Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1232 E. 2020/861 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2019/518 Esas
KARAR NO : 2020/958

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ———–isimli bir şahsın davacı iş yerine gelerek bir takım malzemeler aldığını, karşılığında——– bedelli çekle ve bir takım başka çeklerle ödeme yaptığını, davacının basiretli bir tacir olarak aldığı çeklerin sahteliğini kontrol ettiğini, keşidecinin dönen çekleri olup olmadığını araştırdığını, akabinde ödemeyi kabul ettiğini, dava konusu çeklerin vadesi gelmeden dava dışı ——- tekrar davacıya gelerek ——– bedelli çek fotokopisi verip ürün almak istediğini belirttiğini, bu çekten şüphelenen davacının cirantalardan birine ulaşması neticesinde çekin ödenmiş bir çek olduğunu ve dolandırıldığını anladığını, davacının dolandırılmasında davalı bankaların ihmal ve kusurlarının bulunduğunu, çekin davalılardan ——— edildiğinde arkasına ödendi kaşesi vurulması gerektiğini, karşılığı bankada bulunan çekin ödemesi yapıldıktan sonra her iki davalının da on yıl müddetle çeki saklamakla yükümlü olduğunu, davalı bankaların çek yaprağını korumak için yeterli önlem almadığını, dolandırıcılık olayı ile ilgili —- Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ——soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davalılara Kartal —–. Noterliği’nin ———- numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalılar ve dava dışı ——– aleyhine İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını,——– hacze kabil bir malı bulunmadığını, belirtmiş, itirazın iptaline, İstanbul Anadolu ——Esas sayılı dosyadaki takibin devamına karar verilmesini, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı bankanın davada —– husumetinin bulunmadığını, davacı yan taleplerinin zamanaşımına uğradığını, takas kuralları uyarınca davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığını, somut olayda haksız fiil şartlarının bulunmadığını belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı———- vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin ——Mahkemesi olduğunu, davacı ile davalı banka arasında akdi ilişki bulunmadığını, davacının maddi tazminat talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zarara uğramasına kendi kusurlu davranışı ile sebep olan davacının bankadan tazmin talebinde bulunamayacağını, davalı bankanın —— sınırları içerisinde bulunan —— merkezinde ——— ait tahsil olmuş ve işlemleri tamamlanmış çeklerin muhafaza altında iken çalındığını, davaya konu ——– numarasından sorgulama yapıldığında 2014 yılında tahsil olduğunun görülebileceğini, davacının ödeme aracı olarak aldığı çek ile ilgili olarak ayni veya şahsi bir teminat almadığını, davalı bankanın çek bedelinin tamamından sorumlu olmadığını, davacının tüm hukuki yolları tüketmeden davalı banka aleyhine herhangi bir talepte bulunamayacağını, alacağın yargılamayı gerektirdiğini belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İddianın ileri sürülüş şekline göre, davalılara isnat edilen eylem haksız fiil niteliğindedir. 6100 sayılı HMK’nın 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Davacı icra takibini kendi yerleşim yeri olan ——- İcra Müdürlüğü’nde başlatmıştır. Bu durumda, davalı vekilinin HMK’nın 6. ve İİK’nın 50. maddeleri uyarınca takibin davalının ikametgahı olan —— Müdürlüğü’nde yapılması gerektiği yönündeki savunmasına mahkememizce itibar edilmemiş, dava şartı noksanlığı bulunmadığından işin esasına geçilmiştir.
Dava, daha önce davalı muhatap bankaya ibraz edilerek tahsil edilen, ancak yeniden tedavüle konulan çeke dayalı alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu —— çeke ilişkin olarak davalıların —— kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığı, bu itibarla davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğradıysa zarar miktarının ne olduğu, davacının zarara uğramasında davalının kusurlarının bulunup bulunmadığı, davalıların bu zarar dolayısıyla sorumlulukları bulunup bulunmadığı noktalarında; toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu —– sayılı takip dosyası içeriğine göre; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı — borçlusunun davalı bankalar ile dava dışı——– olduğu, asıl alacak ———– tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, —— tebliğ edildiği, borçlu vekillerince süresinde itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —– tarafından düzenlenen —- tarihli esas ve 10/09/2020 tarihli ek rapor içeriğine göre; davalıların zarardan kısmi olarak sorumlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Çözümü ———– gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınabileceği, ——– gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda ———- başvurulamayacağı değerlendirilmekle, bilirkişi raporundaki ——- uygulamasına ilişkin hususlar mahkememizce dikkate alınmış, hukuki tespitler ise hükme esas alınmamıştır.
Yasa koyucu, ———- olan bankaların bazı sorumluluğunu kusursuz sorumlu olarak vasıflandırmıştır. TTK’nın 724. maddesi sahte ve tahrif edilmiş çekin ödenmiş olmasından doğan zararın muhatap bankaya ait olacağını hükme bağlamış, ——– olup olmadığını,—– kabiliyeti bulunup bulunmadığını kanuni unsurlar arasında saymamıştır. Ayrıca davalı ——- sıfatı ile de sorumludur. Bilindiği gibi adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasada adam çalıştırana genel nitelikte —– yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklenmiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır.
