Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/33 E. 2020/24 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/33 Esas
KARAR NO: 2020/24
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ: 20/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ——— tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili———- dava dışı———— firması ve şirket ortağı ve borçlu ———-ile arasında var olan ticari ilişkiye müsteniden söz konusu firma tarafından müvekkiline olan borçlarına karşılık muhtelif tarih ve meblağlı çekler verildiğini, söz konusu çeklerin vadesinde ödenmediğini, borçluların ödemede temerrüde düşmesi sebebiyle borçlular aleyhine ———-İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalı borçlu—— hakkında mal varlığı araştırması yapılırken babası———– vefat ettiğinin anlaşılması üzerine——–adına kayıtlı ve davaya konu ———–parselde kayıtlı taşınmazda ——– hissesine düşecek miras hissesinin haczi için ————- müzekkere yazıldığını, ancak taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerine ———-söz konusu taşınmazın aktif ve pasif tapu kayıtları celbedildiğini ve davalı satıcı borçlu——– taşınmazı diğer davalılara devrettiğini, davalı satıcı borçlu, babasından miras kalan maliki olduğu taşınmazları müvekkili şirkete borçlu olduğu dönemlerde 3.kişiye satış suretiyle devrederek alacaklısından mal kaçırdığını, bu nedenle taraflar arasındaki tasarrufun iptali talep etmeleri gerektiğini, müvekkili şirketin davalı borçlu-satıcı ——— alacaklı olduğunu, borçlular aleyhine ———-İcra Müdürlüğü’nün———– Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, bugüne kadar borçluların ödeme yapmadığını, ———mali durumunun kötüleştiğini, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunu hatta iflasının istenebileceği esnada; takibe konu çeklerin karşılıksız çıkmasından yaklaşık—- ay sonra davalı borçlunun dava konusu miras hisseli taşınmazını diğer davalı ——- bu davalı da taşınmazı devraldıktan —- ay sonra diğer davalı ——– devrettiğini, böylelikle taşınmazlara haciz konulması ve alacaklarının tahsilinin engellendiğini, olayda İİK’ nun 278 ve 279 ncu maddelerindeki iptal koşullarının oluştuğunu, tasarrufun iptali davasının kabulünün gerektiğini, davalılar arasındaki işlemde, satış bedeli gayrimenkulun rayiç değerinin çok altında olduğundan taraflar arasınaki tasarrufun İ.İ.K. 278. Madde gereğince iptalinin gerektiğini, iptalini talep ettiği tasarrufa konu taşınmazın davanın devamı sırasında yeniden el değiştirmesi ve yargılama sonucu verilecek kararın etkisiz bırakılması her an mümkün bulunduğundan, İ.İ.K. 281/II.maddesi hükmü uyarınca taşınmazın öncelikle ihtiyaten tedbir kararı verilmesini talep ettiğini, masraf ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—. vekili ——– tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, diğer davalı ile müvekkilleri arasında ne sosyal anlamada ne de akrabalık ilişkisi anlamında herhangi bir bağlantı bulunmadığını, müvekkillerinden ——-diğer davalı——- olan alacağına karşılık olarak davaya konu edilen taşınmaz hissesini satın aldığını, bu ilişki dışında diğer davalı ile arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, müvekkili ——— diğer davalı——- olan alacağına karşılık olarak iş bu taşınmaz hissesini satın aldığını, bu satım işleminin ardından herhangi bir muvazaa ilişkisi olmadığı gibi başka bir kasıt ve niyette bulunmadığını, Tapu kayıtlarına güvenen ve kendi alacağını bu şekilde tahsil eden müvekkili aleyhine bu türden dava açılmış olmasını kabul etmediklerini, diğer müvekkilinin ise 3. şahıs olup diğer davalı ——- tanımadığını, diğer davalı ——borcunun olup olmadığından da bilgisi de görgüsü de bulunmadığını, Muvazaa iddiasını kabul etmediğini, kesinlikle olayın tarafı olmadığını, bu şekilde tapu iptal ve tesciline karar verilmesi halinde müvekkillerinin mağdur edileceğini, haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve şartları taşımayan davanın tümden reddine karar verilmesini, müvekkillerinin tüm haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- davaya cevap vermediği görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali talebine ilişkin bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bir hukukî işlemin veya fiîlin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda davalıların tacir olmadığı gibi davanın da mutlak/nispi ticari dava olmadığı İİK m 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal davası olduğu, iptal davasının alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan; nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu olan malların aynı ile ilgili olmadığı gibi; tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, doğrudan bir etkisi yoktur. Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında, HMK.m.2 hükmü uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Yargısal uygulamalar da yerleşiktir. (HGK. ——- gün ve ——;——– sayılı; 17. HD. ——-gün ve ——-sayılı emsal kararları gözetildiğinde mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———- NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair tarafların yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2020