Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/223 E. 2019/1111 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/223 Esas
KARAR NO : 2019/1111

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 20/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Esas davada davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından aracılık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmemesi ile ilgili davalı firmaya Kartal —-.Noterliği’nin —- yevmiye sayılı 17/05/2017 tarihli noter ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, ancak noter ihtarına rağmen sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü —– sayılı icra takip dosyasında aracılık sözleşmesinden kaynaklanan 160.000,00 TL alacak için takip yapıldığını,sözleşme şartlarının davalıya düşen yükümlülüklerinin yerine getirilmesi noter ihtarı ile davalıya bildirilmiş olmasına ve icra takibi yapılmış olmasına karşın yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davanın kabulü itirazın iptaline, takibin devamına hüküm olunmasını, itiraz edilen tutarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı firmadan alınmasına karar verilmesi ile yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Esas davada davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sözleşme müzakereleri sırasında hatalı bilgiler verildiğini ve müvekkil şirketin bu hatalı bilgiler sonucunda telafisi imkansız zararlara maruz kaldığını, sözleşme uyarınca hizmet bedeline hak kazanılması için proje alanında yer alan 250’ye yakın arsa maliki ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması gerektiğini, sözleşme imzalayan bir çok arsa sahibi sözleşmeyi ihlal etmiş ve birçok arsa sahibi sözleşmeyi haksız şekilde fesih ettiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla borcun muaccel olduğunun ispatı durumunda dahi alacak tutarına ilişkin fatura düzenlenmeden müvekkil şirketten bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, davacının tek hissedarı olduğu ————-müvekkil şirkete karşı açtığı dava ile hem 500.000 TL hemde brüt 315 metrekare dair talep ettiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için sözleşmenin geçerliliği ve borcun muaccel olduğu durumda dahi fahiş ücretin indirilmesi gerektiğini, bu nedenlerle, davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15/12/2015 tarihli bir “aracılık sözleşmesi” imzalandığı, müvekkilinin bu sözleşme ile davalıya komisyonculuk hizmeti verdiğini, davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin temin etmeyi yüklenen müvekkilinin, edimini tamamen yerine getirdiğini, bu sebeple 800.000,00 TL olarak belirlenen komisyonculuk ücretini de hak ettiğini iddia ederek sözleşmede komisyon ücretini —- eşit taksitte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ilk taksiti olan 160.000,00 TL yönünden İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğü’nün ——sayılı dosyasıyla icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı ile takibin durdurduğunu, İstanbul Anadolu—-.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—–esas sayılı dosyasıyla itirazın iptalini talep ettiklerini, davanın derdest olduğunu kalan 4 taksit yönünden de davalı aleyhine 640.000,00 TL asıl alacak istemi ile İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün—- sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalının bu takibede haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşmenin imzalandığını, komisyonculuk ücretinin muaccel olmadığını, zira davacının tüm arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesini sağlayamadığını, bir kısım arsa sahipleri ile sözleşme imzalanabildiğini, onların içinden bazılarında daha sonra sözleşmeden döndüklerini, bu sebeple davacı tarafın gerek ilk taksite ilişkin yaptığı icra takibinin gerekse sonraki taksitlere ilişkin yaptığı ikinci icra takibinin alacak muaccel olmadan yapıldığından davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava, taraflar arasında aktedilen 15/12/2014 tarihli aracılık sözleşmesinin 5. ve 6. maddesi gereği, hizmet bedelinin tahsili amacıyla başaltılan icra takibine itirazen açılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun düzenlendiği 3. maddenin tetkikinde, sözleşmenin TBK’nun 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar;
“(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin ——–, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) ——- ve pazarlar ile —– özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: —– S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin Türk Ticaret Kanun’u kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Tüm dosya kapsamının ve yukarıda anılan yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde, davalının tacir olmasına karşın davacı tarafın tacir olmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar kapsamında da bulunmadığı, bu itibarla davanın nispi ve mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle Mahkememizin görevli bulunmadığı, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı gözetilerek davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas davanın ve birleşen davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
Kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Davacı /birleşen dosya davacısı Vekilinin ve Davalı birleşen dosya davalısı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.