Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1276 E. 2022/129 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1276 Esas
KARAR NO: 2022/129
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/10/2018
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin — içerisinde ödemedikleri için——— icra takibi yapıldığını, davalı vekilinin haksız ve kötü niyetli olarak icra dosyasına itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, yapılan itirazla takip durduğundan ve alacağı tahsil edemediğinden işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek —– dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, itiraz haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığından alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflarına tebliğ edilmiş bir dava dilekçesi tebligat zarfından çıkmadığını, bu nedenle süresinde cevap verildi şeklinde kabul edilmesini, davacının iddia ettiği borç ilişkisini belirtmediğini, iddia ettiği delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, ispat yükü davacıda olmasına rağmen somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kaldı ki dava dilekçesinin içeriğinden dahi davacının alacağının neye ilişkin olduğunun anlaşılmadığını, davacının talebi belirlenebilir olmadığından davanın açılmamış sayılmasını, aksi durumda davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—- sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen —- tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —tarafından düzenlenen –tarihli rapora göre; “Davacı, — icra dosyasında—— birlikte takibini yaptığı tutarın kayıt düzenine göre, —olması gerektiğini, her ne kadar davacı —– kayıtlarında mevcut olmasına —, davalı — ayına ait düzenlenmiş olduğu fatura ve sevk irsaliyesi ve teslimini ibrazı halinde,—- asıl alacak, —-işlemiş faizden kaynaklı alacağının olabileceği, icra inkar tazminatının takdirinin mahkemeye ait olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, —– gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri—- geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ——aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle—– alacaklı olduğu, davalı şirket ile ilgili konkordato kabul kararı uyarınca adi alacaklılar ödeme planı listesinde belirlenen—— asıl alacağın davalı tarafça ödendiği, bu durumda davalının borcu kabul ettiği, faiz alacağına dair davacı vekilince açıkça haklarının saklı tutulduğu, takibin yabancı para cinsi üzerinden düzenlenen fatura miktarı—-takip tarihi —karşılığının harca esas değer olarak gösterildiği, davacı vekilince fatura borcunun ödendiğinin kabul edildiği, fatura tarihi itibariyle — esas alınarak yapılan hesaplamada — tekabül ettiği, davacının takip tarihi itibariyle alacağının —– üzerinden yapılan hesaplama sonucu bulunan miktar) olduğu, dava tarihinden sonra ödeme yapıldığından icra müdürlüğünce infaz sırasında gözetilmesinin gerektiği, takip öncesi temerrüt koşullarının oluşmadığı, fatura düzenlenmesinin borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığı, fatura tarihinin faize başlangıç yapılamayacağı, takip işlemi öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi—–gerektiği, iş bu davada davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği, bu haliyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, İİK’nın 67. maddesinin —–hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İİK’nın 67. maddesi uyarınca DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davalı borçlunun —- takip dosyasına yaptığı itirazın —yönünden İPTALİNE, takibin — alacak üzerinden takipteki koşullarla devamına; yargılama sırasında yapılan —-ödemenin, infaz sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, davacının faiz alacağına yönelik talebinin REDDİNE,
2- Asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının (takip tarihi itibariyle kur esas alınarak hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.518,46 TL) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 376,09 TL’den peşin olarak yatırılan 115,82 TL’nin mahsubu ile 260,27 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk dava masrafı, 178,35 TL tebligat-müzekkere, 1.000,00 TL bilirkişi, ücreti olmak üzere toplam 1.219,45 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%81 Kabul) 989,94 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde —- sayılı dosyasının iadesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, miktar itibari ile kesin olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2022