Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1450 E. 2023/122 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1450 Esas
KARAR NO : 2023/122

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalıların müvekkili yanında işe başladıklarını ve Nisan-Mayıs 2018 tarihleri arasında planlı olarak işten ayrıldıklarını, işyerine 500 metre mesafede—– isimli bir iş yeri kurarak burayı işletmeye başladıklarını, işyerinden ayrılırken işyeri müşteri portföyünde yer alan telefon numaralarını ve diğer iletişim bilgilerini kopyaladıklarını, müvekkili işyerinde kalan kayıtları değiştirdiklerini, yeni açtıkları işyerinden müvekkilinin müşterilerine ulaşarak eski işyerinden taşındıklarını, eski işyerinin başkalarına devredildiğini, aynı sistem ve aynı düzenle yeni işyerinde çalışmaya devam edeceklerini beyan ettiklerini, iş yerinin açılışı şerefine kampanyaları olduğunu belirterek eski müşterileri müvekkiline ait işyerinden kopardıklarını ve kendi işyerilerine çekerek haksız bir kazanç elde ettiklerini belirterek davanın kabulünü talep etmişlerdir.Davacı taraf 11/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde 91.460,00 TL maddi tazminat taleplerinin 100 TL sinin —-, 91.360,00 TL sinin ise —- ve —–müşterek ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkillerinin, davacının haksız eylemleri ve tacizleri sebebiyle işten ayrılmak zorunda kaldıklarını, davacı ile rekabet yasağı sözleşmesi imzalamadıklarını, davacının —– merkezi olmasına rağmen—— nolu müvekkilinin hekim olduğunu, tarafların farklı sektörlerde olduklarını, davacının cirosundaki düşüşün müvekkilleri ile ilgili olmadığını, diğer müvekkillerinin halkla ilişkiler uzmanı ve sekreter olduklarını, davanın kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi tazminat davasıdır.Uyuşmazlık davalıların davacının işletmesinin eski çalışanı olup olmadığı, işten planlı şekilde ayrılıp ayrılmadıkları, haksız rekabette bulunup bulunmadıkları ile davacının talep ettiği haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi tazminat kalemlerinin haklı olup olmadığının tespitine ilişkin tazminat davasıdır.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.15/11/2021 tarihli Bilirkişi rapor içeriğine göre;
Haksız rekabet, TTK m. 54-63 maddelerinde düzenlendiği, TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulandığı,
Gerekçeden de anlaşılacağı üzere “dürüst rekabet” ile kastedilen “oyunun dürüstlük kurallarına, centilmenliğe uygun olarak oynandığı katışıksız, saf bir rekabet” kastedildiği, “Bozulmamış rekabet” ise çok daha geniş bir kavram olup en genel haliyle “güven duyulan, hilesiz rekabet” anlayışını temsil ettiği,
Hangi durumda bir rekabetin “dürüst ve bozulmamış” olarak nitelendirileceği ise her şeyden önce haksız rekabet hukukunun kadim ilkelerinden olan “emek ilkesi”ne göre belirlendiği, —— Bu ilkeye, kendi emeğini ortaya koymadan gerçekleşen ve rakipleri rekabette engellemeye yönelik her türlü davranışın haksız olduğu anlamına geldiği, başka bir ifadeyle, “kendi emeğine dayanmayan rekabet haksızdır” —–
Hükmün 2. fıkrasında ise Kanun Koyucu haksız rekabeti, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlandığı,
Görüldüğü üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak gördüğü, buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılması gerektiği, ——-Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde sayıldığı, bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu,Dava konusu bağlamında değerlendirilecek ilk husus, davalıların yeni bir işletme kurarak çalışmalarının haksız rekabet olup olmadığı olduğu, bilindiği üzere bir kimsenin bir iş yerinden ayrıldıktan sonra, eğitimini aldığı veya çalışarak tecrübe kazandığı bu sektörde başka bir işletmede çalışması veya başka bir işletme kurması -eğer BK m. 444-447 bağlamında bir rekabet yasağı sözleşmesi yok ise- kural olarak hukuka aykırı görülmeyeceği, aksine, Anayasal ticaret ve rekabet hürriyeti, kişinin böyle bir eylemde bulunabilme özgürlüğünü garanti altına aldığı,
