Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1242 E. 2020/288 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1242 Esas
KARAR NO: 2020/288
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/10/2018
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- tarihinde —– sıralarında meydana gelen kazada, davalıya ait ——- plakalı aracın ——– üzerinde seyir halindeyken ——— kavşağına kontrolsüz bir şekilde girdiğini, aracının sağ kısımları ile tek yönlü yol olan ———- üzerinde seyir halinde bulunan sürücü ————- sevk ve idaresindeki davacı şirket sigortalısına ait ————- plakalı aracın ön kısımlarına çarptığını, araç içerisindeki ———- yaralanması ile yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; davacı şirkete sigortalı aracın trafik kurallarına uygun şekilde seyir halinde bulunduğunu; kazanın oluşumunda herhangi bir ihlal ve kusurunun bulunmadığını; davalının meydana gelen olaydaki kusurunu zımnen kabul ettiğini; ancak, davacı şirket tarafından meydana gelen hasar nedeniyle ödenen bedele ve işlemiş faize davalının itiraz ettiğini; dava dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, davalının ödeme emrine haksız ve hukuka aykırı olarak kötüniyetle itiraz ederek takibi durdurduğunu belirtmiş, davalının icra takibine vaki haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yine tedbir mahiyetinde alacağın imkansız hale gelmemesi adına kazaya karışan ———- plakalı araç ve davalı üzerine kayıtlı olması halinde tespit edilecek başkaca araç ve gayrimenkuler üzerine 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinde meydana gelen trafik kazasında ——- plakalı aracın hasarlandığını; sürücüsü tespit edilemeyen ——– plakalı aracın davacı ———– ticari anlamda kiraya verilmek üzere işletildiğini; ancak, kaza tarihinde davalı adına kayıtlı aracın dava dışı ————– yetkili serviste bakım işlemlerinin yapılmak üzere bırakıldığını; bu nedenle, davalı şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını; yine meydana gelen kazada trafik kazası tespit tutanağının davalıya tebliğ edilmediğini; kazanın ne şekilde olmuş olabileceğinin bilinmediğini; yine davalı şirkete kayıtlı aracın sürücüsünün tespit edilmediğini, davalı tarafa atfedilen kusur oranlarının kabul edilmediğini; icra takip dosyasında———–hasar bedelinin tahsilinin talep edildiğini; bu miktarın fahiş olduğunu belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak açılan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; — tarihinde ——- plakalı araç ile ———- plakalı aracın çarpışması neticesinde————– plakalı araçta zarar meydana gelip gelmediği geldiyse, zarar ile kazanın uyumlu olup olmadığı, zararın oluşumunda tarafların kusur durumu ve oranlarının ne olduğu, kaza nedeniyle ortaya çıkan zararının miktarı ve davalının bu zarardan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmakladır.
——— İcra Müdürlüğü’nün ———- sayılı takip dosyası içeriğine göre; ——————tarihinde başlatılan takibin alacaklısının ———borçlusunun —— olduğu; takip talebinde ——— asıl alacak, ——işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçlu şirkete ———— tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen ———- havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce —– tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ——-tarafından düzenlenen ——-tarihli rapora göre; kazanın meydana gelmesinde dava konusu ——— plakalı araç sürücüsü dava dışı ———- kusurunun bulunmadığı,————plakalı aracın sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu,————tarihinde meydana gelen olaya ait dosya kapsamındaki hasar fotoğrafları ve parça malzeme işçilik kalemlerinin ———- plakalı araçta meydana gelen maddi hasar ile uyumlu olduğu, araçtaki hasar durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, dava konusu aracın toplam hasar tutarının ———– olabileceği mütalaa edilmiştir.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
2918 sayılı KTK’nun 104/1 maddesinde “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Araç işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.” hükmü düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, aracın gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacıyla motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslere bırakılması halinde, teşebbüsün sahibi işleten gibi (farazi işleten) sorumlu tutulurken, aracın gerçek işleteni (trafikte aracın adına kayıtlı olduğu kişi) ise zarardan sorumlu tutulmamaktadır. Araç sahibi ile tamirhane sahibi arasındaki sözleşme bir eser sözleşmesidir. Bundan dolayı da araç sahibi olan kişinin, tamir süresince araçla ilişkisi tamamen kesilmiş ve işleten gibi sorumlu olur.
Somut olayda; davalı ———- kazaya karışan ——– plakalı aracın trafik kaydında malikidir. İhbar olunan ———– ve dosya kapsamında bulunan teslime ilişkin belge ve fatura içeriğine göre ———– plakalı aracın dava dışı ihbar olunan ————– onarım amacıyla teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, işleten sıfatı olmayan davalı yönünden 2918 sayılı KTK’nun 104/1 maddesi gereği aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 98,13 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 43,73 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre (AAÜT m.7/2) hesaplanan 1.218,66 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca ve ihbar olunan tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2020