Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/348 E. 2021/238 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/348 Esas
KARAR NO: 2021/238
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı taraf arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacının bir kısım işlerin yapımını üstlendiğini, buna ilişkin hak ediş raporu tanzim edildiğini, davacı şirketin yüklendiği edimleri yerine getirdiğini, bu kapsamda sevk irsaliyesini tanzim ettiğini, irsaliyeye konu tüm ürün ve hizmetleri teslim ettiğini, davalı tarafın tanzim edilen faturalara rağmen ödeme gerçekleştirmemesi nedeniyle —–sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, davalı tarafın icra dosyasına itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirtmiş, —– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kooperatife davacı tarafça teslim edilen herhangi bir ürün veya hizmet bulunmadığını, sözleşmeye ilişkin kooperatif yetkililerinin herhangi bir bilgisinin bulunmadığını, davalı aleyhine bir kayıt çıkmış olması durumunda dahi bu kayıtların davalının bilgisi ve isteği dışında sonradan oluşturulmuş olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini, davaya konu sözleşmedeki imzaların incelenerek kime ait olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, sevk irsaliyesi ve fatura düzenlenmiş olmasının tek başına sözleşmeye ilişkin edimlerin yerine getirildiği ve ürün teslim edildiği anlamına gelmediğini, davacı şirketin kötüniyetli iddialarına karşı gerekirse suç duyurusunda bulunulacağını belirtmiş, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tacirler arasındaki hizmet alımından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı şirket ile davalı kooperatif arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirip getirmediği, faturaya konu mal ve hizmetin teslim edilip edilmediği, davalının teslim edilen mal ve hizmetin bedelini ödeyip ödemediği, bu itibarla —- sayılı dosyasına yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
—- takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı –borçlusunun davalı –olduğu, asıl alacak toplamı —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, borçlu tarafından verilen ——— havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—- yazı cevabına göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair faturanın da yer aldığı BS formlarının gönderildiği, davacı şirketçe faturaların — indiriminde kullanılmış olduğu görülmüş, — dönemine ait BS formu dosya içerisine alınmıştır.
—— tarihli yazı cevabına göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair faturanın da yer aldığı BA formlarının gönderildiği, davalı kooperatifçe faturaların vergi dairesine bildirildiği görülmüş, —– dönemine ait BA formu dosya içerisine alınmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi —- tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre — icra takip tarihinde davacının davalıdan —— cari hesap alacağı bulunduğu, davalı kooperatifin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin — yılı öncesine dayandığı, –yılından devir davacıya —- sipariş avans ödemesi olduğu, buna ilişkin belgenin ise sunulamadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen —- tutarlı faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle davacıya ——- borcu bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı, davalıya mal ve hizmet teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri —- geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle—– aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir.——-
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nun 169 ve devamı maddelerinde düzenlenen düzenlenen isticvap; bir davada o dava ile ilgili belli vakıaların açıklığa kavuşturulması, varlığı ve yokluğu konusunda aleyhine olan tarafın ikrarının sağlanması amacıyla hakimin kendiliğinden veya taraflardan birinin isteminin kabulü ile başvurabileceği usuli bir işlemdir. Dosyaya anılan fatura ile ilgili sevk irsaliyesi ve hak ediş sunulmuş, mahkememizce bu sevk irsaliyesi altındaki teslim alan imzasının davalı veya çalışanına ait olup olmadığı konusunda araştırma ve inceleme yapılmıştır. Davalı kooperatif yetkilisi —– tarihli oturumda, hak ediş altında imzası bulunan —–kooperatifin şantiye şefi olduğunu, davalı kooperatifin hak edişin düzenlendiği tarihte davacı şirketten mal ve hizmet teslim almadığını beyan etmiştir.
Davalı vekilince dava konusu faturanın düzenlendiği tarihteki şirket yetkilisinin isticvap edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; tarafın isticvap edilebileceği, kooperatifin eski temsilcisinin taraf olarak isticvap edilemeyeceği, yemin teklifinde dahi teklif edilen zamanki temsilci tarafından yemin eda edilirken eski temsilcinin isticvap edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama, yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor ve —– cevabına göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle —alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya takip tarihi itibariyle — borcu bulunduğu, dava konusu faturanın davalının ticari deftelerinde kayıtlı olduğu, HMK. 221. maddesi gereği (BA) formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği —— davalının B/A bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının B/A formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiğ—-davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ——davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememizin — tarihli oturumunda cevap dilekçesinde yemin deliline dayanan davalı vekiline, bu delile dayanıp dayanmadığı hatırlatılmış, davalı vekili uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak davacı tarafa yemin teklif ettiklerini beyan etmiştir. Mahkememizin —– tarihli oturumunda, davalı vekili hazır olan davacı şirket yetkilisinin yemin eda etmesine muvafakat etmemiş, bu delile dayanmaktan vazgeçildiğini belirtmiştir.
Davalı vekilince yemin metninin mahkemece resen hazırlanmasının usule aykırı olduğu savunulmuştur. Yemin teklif eden tarafın hazırladığı yemin metni mahkemeye bir teklif niteliğindedir. Yemin teklif eden taraf, hangi vakıa hakkında yemin teklif ettiğini bildirir; yemin konusunu (sorusunu) ise hakim tespit eder. Olaya uygun yemin sorusunun bizzat hakim tarafından düzenlenerek, yemin davetiyesi çıkarılmasında ——- usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki iddiasına mahkememizce itibar edilmemiştir. Kaldı ki, davalı vekilince yemin deliline dayanılmasının ardından mahkememize herhangi bir yemin metni sunulmamıştır.
Davalı vekili aşamalarda; davalı kooperatifin eski yöneticileri tarafından usule aykırı işlemler yapıldığını, davalıyı zarara uğratan şirket görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ceza soruşurmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce ——- Karar sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir. Davalı kooperatif tarafından ticari defterlerine kayıt edilip bedeli talep edilen dava ve takibe konu faturadan kaynaklanan işlemlerle ilgili olarak mal ve hizmet tesliminin gerçekleştirilmediği halde faturanın ticari defter kayıtlarına işlendiği, gerçek bir sözleşme ilişkisi olmadığı, davalı şirkete zarar verme kastıyla hareket edildiği iddiasıyla sadece kendi çalışanları hakkında şikayette bulunulduğu, ceza yargılamasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı——-kanaati ile bu yöndeki davalı savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
İİK’nın 67/2. maddesi, “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne, göre red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu faturanın davalı kooperatifin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaya itiraz edilmeksizin ticari defterlere işlendiği, davalı tarafından herhangi bir ödeme definde bulunulmadığı, dava konusu edilen davacı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne;
—–takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynı şartlarla devamına,
Asıl alacak olan —– icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 17.231,20 TL karar ve ilam harcından 3.046,55 TL peşin harç ve 1.261,25 TL icra harcının mahsubuna, bakiye 12.114,40 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 26.107,50 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 3.046,55 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 1.261,25 TL icra harcı toplamı: 4.348,90 TL ile 1.302,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta kesin süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2021