Nitekim dava konusu ihtilaf ile örtüşen bir olayda, 10 işçinin davacıdan ayrılarak davalı işletmede çalışmaya başlaması eyleminin haksız rekabet davasına konu edildiği bir ihtilafta —— Hukuk Dairesi, 18.02.2015 tarihli ve——sayılı kararında aynen;
“(…) Davacı, diğer iddialarının yanında, ticari sırlarını bilen nitelikli personelinin, davalı tarafından ayartılarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, bu suretle davalı şirketin müşterileri ile ilişiklerinin sona ermesine neden olduğunu ileri sürmüş, mahkemece de bu hususun haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Somut olayda, davacı şirkette çalışan işçilerin, davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı dosyada bulunan belgelerle sabittir. Ancak davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesi başlı başına haksız rekabet teşkil etmez. Aksinin kabulü Anayasa’nın 48. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına gelir. Davacı davalı şirkete geçen çalışanlarının ticari sıralarına vakıf olduğunu ve bu ticari sırların davacı şirket aleyhine kullanıldığını iddia etmişse de, bu iddiasını ispatlayacak delil sunamamıştır. Bu itibarla, davacı şirket çalışanlarının işten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı, davalı şirketin bu çalışanlar aracılığıyla davacı şirketin müşterileri ile irtibata geçerek davacının müşterileri olan ilişkilerinin sona ermesine neden olduğuna dair gerekçe isabetli olmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde içtihat edildiği,
Anılan sebeplerden ötürü, davalıların davacı yanından ayrılarak rakip bir işletme kurmaları haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği,
Dava konusu ihtilaf bağlamında tartışılabilecek diğer bir husus ise davalıların, davacının müşterilerini ayartıp ayartmadıkları olduğu,
TTK m. 55/1-b hükmü aşağıdaki eylemleri haksız rekabet olarak nitelediği,
“b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek”.
Bu hükme göre bir kimsenin, bir başkasının müşterilerini dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kendine çekmesi, onları başkası ile olan ilişkisine aykırı davranmaya yönelterek aynı ilişkiyi bizzat kendisi ile kurmasını sağlaması, bu sonucu doğurabilecek davranışlarda bulunmasını bir haksız rekabet eylemi olarak görmüştür. Bu hüküm açısından belirleyici olan a) bir kişinin, bir başkasının müşterilerini kendisine çekmesi ve b) bu eylemi, o kişilerle bizzat kendisi sözleşme yapmak amacıyla yapmış olması,
Bu hükmün uygulanabilmesi için ilk önce bir kimsenin bir başkasının sözleşme ilişkisi içinde olduğu üçüncü kişiyi “sözleşmeye aykırı davranmaya” yönlendirmiş olması gerektiği, bu haksız rekabet halinde “sözleşmeye aykırı davranmak” unsuru ile kastedilen şey, üçüncü kişi ile aleyhine haksız rekabet eyleminde bulunulan kişi arasındaki sözleşmeyi sonlandırmak demek olmayıp, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan borçların yerine getirilmesini engellemeyi amaçlamak da yeterli olduğu—– Yönlendirme ise, müşterinin var olan sözleşmeyi feshetmesini sağlayacak, onu bu kararı almaya itecek olan açıklama, eylem ve girişimlerdir. Sözleşmenin bu yönlendirme sebebiyle feshedilmesinin amaçlanması yeterlidir; müşterinin sözleşmeyi yönlendirmeye rağmen feshetmemiş olması eylemi haksız rekabet olmaktan çıkarmayacağı, aynı şekilde, müşterinin sözleşmeyi başka bir sebeple feshetmiş olması da eylemin haksız rekabet olmadığını ortaya koyacağı,
