Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/142 E. 2018/143 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/142 Esas
KARAR NO : 2018/143

DAVA :İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 11/12/2018 tarihli dilekçesi ile ;müvekkilinin 04/05/2015 tarihinde 11.200,00 TL borç parayı banka kanalıyla EFT olarak davalıya gönderdiğini, ancak davalının müvekkilinden aldığı borcu ödemeye yanaşmadığını ve ödemesi gereken borcunu müvekkilinin ısrarlı tüm şifahi taleplerine rağmen ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin de davalıya karşı İstanbul— İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının hem yetkiye hem de borca itiraz etmesi nedeniyle yetki itirazının kabul edilerek, dosyanın yekili İstanbul Anadolu — İcra müdürlüğünün — Esas numarasını aldığını, davalının borcunu ödemek yerine kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu belirterek davalının İstanbul Anadolu — İcra müdürlüğünün—Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına borçlunun %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu — Asliye Hukuk Mahkemesinin — E., — K. sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Somut olayda, davacı davalıya borç verdiği paranın ödenmesi için icra takibi başlatmış olup, davacı iddiasının ödünç sözleşmesine dayandırmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçe gösterilerek her ne kadar davanın görev yönünden reddine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ise de, TTK.nun 4/1-(f) maddesinde “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,” öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava sayılacağının belirtildiği,
Hukukumuzda ödünç para verme işlemleri özel kanunlarda düzenlenmekte olup, TTK.nun 4/1-(f) bendinde belirtilen ödünç para verme işleri ile, bankalar ve diğer kredi kuruluşlarında olduğu gibi (Örneğin; Bankalar Kanunu) özel düzenlemelerin kastedildiği,
Davacının ise tacir sıfatı bulunmayan gerçek kişi olduğu, TTK.nun 4/1-(f) maddesinde belirtilen işlemleri yapabilecek sıfata sahip olmadığı, somut olayda bulunup bulunmadığı araştırılacak olan ödünç sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen ödünç sözleşmesi olduğu ve Türk Borçlar Kanunu’nun ödünç sözleşmesine ilişkin hükümlerinin TTK.nun 4/1-(c) maddesinde ayrık tutulduğu,
Konu ile doğrudan ilgili Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2016 tarihli 2015/18271 E. 2016/9293 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, somut olayda taraflar arasında ödünç sözleşmesinin bulunup bulunmadığının analizinin asliye hukuk mahkemelerinin görev alanında olduğu, taraflar arasındaki ilişki veya uyuşmazlığın bahsi geçen üç grup içerisinde yer almadığı, anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile …115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın …nun 21-(1)c) maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin —Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
Harç ve mahkeme masrafı konularının görevli mahkeme tarafından nihai kararda değerlendirilmesine,
İlişkin; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın, taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf/kanun yolu açık olmak üzere; karar verildi. 20/02/2018