Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/363 E. 2022/793 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/363 Esas
KARAR NO: 2022/793
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/03/2018
KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında ——- sözleşmenin kurulduğu, taraflar arasındaki ———-kapsamında yapılan, tamamlanan ve raporlanan çalışmalar ile davacı şirketin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri tam ve eksiksiz yerine getirdiği, bu sebeple de sözleşme kapsamında—– toplam tutarlı faturaların düzenlenip davalıya gönderildiği, davalı tarafından faturalara hiçbir zaman itirazda bulunulmadığı, faturalar karşılığında —- ——- bedelinin ödendiği, —— alacağın kaldığı, bunun üzerine —— dosyasıyla icra takibine başlandığı, davalı şirkete atanan kayyum tarafından icra dosyasına ve borca haksız bir şekilde itiraz edildiği, takibe konu ——–geliştirilen teslim edilen—- edilen——– tamamlanarak —— halde teslime hazır hale getirildiği, davalı şirkete bildirildiği, davalı şirketin—— talebi ile ——- belirtilen şubelere kurulduğu, diğerlerinin ise — depolandığı ve tesliminin beklendiği beyan edilerek itirazın iptali, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talep edilmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, ——- dosyasından davalıya gönderilen ödeme emrine ilgili tarihte yetkili olan temsili kayyım ——– tarafından itiraz edildiği, itirazda “iddia edilen alacağa dayanak yapılan sözleşmeler, yaşanan temsil ve yönetim boşluğu esnasında, imza tarihinde davalı şirketi temsil yetkisi bulunmayan ——- hususunun belirtildiği, bununla birlikte bahsi geçen yatırım hususunda alınan bir——- bulunmadığı, bu dönemde mevcut imza sirkülerindeki yetkililerin, davalı şirketin zaruri faaliyetlerini sürdürdüğü, davalı şirketin yönetim kurulunun yetkisinin bu dönemde hukuken ihtilaflı olduğu, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili organın bu dönemde bulunmadığı, yönetici kayyım heyetinin göreve gelmesinin akabinde bir kısım ortaklar tarafından davalı şirkete özel denetçi atanması talebi ile —- sayılı dosyası ile dava ikame edildiği, söz konusu davada ——- celsede davanın kabulüne, eski şirket yönetiminin, davalı şirketi ve dolayısıyla davacıları zarara uğratıp uğratmadığının tespiti amacıyla ——– üzerinde incelemeler yaparak özel denetim raporu alınmasına karar verildiği, dosyada görev almak üzere atanan ——–davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmelerin bu dosya kapsamında incelenmesinin gündeme geldiği ve özel denetçi tarafından bu sözleşmelerin de incelemeye alındığı, ilgili dava dosyasının, dava dosyasına sunulacak raporun işbu dava dosyasının hükmüne ışık tutacak mahiyette olması sebebiyle bekletici mesele yapılmasını talep ettikleri, davalı şirketin ilgili sözleşmelerden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığı, davaya konu sözleşmelerin taraflar arasında ortaklık sözleşmesi ve dolayısıyla imza sirkülerine aykırı olarak davalı şirketin tek imzayla temsil edilmesi suretiyle düzenlendiğinin tespit edildiği, sözleşmelerin düzenlenme tarihi dikkate alındığında davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili organ bulunmayan, —— görev süresinin sona erdiği ——- tarihinden sonraki dönemde akdedildiğinin tespit edildiği beyan edilerek davanın usul ve esas yönünden reddine,——- dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davacının, alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—— dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine —— tarihinde asıl alacak olarak —– tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği, borçlu adına kayyım——- havale tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde geçerli bir sözleşme olmadığından borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök rapora itirazlar üzerine Bilirkişi———ek rapor içeriğine göre;
1. Davacının, davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla ——ödenmesinin talep edildiği, dosyaya borcun sebebi olarak ——– faturaların sunulduğu,
2. Dosya kapsamı incelendiğinde davacı tarafından dava dosyasına sunulan —– başlıklı sözleşmenin “eser sözleşmesi’nin kurulduğu, buna göre davacının —-, davalının da ——– sıfatını haiz olduğu görülmekle birlikte elbette ki aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde uyuşmazlığa konu olan işbu sözleşmenin davalının yetkili temsilcisi tarafından kurulup kurulmadığı ve davalının borç altına girip girmediğinin Mahkemece takdir edileceği,
3. İlk raporda da belirtildiği üzere dosya kapsamında inceleme yapıldığında sözleşmede kararlaştırılan “eser meydana getirme edimlerinin” içeriğinin incelenmesi teknik uzmanlık gerektirdiğinden ve uzmanlık alanlarına girmediğinden davacı yüklenicinin, davalı işsahibine sözleşmeden doğan edimlerini ifa edip etmediği, dolayısıyla davacının eser bedelini ivaz (karşılık) olarak davalıdan isteyip isteyemeyeceği bakımından değerlendirme yapılamadığı,
