Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1221 E. 2021/129 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ –

ESAS NO : 2018/1221 Esas
KARAR NO : 2021/129

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/02/2017
KARAR TARİHİ : 09/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı —- nezdinde —–poliçesi ile sigortalı olan —- plaka sayılı çekici ve çekiciye bağlı olan —— plakalı —– tarihinde park halindeyken kendiliğinden harekete geçerek ağır kusur ile üçüncü şahsa ait binaya hasar verdiğini, aracın zarar verdiği dava dışı üçüncü şahsa sigorta şirketince —- tarihinde —- uyarınca davacının rücu hakkı bulunduğunu, hasar tazminatı olarak ödenen 12.567,00 TL’nin tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle davanın açılması gerektiğini belirtmiş, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi verilmediği görülmüştür.
Dava,—-kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında —- sigortalı aracın park halindeyken kendiliğinden harekete geçmesi neticesinde hasar meydana geldiği, 09/02/2016 tarihinde poliçe limiti dahilinde 12.567,00 TL hasar tazminatının dava dışı zarara uğrayan apartman yönetimine ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; sigortalı aracın kendiliğinden harekete geçerek zarara yol açmasında davalı sigortalının ağır kusurunun bulunup bulunmadığı, davalının kusurundan kaynaklı olarak zarardan sorumlu olup olmadığı, bu itibarla takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 12/08/2016 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı—- olduğu; asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 13.235,00 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; —— tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından verilen 29/08/2016 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—–ve bitiş —— aracın davalı nezdinde sigortalı olduğu anlaşıldı.
Bilirkişi —-tarihli ek rapora göre; hasara sebebiyet veren — sürücüsünün yol özelliklerini ve aracının konumunu da dikkate almadan nizamlara aykırı şekilde yeterli önlemleri almadan aracını park ettiği, olayın araçtaki teknik bir yetersizlikten veya arızadan kaynaklanmadığı, olayın trafik kurallarının kusur ile ihlali niteliğinde olabileceği, araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, dava konusu kaza nedeniyle meydana gelen zararın — olabileceği, zarar tutarının kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında günün rayicine ve dosya kapsamına uygun olduğu mütalaa edilmiştir.
Kazanın oluşumuna ilişkin dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin bilirkişi raporunda değerlendirildiği, bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Kusur, hukuka aykırı sonucu istemek veya bu sonucu istemiş olamakla beraber hukuka aykırı davranıştan kaçınmak için iradesini yeter derecede kullanmamaktır. Kusurun —– olan —aykırı sonucu —–ettiğini ve bu sonucu istediğini ifade eder. Bu tarzdaki kasıta doğrudan kast denilmektedir. Şayet fail, sonucu doğrudan doğruya istememekle beraber bu sonucun meydana gelmesi ihtimalini göze alarak hareket etmişse dolaylı veya ihtimali kasıttan söz edilmektedir. Kusurun diğer bir türü olan ihmal, hukuka aykırı sonucu arzu etmemesine rağmen, bu sonucun meydana gelememesi için iradesini yeter derecede kullanmamak, hâl ve şartların gerektirdiği dikkat ve özeni göstermemektir. Ağır ihmal, hukuka aykırı sonucu meydana getiren fiil işlenirken, böyle bir fiil işleyen kişinin şartlarına sahip herkesin göstereceği dikkat ve özeni göstermemektir. Bir diğer tanımla, içinde bulunduğu şartlar bakımından kendisinden beklenecek asgari özeni ve dikkati gösterse yapmayacağı bir davranışta bulunan kişinin ağır ihmalinden söz edilecektir. Hafif ihmal ise, hukuka aykırı bir fiil işlenirken böyle bir fiili işleyen herkesin değil, dikkatli ve tedbirli bir kimsenin göstereceği dikkat ve özeni göstermemiş olmaktır. Diğer bir tanımla içinde bulunduğu şartlar bakımından, kayda değer bir özen dikkat gösterse de, kendisinden beklenebilecek tüm özen ve dikkati göstermediği için yanlış davranan kişinin hafif ihmalinden söz edilebilecektir. Failin, fiilin muhtemel sonuçlarını öngörmesine rağmen tedbir almak konusunda hafiflikle hareket ettiği hal olarak tanımlanan “bilinçli ihmal” ise, ağır ihmalin en ağır halidir. —– bası, sayfa— ve devamı)
—- maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır. — yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur”dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur”dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda, sigortalı araç sürücüsü —- olay yerine geldiğinde vasıtayı durdurarak el frenini çekmesi, takibinde geri vitese alıp lastiklerine uygun açı yaptırması, araçtan indikten sonra vasıtanın tekerleklerinin altına takoz koyması gerekirken, çekicinin hareket etmeyeceği düşüncesiyle aracı terk etmesi, dikkatli ve tedbirli bir kimsenin göstereceği dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle %100 oranında tam kusurludur. Öte yandan, fiilin muhtemel sonuçlarını öngörmesine rağmen tedbir almak konusunda hafiflikle hareket etmek ya da bu sonucun meydana gelmesi ihtimalini göze almak biçiminde kasta yakın bir kusurunun bulunmadığının kabulü gerekir. (Benzer yönde; İstanbul BAM.—-). Meydana gelen olayın (aracın kontrolsüz inişe geçmesi) araçtaki teknik bir yetersizlikten veya arızadan kaynaklanmadığı, davalının gerekli teknik önlemleri almaması nedeniyle ağır kusurundan sorumlu tutulamayacağı (Benzer yönde; Yargıtay —– Karar) yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 159,86 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 100,46 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.