Anılan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu, keşidecisi ———— tahsil edildiği, ancak davalı banka tarafından çek bedelinin tahsil edildiğine dair çek üzerinde gerekli işlemlerin yapılmadığı, akabinde ise muhtemelen hırsızlık sonucu çekin davalı bankadan çıkartılarak tekrar tedavüle konulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı bankanın kendisine ibraz edilen ve karşılığı ödenen çek için gerekli işlemleri yapmaması ve çeki muhafaza edememesi nedeniyle tekrar tedavüle sokulmasında kusurlu olduğunu ileri sürerek, çek nedeniyle oluşan maddi zararının tazminini davalı bankadan talep etmekte olup, ———çeke dayalı olarak bir talepte bulunmamaktadır. Bu hâliyle davada davalı bankaya karşı kusur sorumluluğuna dayalı olarak husumet yöneltildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davalı muhatap ——etme gibi bir yükümlülüğü olmadığı, zararın ise davalı …—- kusurundan ileri gelmediği, zarar ile davalı muhatap bankanın sorumluluğu arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davalı —— —– davada pasif husumeti bulunmamaktadır.
Öte yandan, her davanın açıldığı tarihteki duruma göre sonuçlandırılması gerektiği gözetildiğinde dava tarihi itibariyle davacının henüz bir zararının doğup doğmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Zira, davacı dava konusu çeki ciro yoluyla devraldığı ve ticari ilişkisi bulunduğu kendi âkidinden sözleşme ilişkisi çerçevesinde talep edebilme hakkına sahiptir. Bu itibarla, daha önce tahsil edilen çekin, tekrar tedavüle konulması nedeniyle davalı bankanın kusurundan söz edilebilirse de; davacı tarafın öncelikle bu çeki ciro yoluyla devraldığı ve ticari ilişkisi bulunan kendi âkidi aleyhine dava açarak veya takipte bulunarak, alacağını bu şahıstan talep etmesi gerekmektedir. Buna karşılık alacağını tahsil edememesi durumunda ise davacının davalı bankanın kusuru nedeniyle mevcut bir zararının oluştuğunun kabulü gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; İstanbul Anadolu ———- sayılı takip dosyası ile dava dışı————aleyhine takip başlatılmış, takibe itiraz edilmemesi neticesinde takip kesinleşmiş, ancak dava dışı borçluya ait haczi kabil mal bulunamamıştır. Öyleyse, davanın açıldığı tarih itibariyle davacı şirketin doğmuş bir zararından bahsetmek mümkündür. Anılan zarardan ise davalı ———- birer ——- gerekli özeni göstermemesi, ihmal suretiyle zararın meydana gelmesine yol açması ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği sorumludur.
Davalı vekilinin davacının zararın artmasına kusuru ile yol açtığı yönündeki savunması üzerinde durmak gerekir: 6098 sayılı TBK m. 52. maddesinin 1. fıkrası; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükmünü haizdir. Görüldüğü üzere bu fıkra daha çok zarar görenle ilgili olup “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle düzenlenmiştir. Buna göre zarar görenin rızası ile zarar görenin kendi kusuru tazminattan indirim sebebi olarak öngörülmüştür.
——, makul bir kimsenin kendi yararına sakınmak zorunda olduğu düşüncesiz, dikkatsiz bir hareket tarzıdır. —- (ortak) kusur kasdi olabileceği gibi, ihmal şeklinde de ortaya çıkabilir. Zarar görenin ——(ortak) kusuru tespit edilirken,——-aynen zarar verenin kusurunda olduğu gibi ——kriterlerine başvurulmalı, yani ——-kavramı esas alınmalıdır. Zarar görenin müterafik kusuru illiyet bağını kesecek yoğunlukta ise zarar veren sorumluluktan kurtulacak ve tazminat ödemeyecektir. Buna karşılık zarar görenin müterafik —- kusuru bu yoğunlukta değilse ortak sebep olarak tazminattan indirim sebebi teşkil edecektir. Zira bu hâlde zarar görenin kusuru, diğer ortak sebepler arasında kısmi bir sebep olarak zararın doğmasına veya artmasına katkıda bulunmuştur (———–
Somut olayda; davacı şirketin ticari ilişkilerinde basiretli bir tacir olarak kendisinden beklenen en yüksek özeni ve dikkati göstermesi gerekir. Davacı şirketin dava konusu ——- keşide tarihli çeki, —— tarihinde iktisap ettiği ceza soruşturması ile sabittir. Çek, bir ödeme aracıdır. Çekin tacirin ticari faaliyetlerinde bir vadeli ödeme aracı gibi kullanılması uygulamada yaygın ise de çeşitli riskler arz etmektedir. Bu risklerin bertaraf edilmesi ise, çekin seri numarası ——- sorgulaması yapmak suretiyle mümkündür. Yargılama süresinde davacı vekilince, çekin muhatap bankadan sorulduğuna dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu husus her ne kadar davalı bankanın sorumluluğu bertaraf etmez ise de zararın meydana gelmesinde hafif bir kusur teşkil eder. Bu itibarla, 6098 sayılı TBK m. 52. maddesi gereği hakimin takdir hakkı çerçevesinde anılan zarardan müterafik kusur indirimi yapılarak, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı ..——– aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davalı ——- aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne;
İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün ——sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 27.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, anılan tutar yönünden takibin aynen devamına,
Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
Koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.844,37 TL harçtan peşin alınan + tamamlama harcı toplam: 524,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.319,52 TL karar harcının davalı ———. tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı ——-. tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı———. davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 3.732,33 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı ..—— davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 512,33 TL peşin harç, 12,52 TL tamamlama harcı ve 6,40 TL vekalet harcı toplamı: 575,65 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %12,14 ve kabul %87,86 oranına göre hesaplanan 886,86 TL ‘sinin davalı —— tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Dava şartı ——- kapsamında———- arabuluculuk ücretinin ileride Hazine tarafından ilgili arabulucu—– ödenmesi halinde, bu ücretin 1.159,75 TL’sinin davalı———- davacıdan 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri kapsamında tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Davacı Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı : 159,40 TL
Bilirkişi Ücreti: 850,00 TL
TOPLAM :1.009,40 TL X%87,86=886,86 TL