4. Ayrıca davalı şirketin kayyum atanma dönemlerindeki sözleşmenin kurulmasındaki yetkili kişi/kişiler vs. hususlar bakımından iddialara yönelik olarak TTK bakımından yapılacak inceleme de uzmanlık alanı dışında kaldığından yapılamadığı, bu hususun, salt olarak TBK m. 40 vd. hükümlerindeki temsil hükümlerine göre değerlendirilemeyeceği, bu hususta ticaret – hukuku alanında bir uzmanın değerlendirme yapmasının yerinde olup olmadığı hususunu takdirinin Mahkeme’ye ait olduğu,
Sayın Mahkeme,——— tarihinde atanan kayyumun sadece işbu davada davalı şirketi temsil etmekle yetkilendirildiğinin açıkça belirtildiği, huzurdaki davaya davacının sunduğu deliller arasında bulunan uyuşmazlığa konu sözleşmede ise davalıyı—– temsil edeceğinin belirlendiği ve fakat davalıyı temsilen kim tarafından sözleşmenin imzalandığının anlaşılamadığı, sözleşmenin imzalandığı veya yürürlüğe gireceği tarihin de sözleşme metninde bulunmadığı,
Davalı, bilirkişi raporuna itirazlarında dosyaya sunulu —– tarafından yapılmış —— yetki aşımı ile yapıldığı belirtilmiş olsa da huzurdaki davaya konu olan ——–başlıklı sözleşmenin bu kapsama girip girmediği ve başka bir mahkemenin dava dosyasına sunulmuş özel denetim raporunun Mahkemece dikkate alınıp alınmayacağı hususunu takdirin elbette ki Mahkeme’ye ait olduğu, aynı şekilde dosyaya sunulu başka mahkemelere sunulmuş bilirkişi raporlarını takdirin de Mahkeme’ye ait olduğu,
Eğer Mahkemece
a. Takip konusu borcun sebebi olarak gösterilen—- faturalardaki açıklamalara uygun olarak davacının eser sözleşmesinden doğan edimlerini ifa ettiği ve de taraflar arasında sözleşmenin davalının yetkilisi tarafından kurulduğu, davalıya borç altına sokan nitelikteki bir sözleşmenin kurulduğu kabul edilecek olursa mali değerlendirme yapıldığında davacının davalıdan ——- faturalara ilişkin alacaklı olup olmadığı, varsa miktarı hususunda:
– Davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya —– borcu bulunduğu,
– Davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin icra takip tarihinden sonra da devam ettiği, —— dava tarihi itibariyle davalının davacıya —– borcu bulunduğu,
– Davacı kayıtlarında ise davalıdan ——- alacaklı olduğu,
– Taraflar arasındaki borç/alacak farkının nedenin davalı tarafından davacı adına ——– açıklamalı —- faturasının davacının kayıtlarında bulunmamasından kaynaklandığı, faturanın——–sisteminde kayıtlı olduğu,
b.Aksi halde ise davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığı, borçlandırıcı işlem niteliğindeki sözleşmenin davalının yetkilisi tarafından kurulmaması veya davacının edimini ifa etmemesi sebebiyle davacının alacaklı olmayacağı, elbette takdirin, Mahkeme’ye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Eser sözleşmesi kapsamında edimin ifasının yerine getirilip getirilmediği hususunda ve yeni bir heyetten aldırılan bila tarihli rapor içeriğine göre; —- üzerine imza atıldığı, davalı tarafından, ——-edilen şirket imza yetkileri —— tarihli sözleşmede imzası bulunan kişinin kimliğinin açıkça belirtilmediği, Mahkeme kararı ile davalı yönetim kurulunun görev süresinin ——- tarihinde sonlandırıldığı ve yerine kayyum heyetinin atandığı, davalı delilleri arasında sunulan sözleşmede sözleşme süresi——- başlangıç ve bitiş tarihleri olarak el ile yazılı olduğunu, ——- davacının taraflar arasındaki hizmet temini sözleşmesi nedeniyle —- alacağının tahsili için icra takibi başlatılması, davalının itirazı üzerine açılan itiraz iptali davasında, inceleme ve gerekçe bölümünde “davalı her ne kadar sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmede imzası bulunan ——- şirketi temsil yetkisi bulunmadığını ve sözleşmeye taraf olmadığı, şirketin yönetim kurulunun görev süresinin —– sona erdiğini ve şirket hissedarlarından —– yoksun olan şirkete kayyum atanması talebiyle mahkemeye başvurması sonrası —— tarihli karar ile —– atandığını,—– dava açıldığını, alınan bilirkişi raporunda davalı ——–tarafından yapılan iş ve işlemlerin şirketin devamı için gecikmesinde sakınca bulunan zorunlu işlemlerden olmadığı hususları değerlendirildiğinde davacı ile yapılan sözleşmede yetki aşımı olduğu yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmış ise de bu durumun davacıya karşı ileri sürülemeyeceği davalının davacı ile sözleşmeyi imzaladığı tarihteki ticaret sicili kayıtları ve eki imza sirkülerine göre sözleşmeyi imzalayan——– yetkili olduğu davalının iddiasının yönetici sorumluluğuna ilişkin olduğu, davacının düzenlediği faturaların davacı ticari defter ve kayıtlarına kaydedildiği ve takibe konu fatura dışında bedellerinin davalıca ödendiği, sözleşmenin davalı şirketçe