Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1359 E. 2021/486 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1359 Esas
KARAR NO : 2021/486

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/01/2012
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı —-imzalandığını, davalının işi bir hafta içinde bitirerek davacıya teslim ettiğini,— açılmasından sonra 1 hafta içinde kaplanan —– ayrılmaya başladığını, kusurlu imalat nedeniyle davalı firmayla irtibata geçildiğini, davalının bedeli ödenmek suretiyle onarım yapacağını ifade ettiğini, kusurlu imalatın tespiti için —- dosya ile tespit yapıldığını belirtmiş, akdin feshine, bedelin iadesine, olmadığı takdirde bedelin indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme düzenleme—- tarihinde açıldığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davanın ayıp ihbar süresinde açılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede malzemenin cinsine ilişkin herhangi bir madde bulunmadığını,— alanının mevcut zeminlerinin sağlıklı uygulama yapmaya uygun olmadığını, davacının talebi üzerine işin tamamlanarak davalıya teslim edildiğini, delil tespitinden haberdar edilmediklerini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimin ayıplı ifası nedeniyle akdin feshi ile bedelin iadesi, aksi halde bedelde indirim yapılması istemine ilişkindir.
Başlangıçta —— numaralı dosyasında görülmekte olan davada, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
—– sayılı ilamında “Eser sözleşmesinden kaynaklanan davanın — zamanaşımı süresinin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/4. maddesi hükümünce 5 yıl olduğu, teslimden itibaren başlayacağı, fatura ve ekindeki tutanağa göre eserin teslim tarihinin — dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, çekişme eser ilişkisinden kaynaklandığından satıma ilişkin Borçlar Kanunu hükümlerinin, TTK hükümlerinin ve 6098 sayılı TBK’nın 478. maddesindeki zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün olmadığından mahkemece zamanaşımı def’i reddedilip işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde açıklandığı üzere karar bozulmuştur.
Bozma üzerine yargılamaya —dosyası üzerinden devam edilmiş, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, uyuşmazlık noktalarına ilişkin bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi —- tarihli rapora göre; ——– oluşan kusurun gözle görülebilir açık ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın yapılan imalatı faydasız kılmadığı, kusurlu imalat için —kesintisine gidilebileceği, davacının kusurlu imalat nedeniyle 3.266,72 TL talep edebileceği, davaya konu—-ve ayıpsız imalat değerleri dikkate alındığında yapılacak tenzilat miktarının 4.668,15 TL olduğu, kusurun düzeltilmesi için gerekli sarf bedelinin hesaplanamayacağı,— kaldırılmasının aşırı bir zarara sebebiyet verebileceği mütalaa edilmiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki imzalanan sözleşme, satış değil eser sözleşmesi olduğundan TTK hükümlerinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün değildir. Uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup uyuşmazlık eserin ayıplı imal edilip edilmediği, ayıplı imal edilmiş ise giderim bedeli ya da bedelde indirim gerekip gerekmediği ve miktarı konularında toplanmaktadır. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK 355 ve devamı maddelerine göre yüklenici imâl ettiği şeyi özenle ve sözleşmedeki amacına uygun ifa etmekle yükümlüdür.
Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (BK m.359); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (BK m. 362/III). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır.
Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir.—- sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.)
Öte yandan, — ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olup, tespit dilekçesinin ya da raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda; 05.05.2010 tarihli eser sözleşmesi uyarınca yüklenici tarafından işe başlanılmış, bir hafta içerisinde 17/05/2010 tarihli fatura içeriği — edilmiştir. Dava konusu eserin ayıplı olup olmadığı ve ayıbın niteliğine ilişkin davacı tarafından 11/06/2010 tarihinde ise delil tespiti yapılması talep edilmiştir. Dava konusu — niteliği gereği, teslimden itibaren bir süre kullanılmaması gerektiği de gözetildiğinde ayıp ihbarının makul süre içerisinde yapıldığının kabulü gerekir. Öte yandan, dava konusu eserin uygun olmayan zemine uygulandığı davalının kabulünde olup, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığına dair savunma açıklanan nedenlerle yerinde değildir.
