Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1397 E. 2021/1172 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1397 Esas
KARAR NO: 2021/1172
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan tazminat (haksız fiilden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davalı —-, davacının da ortağı ve—-olduğu tasfiye halinde şirketin tasfiye memuru olduğunu, her ne kadar kendisi davacının da onayı ile tasfiye memuru olarak atanmış
olsa da görevini kötüye kullanarak davacı haklarını zarara uğratacak şekilde taraflı olarak davrandığı,
diğer ortak —– olduğunu, davacı ile davalının babası diğer ortak — arasında
pek çok dava ikamesinin bulunduğunu, dolayısıyla aralarında bir husumet olduğunu, —
olan davalı —- tarihlerde diğer ortak ile aynı evde yaşayan kızı olduğu, bu durumda
aynı husumeti paylaştığını, davalının tasfiye sürecinde, kasıtlı bir şekilde diğer ortak —– lehine taraflı ve davacı haklarına zarar verir şekilde davrandığı, —- istifa etmediği,
şirkete ait mali kayıtların davacıdan kaçırılmış ve incelenmesine olanak tanınmadığını, tasfiye
sürecinin kasıtlı bir şekilde şirketin mal varlığı ve bankada olması gerekirken kasasında bulunan nakit
varlığı sahte kayıtlarla eritilinceye kadar sürdürülmüş ve tasfiye sürecinin —- sürdüğünü, tasfiye
sürecinde olan, hiçbir malı, mülkü olmadığı anlaşılan, demirbaşı olmayan, bütün varlığı kutular
içindeki şirket defterlerinden ibaret olan şirket için —–olarak
kayıtlara geçtiği, zarar eden ve tasfiye kararı alınan bir şirkette gerçek dışı harcamalar yapıldığı,
davacının —- tespiti ile ilgili—- tarafından davet edilseydi yasanın
emrettiği şekilde bu şirket defterlerinin yer aldığı, bunun için diğer ortağa aylık —-
ödemesine gerek kalmayacağı, tasfiye süreci her açıdan azledilen tasfiye memuru maaşı açısından ve
babası diğer ortak açısından son derece karlı olduğu, şikayet edilen, azledilen —– kağıt üzerindeki, tek taraflı, kasıtlı, suç içeren eylemleri neticesi bu sonucu doğurduğu, aynı durum ortaklar kurulu kararına dayalı olmayan—– maaşı için de geçerli olduğu, tasfiye kararının alındığı tarihlerde iki ortağın, diğer ortak— karar
kılmalarının sebebi, —- basiretli bir —- olma özelliklerinin olmadığı, asıl
sebep usulen gösterilmesi gereken bir tasfiye memuru olması ve bu konuda şirketin zarar etmiş iken,
herhangi birine fazladan para ödemek zorunda kalmamak, maaş durumunun hiçbir yasaya ve yasal
düzenlemede kabul görebilecek bir durum olmadığı, —- maaş olarak — yılında —-, devamındaki yıllarda yine kayıtlara ulaşmak mümkün olmadığı, noter kanalı ile gönderilen İhtarname ile mali kayıtlarda davacı adına borç olarak işlenmiş bu mal ve kasa noksanın
davaya dayalı olarak düşürülmesini, bu durum ancak şikayet edilen, azledilen tasfiye memurunun azledilen sonra, Mahkemece atanan —– tarafından gerçekleştirildiği, şikayet edilen
—, davacı ortağı zarara uğratmak için her türlü suç içeren eylemi gerçekleştirdiği, —- olarak görünen ve hiçbir dayanağı olmayan —- geçerli olduğu, azledilen —– şirketle ilgili kağıt üzerinde oynamalar yaptığı,
her hususta tek taraflı sadece davacı hakkında taleplerde bulunulmuş, borç tesis edilmiş, alacak davaları ve icra takipleri açıldığı, bu hususlarda babası olan diğer ortak —– aleyhine hiçbir
girişimi olmadığı, bu durumda kasıtlı yani suiistimal edici, suç içeren tavrının açık göstergesi olduğu, —– sair nedenlere binaen; —- dava ile görevini suiistimal ettiği sabit olan azledilen tasfiye memuru aleyhinde işbu davanın açılması zorunluluk kazandığı, yukarıda izah edilen
nedenlerle, davalı azledilen —– görevini suiistimal edici, suç içeren kasıtlı eylemlerle şirketin içini boşaltarak doğrudan davacı verdiği mali zararların tazmini babında bilirkişi raporuna değin şimdilik —- talepli —- davamızın kabulü ile bilirkişi raporu neticesinde tespit edilecek tazminatın davacı tarafa ödenmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının
davadan ——– tarihinde haberdar olduğu, dava dosyasındaki tebligat parçasından görülüp anlaşılacağı üzerine tebligatın davalıya TK 21/2 maddesine göre muhtıra
