Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/37 E. 2021/1257 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/37 Esas
KARAR NO: 2021/1257
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/01/2018
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine—- dosyası ile iki adet icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı çekler üzerindeki kaşe-yazı-imzanın müvekkiline ait olmadığını, ispat külfeti alacaklı olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, söz konusu icra takibinde takip dayanağı çek incelendiğinde imzanın müvekkiline ait olmadığının açıkça belli olduğunu, ciranta –diğer borçlu ile alakalı olarak herhangi bir ticari ilişki de olmadığını, imza incelemesi için ilgili yerlerden celbedilecek imza örnekleri ve söz konusu evrakta imza karşılaştırıldığında bu durumun ortaya çıkacağını, senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğunu, mahkemece buna uyulmadan eksik incelemeyle karar verilmesinin isabetsiz olduğunu,—– vekili tarafından bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek—– arızasına ilişkin tutanak tutulması sebebiyle, adı geçenin icra mahkemesi’ne yasal sürede başvurarak, diğer itirazları ile birlikte imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır.
İİK’nın 170/3.maddesi gereğince; icra mahkemesi İİK’nın 68/a-4.mad-desine göre yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın “borçluya ait olmadığına” kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.
Somut olayda, mahkemece, —- celsede borçluya tensibin 2.maddesi gereğini yerine getirmesi için HMK’nın 94.maddesi gereğince iki haftalık kesin süre verilmesine karşın kararın yerine getirilmediğinden bahisle imzaya itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir—–
Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralına uyulmak suretiyle, borçlunun imzaya itirazı yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken —- itirazın yasal sürede yapılmaması sebebiyle hata sonucu değişik gerekçe ile onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerektiğini, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile —-ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’un 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, —gününde oybirliğiyle karar verildi.
Müvekkil şirket ile alacaklı tarafın hiçbir ticari ve hukuki münasebeti olmadığını, böyle bir borç bulunmadığını, davalı ve diğer cirantalarla arasında herhangi bir ticari veya hukuki bir ilişki de söz konusu olmadığını, imzaların müvekkiline ait olmadığından bahisle İcra Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını ve davaların imza incelemesi aşamasında olduğunu, dosyalardan birinin —– dava dosyası olduğunu, Hal böyle iken; takip dosyalarına teminat yatıramadıklarından alacaklı vekilinin işlemlere devam ettiğini, araçlarının kaydı üzerinde haciz varken, araca yakalama-bağlama kararı çıkarttığını, müvekkilinin kayden hacizli araç ile seyahat ederken bu aracın —- yakalanıp bağlandığını, şu an kiralık araç ile işlerine devam ettiğini, müvekkili hakkında açılan icra takibinin devam ettiğini, icra hukuk mahkemesinin itirazlarını incelenmesi yönünden dar yetkili olması ve yapılan icra takibini teminat ile durdurmuş olmasına karşın teminat yatırılmadığından takibin devam ettiğini, telafisi imkansız zararların doğmasını önlemek için takibin öncelikle teminatsız olarak durdurulmasını talep ettiğini, mahkeme aksi kanaatte ise dava neticeleninceye kadar araç üzerindeki haciz baki kalmak kaydıyla araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılarak taraflarına yediemin olarak tesiline karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili yönünden; davalı şirkete iki adet takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile takiplere konu çeklerin iptali ve icra takibinin durdurulmasını, yargılama sonunda iptaline, öte yandan icra tazyikinin devam ettiği araçlarının trafikten —– edilerek yakalandığı da gözönüne alınarak haksız alacaklının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği, fazlaya dair dava hakları saklı kalmak kaydıyla , haksız işlemler nedeniyle uğranılan zararlara ve Kanunda belirtilen cezai sorumluluklara ilişkin olarak dava açma ve şikayet haklarının saklı olmak üzere; öncelikle telafisi imkansız zararların doğmasının engellemek için, davacı için teminatsız olarak tedbir taleplerinin kabulüne, işlemlemlerin durdurulmasına ,kayden hacizli —- plakalı araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmasına, kaşe,yazı ve imzaları müvekkiline ait olmadığından, takipler ve dava konusu—— bedelli çeklerden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin ve takibin müvekkili yönünden iptaline, davalının kötü niyetli olarak çekleri takibe koyarak müvekkilin malvarlığını haczettirmeleri, aracının bağlı olması, fiili haciz ile tazyik edip borcu kabul ettirmek istemeleri kötü niyetli ve mağdur edici bir davranış olduğunu, davalının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın, takibe konu çekte ciranta olarak bulunan imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek işbu davayı huzura getirdiğini, takibe konu çekin, müvekkili şirkete, ciranta yolu ile— geçtiğini,—- bir önceki cirantanın ise davacı olduğunu, çek üzerinde herhangi bir şekilde ödemeden men ; zayi nedeni iptal vs. hiçbir dava veya bankaya yapılmış bir bildirim bulunmadığını, bu açıdan müvekkilinin, davacının imzasını bilebilmesi