Bu haksız rekabet halinden söz edebilmek için, her şeyden önce haksız rekabet mağduru ile üçüncü kişi arasında bir sözleşmenin bulunması gerektiği, burada kastedilen sözleşme ise, sürekli bir borç ilişkisi doğuran distribütörlük, acentelik, yetkili servislik, bakım-onarım veya danışmanlık gibi bir sözleşme olduğu, bu tür bir sözleşme ilişkisi bulunmadan, arızi olarak yapılan işlemler, bu hüküm bağlamında bir “feshine sebep olunan bir sözleşme” olarak nitelendirilemeyeceği, zira bu durumda borcun ifası ile sözleşme ilişkisi sona ermekte, sonraki sözleşmeler ise yeni bir hukuki işlem olarak karşımıza çıktığı, diğer bir ifade ile bu durumda yönlendirme ile feshedilen bir sözleşme bulunmadığı, bir kimsenin bu tür bir sözleşme ilişkisi olmadan, arızi olarak işlem yaptığı üçüncü kişiler, bu hüküm kapsamında değerlendirilemeyeceği, aksi durum, bir kimsenin sürekli bir borç ilişkisi olmadan arızi olarak işlem yaptığı her müşterisi üzerinde bir tekel hakkı olduğu sonucuna götürecektir ki bu durumu serbest rekabet piyasası ve anayasal rekabet hürriyeti ile bağdaştırmaya olanak olmadığı, bir kimsenin böyle bir sözleşme ilişkisi bulunmadan ürün sattığı müşterisi ile bir rakibinin temas kurması, reklam yapması ve hatta ürün satması veya iş yapması dahi haksız rekabet olarak nitelendirilmemesi gerektiği, dava konusu ihtilafta da, davacı ile müşterileri arasında bu tür bir sözleşmenin varlığı ortaya konamadığı, dosyada bu yönde bir sözleşme örneği yer almadığı, bu sebeple dava konusu ihtilafta müşteri ayartma şeklinde bir haksız rekabet eyleminden ve dolayısıyla TTK m. 55/1-b-1 hükmüne aykırılıktan söz etmeye olanak olmadığı,
Bununla birlikte, davacı tanığı—– tanık ifadesi incelendiğinde “yaklaşık 2 yıl kadar önce gittiğim —– merkezinden telefonla arandım ve iş yeri adresinin değiştiğini, yeni iş yerine de beklediklerini ifade ettiler, beni arayan —– isimli bir kişi idi” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Yine davacı tanığı—– “Bir süre işlem için davacıya ait iş yerine gittim, araya biraz zaman girdikten sonra hatırladığım kadarı ile —– isimli birisi beni arayıp iş yerini taşıdıklarını, yeni iş yerine beklediklerini söyledi, ben kendisine—– yanlarında olup olmadığın sorduğumda —– onlar ile birlikte olduğunu söyledi” şeklinde beyanda bulunmuştur.Sadece davacı tanıkları değil, davalı tanıklarından—–işlemleri için 6 ayda bir bu merkeze gidip geliyordum, işlemlerim için öncesinden sekreter olan —– arıyordum, yine bir gün aradığımda —– “iş yerini değiştirdik, başka bir yere taşındık, yeni yerimize gelin” diye cevap verdi” şeklinde tanıklık yaptıkları,Delil niteliği tamamen Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak kaydıyla (özü itibariyle bir haksız fiil olan haksız rekabet eylemi, tanık ile de ispatlanabilir), tanık ifadeleri de göstermektedir ki davalılardan —– kendi kurdukları/çalıştıkları işletmeleri için eski iş yerinin taşındığı ve yeni yerin burası olduğu şeklinde üçüncü kişilere açıklamalar yaptıkları, dikkat edilmesi gerekir ki bu eylemlerinde davalılar, davacı yanından ayrılarak ondan farklı ve yeni bir iş yeri kurduklarını beyan etmedikleri, (Zira bu tür bir açıklama, yukarıda da değinildiği üzere haksız rekabet olarak nitelendirilemeyecektir). Aksine adı geçen davalılar, eski iş yerinin adres değiştirdiğini, taşındığını belirterek, yeni iş yerinin eskisinin devamı olduğu izlenimini bıraktıkları, bu tür bir eylemi, dürüstlük kuralı ile bağdaştırmaya olanak olmadığı, nitekim TTK m. 55/1/a-2 hükmü “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak” eylemini bir haksız rekabet hali görüldüğü, yine TTK m. 55/1/a-4 hükmü “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” eyleminin de bir haksız rekabet eylemi olduğunu açıkça belirtildiği, kendi kurdukları işletmeyi daha önceden çalıştıkları iş yerinin devamı olarak beyan eden davalıların bu eylemleri, TTK m. 55/1/a-2 ve m. 55/1/a-4 uyarınca haksız rekabet teşkil etmekte olduğu,Davalıların davacıya rakip olabilecek bir işletme kurmaları veya böyle bir işletmede çalışmalarının haksız rekabet teşkil etmediği,