Ayıp halinde iş sahibinin hakları BK’nın 360. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin— sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. — kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Bu durumda, davacı bedelde indirim talep edebileceği gibi aşırı bir masrafa yol açmamak şartıyla eserin onarılmasını da isteyebilir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa; sözleşme konusu — yapılarak teslim edildiği çekişmesizdir. Yanlar arasındaki çekişme, davacı iş sahibince teslim—-ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıpların niteliği ve ayıp giderim bedeline göre davacı işsahibinin alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı, ayıp nedeniyle bedelin iadesine, aksi takdirde bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmektedir.
Yargılama sürecinde alınan her iki bilirkişi raporu ve delil tespiti raporu uyarınca dava konusu eserde açık ayıp bulunduğu, yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derece kusurlu ve sözleşme şartlarına aykırı olmadığı tespit edilmiştir. Yine, alınan bilirkişi raporu ile ayıbın giderilmesi için gerekli sarf bedelinin hesaplanmasının olanaksız olduğu, eserin tamamının kaldırılmasının 63.363,72 TL masrafa yol açacağı mütalaa edilmiştir. Dava konusu eser, davacı tarafından ayıplı hali ile kullanılmakta olup, ayıbın derecesi itibariyle sözleşmeden — hakkının kullanılması uygun değildir. Bedel — ise işin ayıplı değeri ile ayıpsız değeri arasındaki fark hesaplanarak iş bedelinden indirilmelidir. Denetime elverişli bilirkişi raporu ile dava konusu —— arasındaki farka göre hesaplanan indirim bedelinin 4.668,15 TL olduğu tespit edilmiş, rapor hükme esas alınmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 357/son maddesinde; “iş devam ettiği sırada iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olduğu anlaşılır yahut —– noktasına —- tehlikeye koyacak diğer bir hal olursa, müteahhit iş sahibini bundan derhal haberdar etmeye mecbur, aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle mükelleftir.” hükmüne yer verilmiştir. Uyarı görevini yerine getirdiğini, ancak iş sahibinin talimatında ısrar nedeniyle eserin bu şekilde yapıldığını ispat yükü davalı yüklenici üzerindedir. Somut olayda; dava konusu — uygun olmadığına ve iş sahibine bildirim yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu itibarla, davalı yüklenicinin meydana gelen ayıptan sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda; dava konusu eserin bedeli olan 32.667,00 TL üzerinden harç yatırılmış, öncelikle bedelin iadesi, olmadığı takdirde bedelde indirim talep edilmiştir. Davacının terditli talepte bulunmasının somut olayda sonuca etkisi bulunmamaktadır. Eserin ayıplı olarak imali halinde hangi seçimlik hakkın olaya uygun olduğunu belirlemek mahkememin görevidir. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derece kusurlu ve sözleşme şartlarına aykırı olmadığı tespit edildiğinden sözleşmeden dönme hakkı kullanılamaz. Taleple bağlılık asıl olsa da çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince bedelden indirim istediği de kabul edilmelidir. Mahkememizce bedelde indirim talebi kabul edildiğinden ve davacının talebinden reddedilen kısım olmayacağından, tüm eser bedeli dikkate alınarak, davalı yararına vekalet ücretine karar verilmemiştir —–
Tüm dosya kapsamındaki delil durumuna göre; davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, dava konusu eserin ayıplı olduğu, ayıbın açık ayıp niteliğinde bulunduğu, ayıp ihbarının makul sürede yapıldığı, davalının bedelde indirim —- kullanmasında korunmaya değer hukuki yararının bulunduğu, davacının faiz talebinin ise bulunmadığı anlaşıldığından, açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının terditli olarak davalı aleyhine açtığı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin TBK 475. (BK. 360.) madde uyarınca reddine,
2-Davacının terditli olarak davalı aleyhine açtığı bedelden indirim talebinin kabulüne, 4.668,15 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 318,88 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 485,15 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 166,27 TL karar harcının yatırana iadesine,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvuru harcı, 318,88 TL peşin harç ve 3,30 TL vekalet harcı toplamı: 343,33 TL ile 2.589,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yasa yolu açık olduğuna ilişkin taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.