Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1460 E. 2020/357 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1460 Esas
KARAR NO: 2020/357
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; ————arasında yıllardır süregelen bir ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişkinin kapsamı üretici firma konumunda olan ——- ürünlerinin tedarik edilmesi şeklinde olduğu, Müvekkil —- ———– müesselerine en hızlı, etkin ve yetkin dağıtım ağına sahip bir firma olduğundan üretici firmadan temin ettiği ürünleri ———- arz edilen nitelikleri doğrultusunda tedarik ederek ticari faaliyetlerini icra ettiği, rekabet hukuku teorisi bağlamında ilgili ürün pazarları incelendiğinde üretici konumundaki davalı —— üst pazarda, yani ——– satışı pazarında, faaliyet gösterdiğini; müvekkil ——— ise, dikey ilişki bağlamında alt pazarda, yani ——mağazalarına satışı pazarında, faaliyet gösterdiği, anılan yasal mevzuatların uygulama alanı bulunduğu, ———– reçetesiz her türlü ——— satılmasını ve tavsiye edilmesini dahi yasaklandığı, ————–reçetelerde —– ürünlerin —– gösterilmesini dahi yasak olduğu ortada iken, kontak lenslerin de buna dahil olduğuna ilişkin yayımladığı bir genelge ile konuyu düzenleme altına aldığını, 5193 sayılı Kanuna bağlı Optisyenlik Müesseseleri Hakkında Yönetmeliğin 25. Maddesine göre, reçetesiz —– satışı ve 24’üncü maddeye aykırı tanıtım ve reklam yapılmasının yasak olduğu, Optisyenlik Hakkında Kanun’a göre, —- —ancak ve ancak reçete ile satılabildiği, 29001 sayılı Tıbbi Cihaz Satış Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’ne göre;———- müesseseleri haricinde satılamayacağı, “Denetim” başlıklı 27. maddesi ile; “Satış merkezlerinde, satış, tanıtım ve reklam faaliyetleri ile bu faaliyetlerde kullanılan her türlü malzeme ve yöntem denetlenir. Bu Yönetmelikte belirlenen ilkelere uymayan veya kamu sağlığı yönünden uygunsuz bulunan satış, tanıtım ve reklam faaliyetlerinin durdurulması, iptali ya da sunulan bilgilerin düzeltilmesi satış merkezinden istenir. Bu yöndeki talepler, satış merkezi tarafından gecikmeksizin yerine getirilir.——–yayınladığı —————-ödeme kapsamında olduğu ve piyasa verileri incelendiğinde kontakt lenslerin yüzde doksanının sosyal güvenceli hastaya temin edildiği görülmekte olduğu, ———- yukarıda bildirilen —– sayılı yönetmeliğe aykırı olarak ——- ürünlerinin reklam, tanıtım ve pazarlamasını yapmaya başladıklarını, basiretli bir tacir olarak hareket etme yükümlülüğüne aykırı olarak politika geliştiren ve bunu devamlı bir şekilde yapmaya devam eden ——- karşın, yetkili kurumlara başvurular yapılmış olup, —- uyguladığı kampanyalarla ilgili —- tarihinde —- vermiş olduğu —sayılı karar ile —– sayılı yönetmeliğe aykırı hareket ettiği, bu karara binaen, şahsım bir avukat olarak konu ile ilgili bir idari yaptırım kararını ————— paylaşarak hukuki yorumlarda bulunmama ve sadece malumun ilanını bildirmeme rağmen, bundan dolayı, davalı haksız ve mesnetsiz iddialarla zarara uğradığını iddia ederek ——-Asliye Ticaret Mahkemesi’nde —- Sayılı dosyayı derdest etmiştir ve dava halen görülmektedir. Bu dava ile ilgili —- yetkilisi olarak müvekkilim —– neticesi takipsizlikle biten —- soruşturma numarası ile —– Cumhuriyet Başsavcılığı’nda tahkikata uğramış, ——–Sulh Ceza Hakimliğine ——– sayılı dosyayla itirazda bulunulmasına rağmen itiraz kesin olarak reddedildiğini, müvekkillerin ticari itibarlarının zedelenmesi manevi tazminat talebimizi haklı kılmaktadır.