benimsendiği davalının takibe itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği,—– tarihli kararında da, (davacı——– yönde olarak “taraflar arasında sözleşme ilişkisi geçerli olarak kılınmış davacı da edimini yerine getirdiğini, davalı taraf kısmi ödeme de yapmış olan — göre görev süresi dolmuş olmakla beraber halen yetkili görünen kişi ile yapılan sözleşmeye göre borcun olmadığının ileri sürülmesi bu davada dinlenemez gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiğini, iş bu dosyaya —- tarihli bilirkişi raporunda taraf defterleri incelenmiş davacının —— yılı ticari defterlerinin yasal süresinde açılış tasdikinin yapıldığı yevmiye defterinde yasal süresinde görülmüştür kaydı bulunduğu, davalının —– süresinde —— gönderildiği, denetlemenin oluşturulduğu, —— süresinde noter açılış tasdikinin yapıldığı, yasal süreler içerisinde beratlarının oluşturulduğu görülmüştür tasdikinin yerine geçtiği, beratlar ile e-defterlerin uyumlu olduğu davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya —–icra takip tarihi itibarıyla —- borçlu olduğu, bilirkişi ek raporunda da davalıyı borç altına sokacak nitelikte bir sözleşmenin kurulduğu kabul edilecek olursa davacının davalıdan ——borçlu bulunduğu sonucuna varıldığını, davalı şirket, şirket adına sözleşme yapan kişinin görev süresinin dolmuş olduğu, yeni ——–eçilememiş olduğu gerekçesini ileri sürerek, dava dışı yöneticisinin yaptığı işlemlerin usulsüz, şirketi zarar sokan nitelikte olduğunu ileri süremeyeceği, bu yönde talebi söz konusu ise TTK’nun 553 ve 555’inci maddeleri uyarınca sorumluluk davası açması gerektiği, somut olayda taraflar arası sözleşme ilişkisi kurulmuş davacının edimini yerine getirmesi sonucu davalı kısmen ödemelerde bulunduğu, davalının faturaları kendi defterlerine işlemesi karine olarak ürünleri teslim almış olduğu anlamında olduğunu, ayrıca dosyadan ürünlerin ayıplı olduğuna yahut sözleşmenin feshedildiğine dair bir ihbar da anlaşılmadığı, bu halde, davacının icra takibine konu———– fatura alacağının mevcut olduğu sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri——– geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —- aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir——— Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren,——- yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davalı adına kayyım sıfatıyla —–borca itirazında taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olmadığının ileri sürüldüğü, yargılama aşamasında da davalının itirazlarının sözleşmenin şirketi temsil ve yetkili organlar tarafından imzalanmadığı ve fatura konusu mal/hizmetin alınmadığına yönelik olduğu, taraflar arasındaki —-tarihli hizmet temini sözleşmesinin geçerliliğinin incelenmesinde; —— kabul edilen şirket imza yetkileri ——–olmak üzere —– sınıfa ayrıldığı,—— imzası bulunan kişinin kimliğinin açıkça belirtilmediği, Mahkeme kararı ile davalı yönetim kurulunun görev süresinin —— tarihinde sonlandırıldığı ve yerine kayyum heyetinin atandığı, davalı tarafça davacı ile aradaki sözleşmenin yetkisi olmayan kişi tarafından imzalandığı ileri sürülmüş ise de, davalı beyanlarında da açıkça ifade edildiği üzere sözleşmenin——- tarafından davalı şirket adına imzalandığının sabit olduğu, dosyaya sunulu imza sirkülerindeki miktarlar itibariyle yetkisinin bulunduğu, kayyım atanmasından sonra görev süresi dolan ——-tarafından sözleşme yapılmış ise de, bu itirazın davacı alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği, TTK 553 ve TTK 555 maddeleri kapsamında sorumluluk davası açılabileceği, takip konusu faturaların davalı defterlerine kaydedildiği ve kısmi ödemelerin yapıldığı da gözetildiğinde davalı tarafça anılı sözleşmenin benimsenmiş olduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği —— davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ————- davalının bu durumun aksini yazılı deliller ile ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat vasıtasının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmış, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE; davalının —— sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin alacağa avans faiz işletilmek suretiyle aynı koşullarda devamına,
2- Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 13.990,35 TL’den peşin olarak yatırılan 2.567,90 TL’nin mahsubu ile 11.422,45 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.567,90TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk dava masrafı, 4.600,00 TL tebligat-müzekkere-bilirkişi gideri olmak üzere toplam, 4.641,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 31.672,94 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9- Karar kesinleştiğinde — sayılı dosyasının iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
. 08/11/2022