Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1302 E. 2020/569 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1302 Esas
KARAR NO: 2020/569
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/11/2018
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalılar ———müvekkili şirket arasında ——– tarihinde, imzalanmış olan ———– ile, ———— tarih ve—————-yevmiye numaralı ————– hak sahibi bulunduğu,———– nolu dairenin , ———- bedelle satılması hususunda anlaşılmış olduğunu, sözleşmenin——— açıkça belirtildiği üzere, satışa konu gayrimenkulun bedeli olan————–ve cezai şart karşılığı olarak ———— olmak üzere toplam ——– tarafından tanzim edilmiş alan ————–. Seri no’lu teminat mektubunun, müvekkili tarafından davalılar —– verilmiş olduğunu, sözleşmenin 4. maddesinde belirtildiği üzere, davalı alıcıların, müvekkili satıcı ile arsa sahipleri arasında tapu devri ve tescili davasının derdest olduğunu ve bu dava sonucunda satıo lehine hükmen tescilin yapıldığı tarihten sonra alıcı adına tapu devrinin yapılabileceğini bilerek ve kabul ederek daireyi satın almış olup, sözleşmenin imzası ile birlikte dairenin fiilen alıcıya teslim edilmiş olduğunu, davalı alıcıların satışa konu daireyi, sözleşmenin imza tarihinden itibaren kullanmakta ve/veya yararlanmakta olduğunu, sözleşmenin 4. maddesinin 4. Paragrafında, sözleşmenin imzalanmasını müteakip 3. Yılın sonunda devam eden dosyanın kesinleşmemiş olması halinde alıcının keşide edeceği ihtarname ile tek taraflı olarak sözleşmeden cayma hakkına sahip olduğunun düzenlenmiş olup, her hakkın kullanılmasında ve borcun ifasında olduğu gibi, alıcının da cayma hakkını TMK M.2’ye uygun olarak kullanmak zorunda olduğunu, davalı alıcıların cayma hakkının kullanılabilir olmasından itibaren, makul bir sürede cayma hakkım kullanması gerektiğini, ancak somut olayda alıcıların cayma haklarım, ——— tarihinin üzerinden —- yıl geçmesine rağmen, kullanmamış olduklarını, müvekkili şirket ile arsa sahipleri arasındaki ———– dosyası üzerinden görülen, tapu iptali davasının karara bağlanmış ve verilen karar ile; davalılar —————–nolu Dairenin tapusunun müvekkili şirket adına tesciline karar verilmiş olduğunu, davalıların müvekkili şirket ile olan davanın geldiği durum ve aşamayı bilmelerine rağmen, müvekkili şirket ile aralarındaki sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek, herhangi bir ihbar ve ihtarda bulunmaksızın müvekkil şirketin vermiş olduğu teminat mektubunu nakde çevirmek için ———— müracaat etmiş olduklarım, müvekkili tarafından—————- teminat mektubunun paraya çevrilmemesi için ihtiyati tedbir başvurusunda bulunulmuş ve mahkeme tarafından bu talebin kabul edilmiş ve bu yönde karar verilmiş ise de davalıların, bu karar çıkmadan öncer teminat mektubunu paraya çevirerek, ———— uhdelerine geçirmiş olduklarını belirterek fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak üzere teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiğinin tespitine, davalılara haksız yere ödenen———- tutarlı teminat mektubu bedelinin, daha önce tahsil edilen ——- meblağın takas ve mahsubuyla bakiye ———- meblağın, nakde çevrilme tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun M.4/a’da belirli avans faizi oranında ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ve müvekkiline ödenmesine, davacının uğradığı ——- mahrum kalınan kira bedelinin, her bir kira bedelinin muacceliyet ve temerrüt larihınden itibaren işleyecek, 3095 sayılı Kanunun M.2/2’de belirli avans faizi oranında ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ve müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ———–cevap dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından tahsis edilen kredi limiti çerçevesinde davacı —— lehdar olduğu ve diğer davalılar ——– muhatapları olduğu ———– tutarlı———– teminat mektubunun düzenlenmiş olduğunu, teminat mektubunun muhatapları ———— tarihli yazılı talepleriyle davalı bankanın teminat mektubunu lehdar davacının sözleşme taahhütlerini zamanında yerine getirmediği gerekçesi ile tazmin talebinde bulunmuş olduklarını, muhatabın usulüne uygun tazmin talebi üzerine muhatabın belirttiği hesaba ———– yatırılmış olduğunu, davacının diğer davalılar ile arasındaki problemlerin bankayı ilgilendirmediğini, teminat mektubunun garanti sözleşmesi niteliğinde olan bir belge olması nedeniyle tazmin taleplerinde garantörün sadece ———–yapma yetkisi olup taraflar arasındaki ilişkinin esasına girmesinin mümkün olmadığını, teminat mektubunun tazmini aşamasında sunulmuş bir tedbir kararının mevcut olmadığını, mezkur tedbir kararının paraya çevirme işleminden sonra verildiği için hedeflenen korumanın sağlanamamış olduğunu, davalı bankadan kira bedelinin talep edilmesinin mümkün olmaması nedeni ile de kira bedeli talebi yönünden, müvekkili banka açısından reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek banka aleyhine açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ————- dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı şirketten kendileri ve — çocukları için ——— tarihleri arasında fiyatları farklı olmakla birlikte, aynı olan ————-adet daire satın almış olduklarını, daire alımları hakkında müvekkillerinden ———— hesabının dökümü ekte olup, sözleşmenin imzalandığı — gün içerisinde —ayrı defada toplamda ——- bankadan elden çekilmiş olduğunu, banka yolu ile ödenmiş olan daire bedellerinin ise, ————— ayrıca gönderilmiş olduğunu, müvekkilinin elden ödemiş olduğu bedeller ile ilgili ısrarla makbuz istemiş ise de davacı şirketin buna yanaşmamış, karşılığında müvekkile, hem bankadan yaptığına ödeme için, hem de elden yaptığınız ödeme kadar size kat’i, süresiz ve başvuru halinde derhal paraya çevrilebilecek bir teminat mektubu verdiğimiz için makbuza gerek olmadığını söylediğini, aynı dönemde bankadan çekilen para ile satın alınan dairelerin gerçek bedelleri arasında illiyet bağının kurulduğunun aşikar olduğunu, davaya konu edilen gayrimenkulu—————— tarihinde, —— ödeyerek satın almış olduklarını, müvekkilinin —– hesabından —- tarihinde ————- buna ilaveten —- tarihinde —————- daha çekmiş olduğunu, sözleşme tarihi olan ———– tarihinde de ———— daha çekilmiş olduğunu, hesap dökümlerinden görülebileceğini, davacı şirketin müvekkillerine satmış olduğu gayrimenkulun tapusunu veremediğinden, ———— müvekkillerine ——— değerinde kat’i süresiz ve bankaya başvuru halinde derhal nakde çevrilebilecek teminat mektubu vermiş olduğunu, davacı şirketin, vergiden kaçmak amacıyla, gayrimenkulun bedelini —————cezai şart karşılığı olarak yazmış olduğunu, davacı şirketin, en geç 3 yıl içerisinde satıcının tapu devrini gerçekleştiremediği takdirde, alıcıya vermiş olduğu teminat mektubunun nakde çevrilebileceğini ve geçmiş yıllara ilişkin kira talebinde bulunmayacağını da sözleşme ile kabul etmesine rağmen, işbu dava ile cezai şartı ve geçmiş yıllara ilişkin kıra taleplerini dava konusu etmiş olduğunu, oysa davacının taleplerinin dava konusu yapılamayacağının ——— ile hüküm altına alınmış olduğunu, müvekkillerinin gayrimenkulün tapusunu almayı sabırla beklediklerini, uzun yıllar geçmesine rağmen tapunun halen verilmemesi nedeniyle, davacı şirket ile yeniden ——- tarihli ek düzenleme adı altında gayrimenkul bedeli olarak ödedikleri ——— karşılığı kadar aldıkları teminat mektubunun ve ilk imzalanan ———– şartlarının geçerliliği konusunda anlaşma akdetmiş ve bu ek sözleşme üzerinden de — sene geçmesine rağmen halen tapularını alamadıkları daire ile ilgili — sene evvel ödemiş oldukları —– olan teminat mektubunu nakde çevirmek