Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1530 E. 2019/1131 K. 02.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1530
KARAR NO : 2019/1131

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan —-. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilin ortağı olduğu—- borcu nedeniyle, davalı alacaklı tarafından icra takibi başlatıldığını,müvekkilinin ailesine ——– gönderilen 89/1 birinci haciz ihbarnameleri nedeniyle bu dosya üzerinden baskı altına alındığını,neticede —tarihinde, İcra müdürlüğünde, icra kefaletine dair bir beyan imzalattırıldığını,müvekkilin imzaladığı bu belgenin TBK 583 maddesindeki şartlara haiz olmadığından geçersiz olduğun,çünkü müvekkilin kefil olduğu azami miktar ve kefaletin ne zamana kadar süreceğinin belirlenmediğini müvekkilin asıl alacaktan ve hangi alacağa ne oranda faiz işleyeceğinden ve ne kadar süre ile kefil olacağından haberi olmadığını,ayrıca müteselsil kefillik gibi ağır bir kefillik durumunda kefil olacak kişinin bu durumu kendi el yazısıyla yazması ve altını imzalaması zorunlu olduğunu,müvekkilin dava konusu belgede el yazısının olmadığını TBK madde 584’e göre o zamanki eşinin rızası da bulunmadığını,bu kefalet nedeniyle konulan hacizlerin kaldırılması için İcra Hukuk Mahkemesine başvuru yaptıklarını, ancak İcra mahkemesinin kefaleti iptal etme yetkisinin olmadığını,icra mahkemesi, muhtemelen müvekkile tebliğ edilen ödeme emrini iptal edeceğini bu nedenle kefaletin kendisinin iptali için bu davayı açtıklarını,müvekkilin kefaletine dair düzenlenen —- tarihli belgenin iptalini,müvekkilin icra takibinde borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir
Davalı tarafın davaya cevap vermediği görülmüştür
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibarıyla kefalet sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup, icra kefaletinin şekli hakkında, İcra ve İflas Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmadığından, takibe konu —— tarihli icra kefaleti 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra düzenlendiğinden, kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığının, TBK’nın 583 ve 584. maddesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekir.
TBK’nın 583. maddesinde “kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz” düzenlemesi bulunmakta olup, kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür.
Aynı kanunun 584. maddesinde “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda Davacı —— tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek ödeme taahhüdünde bulunmuş, hem de icra kefili olmak istediğini bildirmiş, beyanları bilgisayar ile yazılarak imzası alınmıştır.
İİK’nın 38.maddesinde kefaletin şekli hakkında özel bir hüküm bulunmadığından TBK’nın 583.maddesi hükmünün icra kefilliği için uygulanması gerektiği, madde hükmünün icra kefilliği için geçerlilik şartı olduğu, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefil olarak bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısı ile yazarak imzalanmasının kefilliğin geçerlilik şartı olduğu, davacının kendi el yazısı ile yasada belirtilen şekilde kefillik beyanı ve imzası bulunmadığından kefalet tutanağının TBK’nın 583. maddesinde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenmediği anlaşılmakta olup davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1)Davanın Kabulü ile,
İstanbul Anadolu ——.İcra Dairesi’nin—– Esas sayılı takip dosyalarında davacı tarafından verilen —- tarihli icra kefaletinin geçersiz olduğunun tespitine, davacının İstanbul Anadolu—-.İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 996,17 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 960,27 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili davacıya verilmesine
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——–göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı,35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı toplamı ile 28,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olan 105,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin Yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.