Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/329 E. 2020/421 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2018/329 Esas
KARAR NO : 2020/421

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2020

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ortağı ve yetkilisi olduğu ——tarafından keşide edilen ve davacı tarafından cirolanan —-seri numaralı—— ait çekin davacının rızası hilafına ve dolandırılmak suretiyle elinden çıktığını,————–adlı kişinin davacıyı dolandırdığını, bu şekilde elinden çıkan çekler hakkında İstanbul Anadolu ——. ATM ————–Esas sayılı dosyasında ödemeden men yasağı kararı verildiğini, davacının davalılar ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, ciro silsilesinin koptuğunu, davalılar tarafından bankaya ibraz edilen çeke—- Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından el koyma kararı verildiğini, bankanın hatalı olarak çeki daval———— firmasına iade ettiğini belirtmiş, dava konusu çek sebebi ile borçlu olunmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı ———— vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalının yetkili hamil olarak keşideci ve kendisinden önceki cirantalardan alacak hakkına sahip olduğunu, çeki cirolayan —- firma ile herhangi bir bağının bulunmadığını, davalının ağır kusuru veyahut kötüniyetinin bulunmadığını, davalının ticari ilişki gereği çeki teslim aldığını, davalıya ait ticari defterler incelendiğinde bu hususun görüleceği belirtilmiş, davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı ———–vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin ——- isimli şahıs ile davalı arasındaki —– parselde kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin olarak alındığını, dava konusu çekin dışında dava dışı —- başkaca çekler de alındığını, alınan bir kısım çeklerin sahte olduğunun anlaşılmasının üzerine ——hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının çeki iyiniyetli olarak elde ettiğini belirtmiş, davanın reddinine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava; yetkili hamilin elinden hile ile çıkan çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı lehtar/ilk ciranta, davalılar ise ikinci ve üçüncü cirantalardır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık: davalıların dava konusu çeki ağır kusurlu veyahut kötüniyetle iktisap edip etmediği, davacının dolandırıldığından bahisle çeke ilişkin sorumluluğunun sona erip ermediği, bu itibarla davacının davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava çeke dayalı menfi tespit davası olup, dava tarihi itibariyle girişilmiş bir icra takibi bulunmamaktadır. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkeme genel yetki kurallarına göre belirlenir. Dava konusu çekin ödeme yerinin ————olduğuna veyahut da ödeme yerinin gösterilmediği muhatabın adı yanında gösterilen yerin ödeme yeri sayılacağına dair dosya içeriğinde bilgi belge olmadığı, her iki davalının da yerleşim yerinin —–olduğu anlaşıldığından mahkememizce, yetki ilk itirazı ciddi görülerek HMK madde 117/3 gereği ön sorun olarak incelenmiş, ödeme yerinin —–yakası olması nedeniyle yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Ankara ——. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- talimat sayılı dosyasında bilirkişi —tarafından düzenlenen 18/12/2019 tarihli esas rapora göre; davalı —— yevmiye defteri kapanış tasdikini yaptırmadığı, davalı —- ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, dava konusu çekin 27/01/2018 tarihli ——numaralı tahsilat makbuzu ile — çıkışının yapıldığı, —— tarafından ise çekin —– tarihinde kayıtlara alındığı, bunun karşılığında toplam 61.370,06 TL tutarlı faturaların düzenlendiği,———- defterlerinin de bu faturaları doğruladığı tespit edilmiştir.
Ciro, kanun tarafından özel olarak düzenlenmiş, emre yazılı senetlerde senette mündemiç olan hakkı devretmeye yönelik yazılı ve soyut bir irade beyanıdır. 6102 sayılı TTK.nun 788/1. maddesi uyarınca, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin emre yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan cirantalar yetkili hamil olurlar. TTK’nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir ciroyu diğer bir ciro izlerse bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir Bu surette, birbirine bağlı ciroların hak sahipliğine karine teşkil ettiği söylenmiş olmaktadır. Ciroların birbirine bağlı olması senetten anlaşılan bir yöndür. Çeki elinde bulunduran karine olarak çeke mündemiç hakkın da sahibidir. Ancak karinenin uygulanabilmesi için, senedi elinde bulundurmaktan başka, hakkın “müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan” anlaşılması da gerekmektedir. Bu ifadeden kasıt; ciroların lehtardan itibaren, son hamile kadar tam ve muntazam bir şekilde, yani kesintisiz olarak gelmesidir. Cirolar arasındaki bağlılığın kontrolü ise, sadece dış görünüş bakımından yapılır.
TTK’nın 792. Maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.”
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelinirse; dava konusu çekteki ciro silsilesinin muntazam olduğu, davalıların ticari defter ve kayıtlarına göre dava konusu çeki ticari ilişki kapmasında iktisap ettiği, kaldı ki davalıların bu hususu ispatla yükümlü olmadıkları, bu hususun kambiyo senetlerinin mücerretlik ilkesinin bir sonucu olduğu, davacı lehtarca dava konusu çekteki imzanın inkar edilmediği, çekin yetkili hamilin elinden irade fesadı hali ile çıktığı iddiasının kişisel defi olduğu, hile definin davalılara karşı çeki kötüniyetle iktisap etmiş olmaları veya iktisapta ağır bir kusuru bulunmaları halinde ileri sürülebileceği, davalıların çeki kötüniyetle iktisap etmiş oldukları veya iktisapta ağır bir kusurlarının bulunduğunun ise ispat edilemediği, bu hususun suç teşkil etmesi nedeniyle yemin delili ile de ispat olunamayacağı, davalılar aleyhine bekletici mesele yapılması gereken bir ceza soruşturması da bulunmadığı, verilen ihtiyati tedbir kararının infaz olunmadığı anlaşıldığından tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
İİK. m. 72/4 gereği tedbir kararı infaz edilmediğinden tazminat hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.446,47 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.392,07 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı … davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki ——– göre hesaplanan 11.811,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı … davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki ——- göre hesaplanan 11.811,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.