veya herhangi bir şekilde kontrol edebilmesinin hiçbir şekilde mümkün olmadığını, hiçbir kabul anlamına gelmeksizin belirtmek gerekirse, eğer çek arkasındaki davacıya ait cirodaki imza, davacıya ait değil ise ortada açık bir şekilde dolandırıcılık söz konusu olduğunu, bu dolandırıcılığı yapmış olması kuvvetle muhtemel olan şahsın ise çekin müvekkilden önceki son cirantası durumunda olan — olduğunu, müvekkilinin — yapmış olduğu ticaret, faturalı ve her şekilde, resmi bir ticaret olup, buna ilişkin fatura vs. belgelerin bilahare dosyaya sunulacağını, davacı tarafın, huzura getirilen davada, müvekkiline borcu olmadığını, müvekkilinin şirket ile ticari münasebeti bulunmadığını iddia ettiğini, davacının, müvekkilinin şirket ile ticari münasebetinin bulunmadığı hususu doğru olduğunu, buna karşılık, davacının, kendisinden sonraki ve müvekkilinden önceki ciranta durumundaki—arasında ticari ilişki mevcut olduğu harici duyumlar dahilinde olduğunu, bu açıdan gerek davacının gerekse de —- ticari defter ve kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini, icra takibine konu çekin icraya konulması ve çekte cirosu bulunan davacının da borçlu olarak belirtilmesinde imza davacıya ait olmasa dahi, müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur veya kötü niyet söz konusu olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, bu açıdan davacının kötüniyet tazminatı taleplerinin yersiz ve haksız olduğunu, bununla birlikte, yapılacak imza incelemesi sonucunda, imzanın davacıya ait çıkmaması durumunda taraflarınca — davacı hakkında dolandırıcılıktan dolayı suç duyurusunda bulunma haklarını da saklı tuttuklarını belirtmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; davalı tarafından —- takip dosyası kapsamında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takipte takibe konu çekin sahte ve gerçeğe aykırı olarak doldurulduğu gerekçesiyle —- çeklerden kaynaklı borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
—-takip dosyaları celp edilip incelenmiştir.
Taraf delilleri toplanılmış, dosya dava konusu —— seri nolu çeklerdeki ciranta imzasının davacıya ait olup olmadığının tespiti için gerekli imza örneklerinin dosyaya celbedilerek bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi —- raporunda” inceleme konusu çeklerin arka yüzlerinde — atılmış ciro imzalarının, gerekse davacı — imzalarını içeren karşılaştırma belgelerindeki imzaların—- yapılan incelemesinde; inceleme konusu çeklerin arka yüzlerinde — ciro imzaları ile davacı ——– ait karşılaştırma imzaları arasında, —- hareketleri ve alışkanlıklar gibi imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığını, inceleme konusu çeklerin arka yüzlerinde —– karşılaştırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligralik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığından, söz konusu ciro imzalarının, mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı —– eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede; davalı tarafından ———-dosyalarından borçlu davacı hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi ikame edildiği, davacı tarafça —– esas sayılı dosyaları kapsamında şikayet hakkının kullanıldığı mahkemece takibin davacı açısından durdurulmasına karar verildiği, bahse konu —— üzerindeki ciranta imzasının davacıya ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Kambiyo senetlerinin geçerli olabilmesi için keşidecinin imzasını taşımasının şart olduğu, bu imzanın elyazısı ile atılmış olmasının gerektiği, aksi durumda senedin kambiyo senedi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmayacağı, kambiyo senedine imza koymamış bir şahsın sorumluluğundan da söz edilemeyeği, imza ile ilgili bu açıklamaların hem senedi düzenleyen kişi (keşideci) açısından hem de cirantalar açısından geçerli olduğu,—- emsal ilamlarında da senede karşı ileri sürülen sahte imza def‟inin mutlak def‟i olduğu, borçlunun bu def‟iyi Medeni Kanunun 2. maddesinde zikredilen dürüstlük kuralları içerisinde iyiniyetli hamile karşı da ileri sürebileceği ve bu def‟inin varlığı durumunda, yapılan ödemenin istirdadı için de kullanılabileceği belirtilmiş olup sahte imza def‟inin şahsi defilerden olmayıp mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebileceği, dava konusu çekteki ciranta imzasının davacıya ait olmadığı hususu gözetilerek davanın kabulüne, davalının kötüniyetli olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
Davacının —-çek seri nolu çek ile
—– çekten dolayı davalı alacaklıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, takibin davacı borçlu yönünden iptaline,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gerekli karar harcı 6.725,45 TL’den peşin olarak yatırılan 1.681,37 TL olmak üzere harcın mahsubu ile 5.044,08 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan toplam 1.681,37 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk dava masrafı, 195,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 986,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.303,21 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8—– esas sayılı dosyalarının karar kesinleştiğinde iadesine
9- Karar kesinleştiğinde işbu dosya kapsamında mahkeme kasasında bulunan evrak asıllarının ilgilisine iadesine,
10-Karar kesinleştiğinde artan avansın ilgilisine iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —- Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
23/11/2021