Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1371 E. 2019/648 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1371 Esas
KARAR NO : 2019/648

DAVA : Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2018
KARAR TARİHİ : 04/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacının————–zincirinde —- olarak çalışmaya başladığını, davacının davalı şirketin ——— illerinde ve bu illere bağlı ilçelerde temsile yetkili şube müdürü olarak görev yaptığını, davalı şirketin 13/02/2015 tarihinde davacının iş akdini feshettiğini, davacının davalı aleyhine İstanbul Anadolu —İş. Mahkemesi 2015/164 Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açtığını, davalının iş akdini sona erdirmesine rağmen halen ticaret sicil kayıtlarında davacının sorumlu müdür olarak yer aldığını, davalının haksız olarak davacı bilgilerini kullanması sebebiyle elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davacıya ödenmesi gerektiğini, davalının davacının adını kullanarak ticaret yapmasının davacının kişilik haklarını ihlal ettiğini, bu nedenle manevi zararın oluştuğunu belirtmiş, 5.000 TL maddi 75.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açılması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesinin davalı şirketi zarara uğratması sebebiyle haklı olarak feshedildiğini, davalının her bir şubeye özgü imza sirküleri çıkarmadığını, davacının is akdinin feshinin ardından yönetim kurulu kararı ile yetkilendirmelerinin iptal edildiğini, bu hususun ayrıca tescil ve ilan edildiğini, davacının kimlik bilgilerinin kullanılmasının davalı şirkete bir kazanç sağlamayacağını, manevi tazminat talebine konu tutarın fahiş belirlendiğini, vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulama alanı bulamayacağını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin davacı ile iş akdi sona erdikten sonra davacının adı ile işlemlerde bulunması sebebiyle davacının uğradığı maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve yukarıda anılan yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde, davalı ——- tacir olmasına rağmen davacı tarafın tacir olmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar kapsamında da bulunmadığı, bu itibarla davanın nispi ve mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle Mahkememizin görevli bulunmadığı, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı gözetilerek davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:(Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;)
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.