Davacı ile dava dışı müşterileri arasında, davalıların ayartmaları ile sona erebilecek sürekli bir borç ilişkisinin bulunmaması sebebiyle TTK m. 55/1/b uyarınca bir haksız rekabetten söz edilemeyeceği,
Gerek davacı tanıkları —–; gerekse davalı tanıklarından —– yeminli tanık ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla, davalılardan —–ve —– davacının müşterilerini aradıkları, “(davacının) iş yerinin taşındığını, adresini değiştirdiğini” söyledikleri,Bu eylemleri ile adı geçen davalıların hem kendi işletmeleri ve iş ilişkileri hakkında gerçeğe aykırı bilgi verdikleri hem de davacının faaliyetleri ve işleri ile karıştılmaya yol açan açıklamalarda bulundukları,Bu açıklamaların dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, TTK m. 55/1/a-2 ve m. 55/1/a-4 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği,Niteliği gereği bir haksız fiil olan haksız rekabetin tanıkla da ispatlanabileceği,Tanık ifadelerinin delil niteliğinin tamamen Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu,
Davalı —— haksız rekabet teşkil eden bir açıklamasına rastlanamadığı bildirilmiştir.
18/07/2022 tarihli mali müşavir bilirkişi rapor içeriğine göre;
Verilen yetki ile, tacir olan davacının ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; 2018 yılına ilişkin yasal ticari defterlerin noter açılıp, kapanış onaylarının süresinde TTK.’ nu ve VUK’ nu hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı,Somut olayda, Raporun 4.b. bölümünde davacının 2017 ve 2018 yılına ilişkin ticari defter kayıtlarında hasılat bilgileri karşılaştırmalı olarak incelenmiş olup; 2017 yılı KDV hariç toplam hasılatı 195.787,13 TL iken 2018 yılı hasılatının 104.327,13 TL tutarında gerçekleştiği yönünde görüş bildirilmiştir.Davanın dayanağı haksiz rekabet haksız fiil mahiyetinde olduğundan tanık dahil her türlü delil ile ispatlanması mümkün olmakla taraf tanıkları dinlenmiş; Mahkememizce dinlenen davacı tanığı —- Ben davacı —– ismi ile tanırım, —– bulunan —–merkezi adı altında işlem yaptığı işyerine müşteri olarak gidiyordum, bu yerde —–isminde bir bayan ve adını bilmediğim başka bir bayan da çalışıyordu, yaklaşık 2 yıl kadar önce gittiğim —– merkezinden telefonla arandım ve iş yeri adresinin değiştiğini, yeni iş yerine de beklediklerini ifade ettiler, beni arayan —–isimli bir kişi idi, bir süre sonra sokakta —– ile karşılaştığımda eski iş yerinin yakın olduğunu iş yerini neden değiştirdiklerini kendilerine sorduğumda ” ben iş yerimi değiştirmedim ki ” diyerek cevap verdi, yeni iş yerine daha sonra hiç gitmedim,—– gittiğim iş yerinin adı —– davalı vekilinin beyanı ile soruldu: Beni telefon ile aradıklarında yapacakları hizmeti tek tek söylemediler, iş yerinin değiştiğini sadece yeni iş yerine de beklediklerini söylediler, ben bu —– merkezinde —- işlemi yaptırdım, farklı işlem için gelen ve bekleyen bayanlar da vardı, konuşmalarından —– yapıldığını da duydum, benim işlemimi sadece—– yapardı,——bildiğim kadarı ile orada sekreter idi, ben işlemimi —– yaptığım için o —– merkezini tercih ettim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkememizce dinlenen davacı tanığı davacı tanığı —-ile —— ortak olduğunu hatırlıyorum, —–isimli iş yerine müşteri olarak—— müşterisi olarak gidiyordum, bu iş yerinde ——ortağı ve ya birlikte çalıştığı bir kaç kişi daha vardı, isimlerini bilmiyorum, —-tanımıyorum,—- soyadı —– idi, ben oraya ——işlemleri için gidiyordum, bu işlemleri sadece —– yapıyordu, onun dışında çalışanlar yapmıyordu, bir süre işlem için davacıya ait iş yerine gittim, araya biraz zaman girdikten sonra hatırladığım kadarı ile—– isimli birisi beni arayıp iş yerini