Sunulan tüm kronoloji birlikte değerlendirildiğinde, —– sahip olduğu hakim durumunu kötüye kullanarak, müvekkillerime karşı sistematik bir yıldırma ve baskı politikası geliştirerek, yasal olmasa da her yoldan kar elde etme amacını ve hedeflerini her şekilde tutturmayı amaçladığından, sektörde kendisine yerli firmalar arasında en büyük rakip olarak gördüğü müvekkil şirketler ve müvekkil ortakları, piyasada karalama ve kötüleme yoluyla rekabet edemez hale getirip, pasifize etmeyi amaçlamaktadır. Meşru hiçbir menfaate dayanmayan iddiaları ve basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı tutumları ile oluşturduğu sürecin manevi giderini talepleri doğrultusunda karar verilmesini, Müvekkillerin aralarındaki dava arkadaşlığı hususları da dikkate alınarak uğradıkları manevi zararlarının ve zedelenen ticari itibarlarının bir nebze olsun giderilebilmesi bakımından ———- adına ——adına —–adına ————– adına ——- manevi tazminatın saldırının gerçekleştiği tarihten itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; İşbu dava, davacıların haksız yere savcılığa şikayet edildiği ve bu nedenle kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasına ve bu kapsamda Türk Borçlar Kanunu (TBK) 58’inci maddesine dayanmaktadır. Zira kişinin şeref, haysiyet, özel yaşam, özgürlükler, isim, resim gibi maddi nitelikte olmayan kişisel varlıklarının ihlali halinde manevi tazminat talepleri TBK m.58 kapsamına girmekte olduğu, bu kapsamda, TBK md.58’e dayalı olarak açılan işbu manevi tazminat davası ne TTK’da düzenlenen ticari davalardandır, ne de tarafların ticari işletmesiyle ilgilidir. İşbu dava şahıs varlığına ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini, —– taraf sıfatı bulunmadığı, Müvekkil tarafından ——– hakkında savcılığa yapılan bir şikayet olmadığını, Bu nedenle, husumet yokluğundan davanın ——– yönünden reddine karar verilmesini talep ettikleri, ——– taraf sıfatı bulunmamaktadır. Savcılığa yapılan şikayetler ——– Hakkında olduğunu, ——— tarafından açılan dava ve yapılan şikayetlerin tamamı gerçek olgulara, mahkemelerce verilen kararlara ve hukuki delillere dayanmaktadır ve hak arama özgürlüğü kapsamındadır. İş bu davanın görevsizlikten; esasa girilmesi halinde öncelikle taraf sıfatı yokluğundan reddine ve en nihayetinde haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafın hukuki dayanağı olmaksızın şikayetler gerçekleştirildiğinden bahisle, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce HMK 31. maddesi kapsamında süre verilmiş, tazminat isteminin somutlaştırılması talep olunmuş davacılar vekilince de buna istinaden ——- tarihli dilekçeleri ile —– Cumhuriyet Başsavcılığı’nın — soruşturma; —- soruşturma; —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Esas ve —-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———–Esas sayılı dosyalarının haksız ve mesnetsiz olarak derdest edildiği beyan edilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, bildirilen tanıklar dinlenmiş, tazminat istemine konu edilen dosyaların suretleri dosyamız arasına alınmıştır.
Bu kapsamda; ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasının davacısının —- davalılarının —————— olduğu, ——— sitesinde yayınlanan ve haksız rekabet oluşturan gerçek dışı yazı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edildiği belirlenmiştir.
——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- Esas sayılı dosyasının ise davacısının —– davalısının ———-olduğu, ———- davacısı hakkında yayınlanan ve haksız rekabet oluşturan kötüleyici ve gerçek dışı yazılar iddiasıyla manevi tazminat talep edildiği belirlenmiştir.
—-Cumhuriyet Başsavcılığının ——- soruşturma sayılı dosyası yönünden ise; müştekisinin ——- olduğu, şüphelilerinin ———– yetkilileri olduğu, haksız rekabet ve hakaret suçlarından soruşturma yürütüldüğü, verilen takipsizlik kararının itirazen kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yine ——-Cumhuriyet Başsavcılığının —– soruşturma sayılı dosyası kapsamında; şikayetçisinin ————– olduğu, şüphelilerin ———— olduğu, haksız ve kötüleyici beyanda bulunmak suretiyle haksız rekabet suçunun işlendiğinden bahisle yürütülen soruşturmada, verilen takipsizlik kararının itirazen kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin manevi tazminat istemi; yukarıda açıklanan dört dosya kapsamında davalı tarafın haksız şikayetleri ile davacıların ticari itibarının zedelendiği manevi zarara uğradıkları iddialarına dayandırılmıştır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK.nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet/dava edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti/davayı haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin/davanın hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Yukarıda anılan prensipler ve manevi tazminat istemine dayanak yapılan soruşturma ve dava dosyaları kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının anayasal bir hak olan şikayet ve hak arama özgürlüğü çerçevesinde hareket ettiği, bu özgürlüğün aşılıp davacıların kişilik haklarına saldırı mahiyetinde, zarar vermeye yönelik hareket ettiğine dair bir kanaat Mahkememizde oluşmadığından davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 8.538,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.434,35 TL nin davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi 10/3 maddesi gereğince davalı için takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/07/2020