yapıldığı ancak ödenen parçada davalının adreste bulunmama sebebi belirtilmemiş olduğu gibi en yakın komşu yada yöneticiye haber verilmediği, O nedenle dava dilekçesi tebliği usulsüz olup davalı davadan—- tarihinde haberdar olmakla davaya ilişkin davacının davasını —
maddesine dayanarak açtığı anlaşıldığı, dolayısıyla bu halde davacının tasfiye memurunun kusuru
nedeniyle malvarlığında doğrudan bir zarar meydana geldiğini somut bir şekilde ve hiçbir kuşkuya mahal olmaksızın ispat etmesi gerektiği, davacının dava dilekçesinde beyan ve iddialarının son derece soyut ve afaki olduğu anlaşıldığı, davacının da ortağı olduğu—-yılında kurulan şirketin—– tasfiye kararı ortaklarca alınınca her iki ortağın istem, kabul ve oluruyla şirketin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere görevlendirildiğini, hal böyle olmakla birlikte bir süre sonra ortaklar arasında bir takım anlaşmazlıklar yaşanmaya başlamış ve bu nedenle davalı ile davacı diğer ortak ile şifahi yazılı iletişim kurmakta bir hayli zorlanmaya başladığı,
öyle ki davacı tasfiye sürecinin amacına ulaşması için gerekli bilgi ve belge akışı anlamında tasfiye
memuru ile irtibat ve iletişim halinde olacağına diğer ortak ile anlaşmazlıkların tasfiye memuruna da
yansıtma başlamış —– inceleme ve toplantı taleplerine bile yanıt vermemeye ve
şirkete gelmemeye başladığını, tasfiye memuru davalı diğer ortağın kızı olması nedeniyle de davacı
ayrıca suçlamaya, karalamaya çalışmış ortağı ile arasındaki sorunları olmadık şekilde davalı ile de
ilişkilendirmeye çalışıldığı, oysa ki davalı ortaklar arasındaki ilişkinin tamamen dışında olan ve görev
gerekleri her şeye rağmen en iyi şekilde yapmaya gayret gösteren bir kişi olduğu, davalı tarafından
davacıya gönderilen ve karşılıklı yazışma konusu olan ihbarname ve ihtarnameler de diye ekte olup
aksi yöndeki davacı beyan ve iddiaları da bu anlamda gerçeği yansıtmadığı, davalının davacı iddiası
üzerine —– görevini kötüye kullanması nedeniyle görevinden alınası gibi bir durumun
söz konusu olmadığı, sadece ortalar arasındaki ihtilafın davalının —- nedeniyle davacı
tarafından kendisine sirayet ettirilmeye çalışılması ve sürecin bu nedenle uzamaması için alınan bir
karar olduğu, dolayısıyla davacının aksi yöndeki beyan ve iddiaları de gerçeği yansıtmadığı, tasfiye
memuru değişikliği sonrası davalının görevini bırakması sonrası bile şirketin tasfiyesi oldukça uzun bir süre sürmüş olup bunun bile sorunun davalı kaynaklı olmadığını gösterdiği, kabul anlamına
gelmemekle birlikte bir an için aksi düşünce —— hareket edilse bile davacının zamanaşımına uğramış olup zamanaşımı itirazında bulunduklarını, arz ve izah edilmeye çalışılan bilgi ve bulgular ışığında haksız ve hukuki himayeden yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile
vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilince sunulan — tarihli ıslah dilekçesi ile alınan raporlar doğrultusunda—- davalıdan tahsiline karar verilmesi talep olunmuştur.
Davacı vekilince her ne kadar cevap dilekçesinin süresinden sonra verildiği, davalının münkir sayıldığı ileri sürülmüş ise de; davalı adına —- gereğince çıkarılan davetiyenin, tebliğ edilemeden iade edilmesi üzerine davalının mernis adresi itibariyle — gereğince ve ilgili şerhi ihtiva eder şekilde davetiye çıkarıldığı, adresin kapalı olduğunun davetiyete şerh düşüldüğü ancak davalının adreste bulunmama sebebine ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, bu haliyle —- aykırı olduğu, davalı adına dava dilekçesi, tenzip zaptı usulünce tebliğ edilmemiş olmakla, öğrendiğini bildirdiği tarihin esas alınacağı, bu nedenle cevap dilekçesinin süresi içinde verilmiş sayıldığı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Dava, davalının dava dışı —- olduğu dönemde, görevini kötüye kullanarak anılan şirkete ve şirketin ortağı olan davacıya doğrudan zarar verdiğinden bahisle zararın tazmini istemine ilişkindir.
—– sorumluluğuna ilişkin olarak — maddesinde ise;
—-yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” düzenlemesi getirilmiştir.
Hukuki Sorumluluk üst başlığı altında TTK’nun 560. maddesinde ise;
“Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip,—— dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.