taşıdıklarını, yeni iş yerine beklediklerini söyledi, ben kendisine —– yanlarında olup olmadığın sorduğumda —- onlar ile birlikte olduğunu söyledi, şimdi hatırladığım üzere —– isminde birini tanımıyorum, en başta—– ile ortak olduğunu söylemiş isem de —– ile —–isimlerini karıştırdım, beyanımın bu kısmı doğrudur, beni telefonla arayan kişi cep telefonumu aramıştı, arayan numaranın ise sabit hat olduğunu düşünüyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkememizce dinlenen davalı tanığı —- Davacı—-isminde birini tanımıyorum, davalıları tanırım, davalılardan —– sekreter, ———çalışan olarak çalışıyordu, bu iş yerinde bir de——diye bildiğim bir kişi çalışıyordu, bu iş yeri —– idi, bu iş yerine —-işlemi için gittiğimde bu işlemi — yaptı, —- işlemlerini de —– Bey yapıyordu, —– silme işlemi tek seferlikti, —- işlemleri için 6 ayda bir bu merkeze gidip geliyordum, işlemlerim için öncesinden sekreter olan—–arıyordum, yine bir gün aradığımda —– ” iş yerini değiştirdik, başka bir yere taşındık, yeni yerimize gelin” diye cevap verdi, ben —– gittiğimde de her seferinde —–görmüyordum, yeni iş yerinde de görmedim,—– işlemleri ve —– işlemlerini yapardı,—– işlemlerini—— yapmazdı o daha çok —- işlemleri yapardı, yeni taşındıkları iş yerinde—– daha önce yaptğı işlemlerin yapılmadığın düşünmekteyim çünkü ben hiç yaptırmadım ve bana bu işlemlerin yapılması için de teklif etmediler,—– yaptığı işlemleri yeni iş yerinde yapabilecek bir kişinin olmadığını biliyorum, ——ilk defa bir arkadaşımın önerisi üzerine gittim, şöyleki kaşımda dövme vardı, bundan rahatsızlık duyuyordum, arkadaşım da bunu —– yapabileceğini söyledi, bunun üzerine —– gittim, yine aynı arkadaşım—— işlemi yaptırıp memnun kaldığını söyleyince ben de yaptırdım” şeklinde beyanda bulunmuştur.Talimat Mahkemesince dinlenen davalı —– tanığı —–“Ben tarafları —– müşterisi olmam nedeniyle tanırım. Yaklaşık 6-7 yıl boyunca müşterileri olarak gidip geldim. Benim bildiğim kadarıyla davalı —–bey bu iş yerinde doktor olarak çalışıyordu. Kendisi genel cerrahtır. Ben onun hastasıydım. —–bey bu iş yerinden ismini—– olarak bildiğim ancak sonradan—— olarak öğrendiğim —- sahibi —– hanımla anlaşamadıkları için ayrıldığını biliyorum.—— bey ayrıldıktan sonra bana herhangi bir şekilde yeni çalıştığı iş yerine davet eden bir mesaj ya da telefonu olmadı. Aksine—– hanım beni ve arkadaşlarımı telefonla arayıp —– davet edip ücretsiz uygulama, hediye paketler konusunda gelmem için davette bulundu. Ancak ben doktorun —– bey olması nedeniyle gitmedim. —–beyin kendi açtığı kliniğine gitmeye başladım. Zira —–hanım doktor değildi. Bildiğim kadarıyla güzellik uzmanıydı. Ben zaten —– beyden dolayı gidiyordum. —– bey kendi açmış olduğu iş yerinde şuan davalılar —– hanım ve—— hanım ile birlikte çalışmaktadır. Ben anlattıklarım dışında taraflar arasında nasıl bir sözleşme var ya da bir sözleşme var mı bu konuda bilgi sahibi değilim. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli bilirkişi rapor içeriklerine göre yapılan değerlendirme sonucunda; davacı tarafça davalıların kendi yanında işe başladıkları ve Nisan-Mayıs 2018 tarihleri arasında planlı olarak işten ayrıldıkları, işyerine 500 metre mesafede —— isimli bir iş yeri kurarak burayı işletmeye başladıkları, işyerinden ayrılırken işyeri müşteri portföyünde yer alan telefon numaralarını ve diğer iletişim bilgilerini kopyaladıkları, müvekkili işyerinde kalan kayıtları değiştirdikleri, yeni açtıkları işyerinden müvekkilinin müşterilerine ulaşarak eski işyerinden taşındıkları, eski işyerinin başkalarına devredildiği, aynı sistem ve aynı düzenle yeni işyerinde çalışmaya devam edeceklerini beyan ettikleri iddiası ile maddi zarara uğranıldığından bahisle eldeki maddi tazminat davasının açıldığı, davacı tanıklarının ” telefonla arandım ve iş