zorunda kalmış olduklarını, davacı şirket yetkilileri ile imzalanan ———- tarihli ek düzenleme ile teminat mektuplarının, daire bedelleri karşılığı olduğunu açıkça beyan ederek satış vaadi sözleşmelerinin halen geçerli olduğunu belirtmiş ve teminat mektuplarının lehtarların diledikleri tarihte nakde dönüştürebileceklerini, kendi kayıtlarını inceleyerek teyit ve beyan etmek suretiyle müvekkillerine vermiş olduğunu, sunulan belge incelendiğinde, bahsi geçen belgede davacının cezai şartm varlığından bahsetmediğinin görülebileceğini, müvekkillerinin bedelini ödedikleri daireler için ticari hayatta bankalara teminat olarak gösteremediklerinden ve bankalardan kredi alamadıklarından dolayı son derece mağdur olup zarara uğramış olduklarını, günümüz ticari hayatın zorlukları karşısında borçlarmı ödeyebilmek için teminat mektuplarını nakde dönüştürmelerinin kaçınılmaz olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirket ile davalı gerçek kişiler arasında aktedilen ——— gayrimenkul satış sözleşmesi başlıklı sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, geçerlilik şartlarını taşımadığı bu nedenle geçersiz olduğundan, anılan sözleşme gereğince davalı gerçek kişilere verilmiş teminat mektubunun haksız olarak nakte çevrildiğinden bahisle, nakte çevrilen —— faiziyle tahsili, bundan başka davalı gerçek kişilerin ——– tarihinden itibaren sözleşme konusu taşınmazı fiilen kullandıklarından bahisle mahrum kalınan kira bedeli istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki —- tarihli sözleşmenin tetkikinde; sözleşmenin konusunun davacı şirketin;———– tarihli kat karşılığı satış vaadi-inşaat sözleşmesi ile hak sahibi bulunduğu —nolu dairenin ———- bedelle alıcı/ davalı gerçek kişilere satılması olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar sözleşmenin başlığı gayrimenkul satış sözleşmesi olsa ve davacı vekilince aşamalarda bu sözleşmenin adi yazılı olup, geçerlilik şartlarını haiz olmadığı ileri sürülmüş ise de; ————— ilamında da vurgulandığı üzere, davaya konu sözleşme ile davacı, ——– tarihli sözleşme ile kendisine düşen bağımsız bölüm yönünden, dava dışı arsa sahibine karşı sahip olduğu alacağını, yani o sözleşmeden doğan kişisel hakkını —————– davalı gerçek kişilere temlik etmiş sayılır.
Dolayısıyla davaya konu sözleşme ile esasen davacı tarafça, alacağın temliki kararlaştırılmış olmakla ve TBK’nun 184. maddesi gereğince öngörülen geçerlilik şartı olan yazılı olması gerekliliği de yerine getirilmiş bulunduğundan, iddiaların aksine davaya konu ———- tarihli sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşıdığı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yukarıda yapılan tespit, varılan kanaat çerçevesinde davaya konu teminat bedeli istemi ve kira bedeli istemi taraflar arasındaki sözleşme çerçevesinde incelenmiştir.
Sözleşmenin 4/4. maddesinde “Devam eden yargılama dosyasının sözleşmenin imzalanmasına müteakip 3.yılın sonunda kesinleşmemiş, hala satıcının devir ve feragı veremeyecek durumda olması halinde alıcılar tek taraflı olarak, keşide edecek olduğu ihtarname ile sözleşmeden cayma hakkında sahiptir. Bu durumda taraflar; alıcıların, satış bedeli ve ceza-i şart toplamı ödemiş olduğu———— karşılığı almış olduğu teminat mektubunu nakde çevirme hakkına sahip olduğunu; alıcıların geçmiş dönem için faiz, herhangi bir neden ile tazminat talebi ile gayrimenkulde yaptırmış olduğu her türlü zorunlu faydalı ve/ veya lüks masraflara dair satıcıdan herhangi bir talepte bulunmayacağını; satıcının ise kira- ecrimisel talep edemeyeceğini gayrikabili rücu kaydı ile kabul ve beyan ederler” şeklinde taraflarca kararlaştırılmıştır.
Davalı gerçek kişiler vekilince, sözleşmenin bu hükmü gereğince teminatın nakte çevrildiği ileri sürülmüştür.