Davacı vekilince, dava dilekçesinde tazminat istemi;
*davalının tasfiye sürecinde, şirketin diğer ortağı-aynı zamanda davalının babası —– lehine ve davacının haklarına zarar verir şekilde davrandığı,
*şirketin mali kayıtlarının davacıdan kaçırıldığı, davacının incelemesine olanak tanınmadığı,
*şirket varlığının sahte kayıtlarla ——— sürdürüldüğü ve kasıtlı olarak—– yıl devam ettirildiği,
*davalının, davacıya zarar vermek amacıyla tasfiye kararından itibaren hiçbir karar için davacıyı davet etmediği, kasten davacı ile ilgisi olmayan adreslere tebliğ yaptığı,
*tasfiye sürecinde, hiçbir malvarlığı olmayan şirket için yer kiraladığı, kira ücreti ödediği,
—– olmaksızın davalıya maaş ödemesi yapıldığı,
iddiaları ileri sürülmüştür.
Davacı vekilince yine dava dilekçesinde, sayılan usulsüzlüklerin —– esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporları ile tespit edildiği ve karar altına alındığı ileri sürülmüştür.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dava dışı şirket kayıtları yönünden inceleme yapılarak kök ve ek rapor alınmıştır.
—– sayılı dosyası dosyamız içine alınmış, işbu davada ileri sürülen vakıalara dayalı olarak davalının görevi kötüye kullanma, sahtecilik ve —- muhalefet gereği cezalandırılmasının davacı tarafça talep edildiği, —– tarihli kararı ile, ihtilafın hukuki nitelikte olduğu, isnat edilen suçların işlendiğine dair yeterli delil bulunmadığından bahisle, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karara itirazın —–sayılı kararı ile, itirazın reddine dair kesin olmak üzere karar verildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce —- esas sayılı dosyası sureti dosyamız içine alınmış, tetkik edilmiş, davacısının — davalılarının —-olduğu, — tarihinde davanın ikame edildiği, —- azli ile yerine bir mali müşavirin tasfiye memuru olarak atanmasına dair karar verildiği belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamının tetkikinde, dava dışı —davacı ile davalının babası— olduğu, —-tarihli kararı ile şirketin tasfiyesine karar verildiği ve davalının tasfiye memuru olarak atanmasına dair karar alındığı, davalının —-esas sayılı dosyasında verilen azil kararına kadar, anılan şirketin ——– olarak görev yaptığı, bu süreçte, Mahkememizce alınan kök ve ek raporda tespit edildiği üzere şirket kayıtlarında —- harcama yapıldığının kayda geçirildiği, bunların ağırlıklı olarak davalıya ödenen ücret, ayrıca ödenen kira gideri ve genel yönetim giderlerine ilişkin olduğu belirlenmiştir.
Tasfiye sürecinin davalı tarafça bu denli uzatılmasının, herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan dava dışı şirketin, bu denli yüksek giderlerinin tahakkukunun davalının sorumluluğunu gerektirebileceği Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte davacı tarafça, işbu davadaki iddialar ileri sürülerek davalının azli istemi ile dava açıldığı, davanın görüldüğü —- sayılı dosyası kapsamında, —- ticari kayırları üzerinde inceleme yapıldığı, davalıya yapılan maaş ödemelerinin, davalı alacağı olarak kayıtlara işlendiğinin, ayrıca kira ödemelerinin, yanı sıra genel giderlere ilişkin tahakkuk eden tutarların tespit edildiği, kök ve ek raporlar ile açıklandığı belirlenmiştir.
Nitekim davacı vekilince de, dava dilekçesinde, ileri sürdüğü hususların —– dosyası kapsamında alınan raporlar ile belirlendiği ileri sürülmüştür.—- dosyasında alınan kök rapor —–tarihinde verilmiştir.
Davalı —– sorumluluğu hükümleri gereğince tazminat istemli bu dava ise—- tarihinde ikame edilmiştir.
Yukarıda ayrıntısı ile yer verildiği üzere, sorumluluk davaları için —- zaman aşımı süreleri ön görülmüş, davalı vekilince de, süresinde sunulan cevap dilekçesi ile zaman aşımı defi ileri sürülmüştür. Davacı vekilince de belirtildiği üzere, davalıya işbu dosya kapsamında atfedilen eylemlere, —- sayılı dosyasında alınan raporlar ile davacı tarafça —– — yıllık zaman aşımı süresi işlemeye başlamış, —- yıllık süre dolmuştur. Davalıya atfedilen eylemlerin cezayı gerektirmediği, yapılan ceza soruşturması ile de sabit olmakla, uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin de tatbik edilemeyeceği, dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolduğu kanaatiyle davanın zaman aşımı yönünden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken — karar ve ilam harcından peşin olarak alınan — peşin harç ile —–ıslah harcından maktu harcın mahsubu ile bakiye — karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2021