yeri adresinin değiştiğini, yeni iş yerine de beklediklerini ifade ettiler, beni arayan—– isimli bir kişi idi” ” iş yerinin değiştiğini sadece yeni iş yerine de beklediklerini söylediler” “—-isimli birisi beni arayıp iş yerini taşıdıklarını, yeni iş yerine beklediklerini söyledi, ben kendisine —— yanlarında olup olmadığın sorduğumda——onlar ile birlikte olduğunu söyledi” şeklinde beyanda bulundukları yine davalı tanığı —–“bir gün aradığımda—– iş yerini değiştirdik, başka bir yere taşındık, yeni yerimize gelin” diye cevap verdi” şeklinde beyanda bulunduğu, davalıların davacı ile birlikte aynı işyerinde bir süre çalıştığı ve daha sonra ayrıldıkları hususunda ihtilaf bulunmadığı, ayrıldıktan sonra davacının işlettiği işyerinde verilen hizmet benzeri işlemlerin yapıldığı yeni bir işyeri açıp orada çalışmaya devam etmelerinin haksız rekabet teşkil etmeyeceği ancak davacı tanıkları ile davalı tanığı—– beyanlarına göre davalılar —— müşterileri arayıp/ müşteriler tarafından arandıklarında davacının işyerinin taşındığı, adresin değiştiğini söylemeleri ile adı geçen davalıların hem kendi işletmeleri ve iş ilişkileri hakkında gerçeğe aykırı bilgi verdikleri hem de davacının faaliyetleri ve işleri ile karıştılmaya yol açan açıklamalarda bulundukları, bu açıklamaların dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, TTK m. 55/1/a-2 ve m. 55/1/a-4 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmış, taraflar arasında haksız rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmamasının sonucu etkisinin olmayacağı, haksız rekabet eyleminin tespiti halinde TTK 54. Madde kapsamında sorumluluğun söz konusu olduğu, TTK’nun 56. Maddesine göre haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden birisinin de maddi tazminat olduğu, bu isteğin kabul edilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerektiği, asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesi gerektiği, ancak, böyle bir zararın, kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, 56. Maddenin (e) bendi ile, maddi tazminat olarak davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı menfaati karşılığına da karar verilebileceği düzenlendiği, bu zarar, kural olarak ticari defterler ve diğer kanıtlar ile tespit olunabileceği, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulan davacı defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu 91.360,00TL maddi zararın ortaya çıktığı ve davalılardan haksız eylemde bulunan —— sorumlu olduğu diğer davalının haksız rekabet eyleminin ispatlanamadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalılar —– yönünden kabulü ile;
Davalıların davacının müşterilerini arayıp davacının işyerinin taşındığını, adresinin değiştiğini beyan etmeleri şeklindeki eylem/ söylemlerinin TTK md. 55/1/a-2 ve 55/1/a-4 hükmü uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin menine,
Davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 91.360,00.-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davanın davalı ——yönünden reddine,
3-Karar harcı 6.240,80 TL’den davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 1.678,51 harcın mahsubu ile 4.562,29 TL bakiye harcın davalılar ——- müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.678,51 TL peşin harcın davalılar ——-müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafça sarfedilen 41,10 TL ilk dava masrafı 339,30 TL tebligat müzekkere gideri, 2.100,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.480,40 TL yargılama giderinin davalılar —— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 14.617,60 TL vekalet ücretinin davalılar ——müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı—— kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalı tarafa ödenmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.