden az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla, borçlu davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedebilmek için, alacaklı davalının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da ispatı gereklidir. Davalı alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü, davacı borçludadır. —ve İstirdat Davası, —–Davalı tarafın, bedeli tahsil edilmiş alacağı icra takibine koymakta kötüniyetli olduğu (Benzer yönde; Yargıtay –. HD. — kanaati ile davacı lehine tazminata hükmedilmiştir. Ne var ki, dava konusu takip 11/05/2016 tarihinde başlatılmış olup, borcun 24/05/2016 tarihinde ödenmesi karşısında kötüniyetli bir takibin varlığından söz edilemez. Dava konusu borcun takipten sonra dava tarihinden önce ödendiği nazara alındığında davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Karar verildikten sonra taraflara yüklenen haklar ve borçlar esaslı şekilde değiştirilerek yeni bir hüküm kurulması mümkün olmadığından, bu hususa değinilmekle yetinilmiş, anılan hususun istinaf yasa yolu incelemesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaati oluşmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı takip dosyasında davacı takip borçlusunun davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca haksız ve kötüniyetli takip tutarı üzerinden hesaplanan % 20 kötüniyet tazminatı tutarı 20.650,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 7.053,14 TL karar ve ilam harcından 1.622,37 TL peşin harç ve 142,00 TL tamamlama harcının mahsubuna, bakiye 5.288,77 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre hesaplanan 12.975,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 1.622,37 TL peşin harç, 142,00 TL tamamlama harcı ve 4,20 TL vekalet harcı toplamı: 1.797,87 TL ile 444,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair tarafların yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.