Davalı gerçek kişiler vekilince sunulan cevap dilekçesinde, diğer beyanların yanı sıra “Müvekkillerim, uzun yıllar geçmesine rağmen, tapunun halen verilmemesi nedeniyle davalı şirket ile yeniden ——– tarihinde ek düzenleme adı altında , gayrimenkul bedeli olarak ödedikleri ———karşılığı kadar aldıkları teminat mektubunun ve ilk imzalanan gayrimenkul satış sözleşmesi şartlarının geçerliliği konusunda anlaşma aktetmişlerdir şeklinde beyanda bulunmuş ve delilleri içerisinde anılan———– tarihli ek düzenleme sureti sunulmuştur.
Anılan bu düzenlemenin tetkikinde, esasen yalnızca davacı şirket kaşe ve imzasını içerdiği, ancak davalı gerçek kişiler vekilince cevap dilekçesindeki yukarıda anılan beyanlar doğrultusunda, bu düzenlemenin tarafların karşılıklı anlaşmasına dayalı olduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bu noktada, ek düzenlemenin yapıldığı tarih itibariyle taraflar arasındaki—— tarihli sözleşmede ve bu ek düzenlemede bahis konusu olan, —- nolu daireye ilişkin yargılama hakkında ——–sayılı dosyasında davanın iş bu dosyanın da davacısı —- sonuçlanmış bulunduğu, üstelik karar tarihinin ———–olduğu Mahkememizce dikkate alınmıştır.
Her ne kadar davacı vekilince, davalıların gelinen aşamada sözleşmeden cayma hakkını kullanmamakla, cayma hakkını kaybettiği ileri sürülmüş ise de, tek taraflı imzalarının yer aldığı ——- tarihli ek düzenleme kapsamındaki taahhütleri karşısında, davacı vekilinin bu beyanına itibar edilmemiş, davalıların sözleşmeden kaynaklı cayma hakkının baki olduğu, üstelik bunun ———— tarihli ek düzenleme ile davacı şirketçe teyit edilmiş olduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Ancak bu noktada cayma hakkına ilişkin olarak taraflarca sözleşmenin 4/4.maddesinde, ihtarname ile davalı alıcıların sözleşmeden cayma hakkına sahip olacağının, bu durumda davalı/ alıcıların teminat mektubunu nakte çevirme hakkına sahip olduğunun düzenlendiği, bozucu yenilik doğurucu bu hakkın kullanımı yönünden, ihtarname şartının öngörüldüğü belirlenmiş, ne var ki davalı gerçek kişilerce, teminat mektubunun nakte çevrilmesi öncesi sözleşmeden cayma iradelerini ortaya koyan bir ihtarnamenin keşide edildiği aşamalarda iddia ve ispat olunamamıştır.
Mahkememizce yapılan bu tespit ve sözleşmenin 4/4. maddesi ile 7/1. maddesi hükümleri çerçevesinde, davalı gerçek kişilerce sözleşmeye aykırı olarak teminat mektubunun nakte çevrildiği, sözleşmenin nakte çevirme tarihi itibariyle hala ayakta olduğu Mahkememizce değerlendirilmiş ve talebe binaen ——- yönünden, tahsil tarihinden itibaren faiziyle ve tutarın davalılarca — tahsil edildiği gözetilerek, ————- gerçek kişilerden tahsili ile davacıya iadesine dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin kira istemi yönünden ise yine taraflar arasındaki sözleşmenin 4/4 maddesi son cümlesinde satıcı/ davacının kira/ ecrimisil talep edemeyeceğinin gayrikabili rücu kaydı ile kabul ve beyan edilmiş, olması yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere bu sözleşmenin şeklen geçerli ve dava tarihi itibariyle halen ayakta olması nedeniyle, kira isteminin de reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı ——- ise davacı vekilinin feragat beyanı davalı vekilinin de masraf ve vekalet ücretine ilişkin ——– tarihli beyanı doğrultusunda karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ———— yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davalılar —— yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile; ———– tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Aşan istemin reddine,
3-Alınması gerekli 79.755,89 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35.313,06 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 44.442,83 TL nin davalılar ——————–tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 73.664,53 TL vekalet ücretinin davalılar ———– alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar ——– için takdir olunan 62.062,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ——— verilmesine,
6-Davalı ———— yönünden karşılıklı feragat nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri talep edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 35.354,16 TL’nin davalılar ————– alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen 4.800,00 TL bilirkişi gideri , 408,55 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.208,55 TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre 2.940,93 TL nin davalılar ———– alınarak davacıya verilmesine, 2.267,62 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Bir kısım Davalılar Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2020